Ağustos böceği, uzun yaz günlerinde eşiyle birlikte ormanda gezer, yere düşen meyveleri yer. sığınmacı böceklerden kaçarmış. asgari yiyecekle geçinirmiş. geleceğini hiç düşünmezmiş. Karınca ise geleceğini düşünür ve ormanın kaynakları hakkında bilgi sahibi olurlarmış. Karınca tüm yaz boyunca gelecek kötü günler için dişini tırnağına katarak çalışmış yatırım yapıp durmuş. çevresindeki arkadaşlarını uyarmış onlara da aynı şeyleri yapması için yalvarmış, dil dökmüş.
bunu gören ağustos böceği sürtük karıncaya;
ehonomi süper. bugg patikalarda demiş. sen ormana niye güvenmiyorsun. orman haini demiş.
gel zaman git zaman yaşadığı ormanın güzel günleri artık bitmiş ve havalar soğumaya başlamış. Kış gelmiş. Artık ağustos böceği ormanda gezemiyor, yiyecek bulamıyormuş. Çok üşümüş ve karnı acıkmış.
Ağustos böceği yazın eğlenirken sürtük karınca bütün yaz boyunca çalışıp kötü günler için hazırlık yapmış. Ağustos böceğinin aklına sürtük karıncanın kötü günlere hazırlık yaptığı ve gidip ondan yiyecek isterse ona yardım edeceği gelmiş.
Karıncanın yuvasına gelmiş. Karınca kapıyı açtığında karşısında soğuktan titremekte olan ağustos böceğini görmüş ve ona:
-” Ne istiyorsun ağustos böceği” demiş.
Ağustos böceği karıncaya:
-” Çok üşüyorum, hiç yiyeceğim yok karnım da çok aç bana yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum en kısa zamanda sana olan borcumu ödeyeceğim.” demiş.
