filmin adının türkçe çevirisi, çeviri derslerinde örnek olarak verilebilecek, öğrencilere çevirinin motomot yapılmasından ziyade özüne sadık kalmak koşuluyla ona nasıl ruh katılabileceğini gösterir niteliktedir. (bkz: paramparça aşklar ve köpekler)
son zamanlarda izlediğim en etkileyici filmlerden biri. 3 farklı hikayeyi bir noktada birleştirmişler. film hiç bir yerinde sıkmadı. sevgiliyle izlenesi filmdir.
konusu 21grama benzeyen 3kişinin hayatını bir yerde birleştiren izlediğim en güzel filmlerden biri.gerilim,aşk,duygusallık içinde herşeyi bütün duyguların tadılacağı film.
özellikle ilk hikayenin tiksinçliğine rağmen "film budur" dedirtecek muhteşem film. bir yerde okuduğuma göre kamera tekniklerinden kaynaklı bir "izleyiciyi filmin içine çekme" hadisesi varmış filmde, bunu bilmeden önce izlemiştim ama düşününce gerçekten de öyle olduğunu farkettim.
üç farklı insanın hayatını bir kazada birleştiren film daha demin 3. kere izledim ve yine yeni yeniden hayran kaldım. biri kötü bir çevrede diğerlerine göre iyi sayılabilecek bir çocuk diğeri parası bok olan bir top model ve eskiden klejde öğretmen olan sonrasında gerilla olan bir adam. hiç birisi isteklerine ulaşamıyor falan feş mekan konuyu anlatırsam entry olamktan çıkar destana dönüşür açın izleyin izlemeyenlere tavsiyem. ayrıca filmde o kadar güzel tesadüfi zamanlamalar var ki aklımı hayalimi durdurdu. oha bu ayrıntıyı bile düşünmüş herif dedirtti.
dip not: soundtrack olarak resmen sıçılmış hiç bir haz alamadım müziklerinden.
El Chivo' nun evine geldiğinde köpeklerini paramparça buluşu, cofi'nin beynini dağıtma isteği duyması ve cofi'nin suçluluktan mütevellit duyduğu mahcubiyet sahnesiyle aklımda yer etmiş son 10 yıla dair özgünlüğüyle ses getirmiş başarılı film.
kurgu tekniği, yaşamların kesişmesi konusunda özgün bir yeri olduğu açık bu filmin. furya demek istemesem de peşisıra gelen filmlerin arasında başı çekiyor duruşuyla. chivo'nun hayata karşı kayıtsızlığı bir zamanlar çok fazla alakalı olmasından, dünya meselelerini içselleştirmesinden kaynaklı kesinlikle. sonrası da boşvermişlik sınırlarını zorluyor. şu, proleterya deyişinden sonra kahkahaların basılması gene kardeş ve ortakların arasına silahın koyulması -ne haliniz varsa görün dercesine- ve malum rolling stones konserine biletin ücrete ilave olduğunun ifadelenişi hayli dikkat çekiyor.
ve Octavio'nun otobüsün önünde onu bekledikçe beklemesi. Valeria'nin kazayla birlikte hayatının değişmesi. ilişkinin umutsuzlukla çıkmaza girişi... izlenmesi gereken filmlerden. belgesel tadında bir diğer izlenmesi farz mı farz olan yakın zaman filmi için
(bkz: cidade de deus)
10 üzerinden 8!
Ağır tempolu bir film olsa da dram yönü ve ibret verici hikayeleriyle gerçekten etkili bir film, türüne göre şu ana kadar Requiem For A Dream ile beraber en iyi film.
ben ona köpek gibi aşıktım. terkedişiyle paramparça etti beni de aşkı da. şimdi paramparça bir aşık köpek kaldı geride, hergün aynı kıyafetleri giyindiğim...
(bkz: köpekleşmenin tarihi)
3 farklı hikayede köpeklerin neredeyse bir şekilde hep hikayenin temelini oluşturabildiği, hatta başrolünde bulunduğu, kurgusu, özgün senaryosuyla tadına doyulmaz filmdir. ayrıca filmin sonundaki yönetmenin 'biz birazda kaybettiklerimiziz' sözü çok isabetli olmuştur...
özellikle kurgu tekniğiyle dikkat çeken, farklı bir film. özellikle sinema meraklıları büyük beğeniyle izleyecektir.
filmin adında olduğu gibi "paramparça" kurgusu nedeniyle izleyici zaman zaman kaybolsa da bu zekice kurgu tekniği filmin en önemli silahıdır.
ayrıca kadınlar için Garcia Bernal'i izlemek ayrı bir keyif olacaktır.
3 ayrı hayatın bir noktada toplanmasıyla kurgusuna hayran bırakan müthiş film. uzun olduğu halde sıkmıyor . ama lan susanna adlı kız ne sinir etti beni , çocukla oynadı oynadı , yolladı .
--spoiler--
--spoiler--
ispanyolca: Amores Perros
Alejandro González Iñárritu'nun 2000'de çektiği ilk uzun metrajlı filmi. 2001 yılında “En iyi Yabancı Film dalında Oscar ve Altın Küre adayı olan film, Şikago, Tokyo, Cannes, Los Angeles, Moskova, Havana Film Festivalleri gibi pek çok uluslararası festivalde toplam 30 ödül aldı. Bu film, girdiği her festivalde genel de 1.'lik alması,diğerlerinde de ilk üçe girerek mutlaka derece almasıyla, TÜM FESTiVALLERiN BiRiNCiSi gibi özel bir ünvan almıştırOyuncu Rolü
Emilio Echevarría -El Chivo
Gael García Bernal- Octavio
Goya Toledo -Valeria
Álvaro Guerrero- Daniel
Vanessa Bauche- Susana
Film 2001 yılında "En iyi Yabancı Film" dalında Oscar'a aday gösterildi ama kazanamadı. Bu dalda Oscar'ı Ang Lee'nin Kaplan ve Ejderha'sı ( Crouching Tiger Hidden Dragon ) kazandı.
Alejandro González Iñárritu beklediği ödüle 6 yıl sonra 2006'da Cannes Film Festivali'nde Babel filmi ile kavuştu; En iyi yönetmen ödülünü aldı.
Film 2001'de istanbul Film Festivali'nde gösterildi ve beğeni kazandı.
Tarz olarak yönetmenin Quentin Tarantino'dan etkilendiği söylensede,filmlerinde şiddet ön planda değildir ve insan ögesi ön plandadır. Şiddeti ve bunu göstermeyi seven bir yönetmen değildir.
BABEL filmine büyük yatırım yapan inarritu, star olan yıldızlarla çalışmak isteyerek,Bradd Pitt'i başrolde oynattı. Bu filminde batı medyası ve manipulasyonlarına, medya saptırmalarına ustaca değindi. Bu filmde ki farklı hayatlarda ki insanları ve filmin başından itibaren bu insanların birbiriyle ne ilgisi var diye düşündüren bir akışın sonunda,ani bir olayla hayatlarının ve geleceklerinin nasıl kesiştiğini göstermesi, kendisini üne kavuşturan Amores Perros / Paramparça Aşklar ve Köpekler filminin akışının tekrarı olarak da düşünülebilir.
babel ve 21 grams'da sonra izlediğim ve beni derin düşüncelere dalmama sebep olan muhteşem film.
filmde sembol köpekler. tema aşk. octavio'nun karşılıksız aşkı, valeria'nın evli olan adama aşkı, el chivu'nun kızına olan sevgisi...
aşk köpektir...
çünkü bizler aslında kaybettiklerimiziz...
meksika'nın ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamına; kesişen üç hayatın ve köpeklerin eşliğinde, aşk ile bağdaştırarak baktığı, yine yukardaki filmlerde de olduğu gibi soundtrackleriyle filmin derinine derinine indirten ve derin düşüncelere daldıran, kült olması gereken, hayatınızda zaman denen o kıymetli şeyi yani 2 saat 25 dakikayı ayırdığınıza değecek olan ve bundan kesinlikle pişmanlık duymayacağınız efsane bir filmdir!
özellikle el chivu'nu hikayesi tam dramatik bir bölümdür... kızına telefonda bıraktığı mesaj ve o anki ağlayışı hepimizin içini muhakakk ki sızlatmıştır...