zamanının çok ötesindeki bilgisayar. belkide en iyi CICS işlemciyi, intel in atası , motorola nın harika işlemcisi 68000 kullanırdı. hatta şöyle bir efsanesi vardı; efendim Denise, Paula ve Agnus adlı üniversiteli dahilerin, bir proje olarak yaptıkları prototipi, üç beş kuruşa Commodore satın alıp bir efsane yaratıyor. Gençlerin isimlerini de, uğraştıkları bölümlere isimlerini vererek bir nevi onurlandırıyor. Denise ekran kartçı, Paula ses kartçı, Agnus da CPU cu olarak elektronik devre şemasında yer alıyor. böyle.
bilgisayar denilen kutuya birşeyler emretmeyi bu aletle öğrendik. commodore gibi sadece kaset tak çalışsın yoktu. önce bi load list yazardın sonra load yazardın sonra run yazardın. sırasını yanlış hatırlasamda böyle birşeylerdi. sonrada sanki uzaya mekik göndermiş gibi sevinip açılan oyunu oynardın. bu dandik gibi gözüken alet sensible soccer, another world, flashback gibi efsaneleri oynamamızı sağlayan önemli bir teknoloji tarihidir.
çocukluğumun oyun konsolu, bilgisayarı. sensible soccer, kick off, super frog *, nigel mansel gibi efsane oyunları çıldırasıya oynardık. disket sayısı değişkendi kimi oyunlar dört disket kimi oyunlar iki veyahut üç disket olurdu... ulan ne günlerdi be...
kendisini zevk, keyif ve oynanabirlik olarak ps3 ile mukayese etmenin hakaret sayılacağı efsanevi alet. ayrıca pes 2012'nin, sensible soccer yanında mario gibi kaldığını söyleyebilirim.
xcopy ile yuvarlak sayarak disk cogaltma, super frog da bolum gececez diye kicimizin yirtilmasi, kickoff da falso vercez diye kirilan joystickler.... anlatilmaz yasanir amiga 500...
ah ahhh olsa da bi workbench ekrani ile o gunleri hatirlasam.... *
ateri oyunlarinin evlerde oynanabilirligini saglayan ilk makinelerden biri olup tek kotu yani ornegin mortal kombat oynarken kafa koparma sahnesinde - insert disk #2 - diyerek insani kendinden alet.
amiga'nin ikinci fakat en cok bilinen modelidir. standart olarak ocs chipset ve 512k ram barindirir, motorola68000 i$lemcisini kullanir. zamaninda kisitli olanaklarina ragmen multimedia denen naneyi tam anlamiyla ortaya cikarmi$ bir alettir, hatta multimedia'nin vucut bulmasidir. ilk cikan abisi, amiga 1000 modelidir.
disketli oyun oynamanın zevkini bana yaşatan bilgisayardır kendisi. commodorre 64 'ten sonra ohaaaa bir insan oğlu disketli oyun yapabilirmi? diye düşündüğüm alet. zamanın en baba oyunları bu bilgisayarda oynanırdı. *
hala premier manager oynayabiliyorsam eğer, sebebidir. anlayamadığım, autocad'in, photoshop'un, mac'in, cubase'in, başlı başına windows'un temeli amiga'da yatar. yahu hiç mi almadınız patent kıçınızı doğrultmak için ?
64ler dergisi ile beraber zevkine doyum olmayan çocukluğum.
2007 yılında, windows vistada, internet explorer 7 denen saçmalıkta, hala internet sayfalarının yarım dakikada açılmasına inat, inanılmaz hızlı internet sayfalarını açabilen cihazdır.
90 larda çocuk olmaktır. bill gates ve amerikan sermayeli yalan geleceğe daha o günlerden kafa tutmaktır. 1 megabaytla yapılabilen şeylerin 2 binli yıllarda gigabyte lar ölçüsünde yapılabildiğini görüp teknolojinin yanlış evrimleşmesine küfür okumaktır.. alındığında babanın boynuna sarılmaktır sevinç çığlıklarıyla amiga 500. asla çökertilemeyen tümleşik işletim sistemiyle zamanının çok ama çok ötesinde bir bilgisayar olmakla kalmayıp etiketinin altında küçük puntolarla yazan personal computer terimini sonsuza dek yaşatacak bilgisayar adem ve havvasıdır. eşşek ölüsü adaptörü olsa da seksenli yıllar itibariyle leptop boyutlarında olması uzaydan geldiği ve sessizce yokolduğu gerçeğini kazır nostaljik beyinlere sessizce..tek verdiği hata guru meditationdur...o da meditasyondur ya..hay bin kunduz.
efsanenin ta kendisi. oynamaya doyulamayan oyun makinası. en kral oyunu sensible*dır. önce ataride buluştuk onunla. üçbeş kuruş paramızı verir otururduk başına. lakin her seferinde oyunun en tatlı yerinde süremiz biter ve o abi gelir, "sizin bitti gadaşım" der ve çat diye kapatırdı adaptörü. işte o "sizin bitti gadaşım"lar itti bizi amiga almaya. biriktirdik paramızı gittik aldık. ve uykusuz geceler başladı. sabahında okul varmış kime ne! ben şampiyonlar liginde r yapmadan * çeyrek finale yükselmişim..
belki çektirdiğimiz üç oyundan sadece biri çalışıyordu. belki o scart dedikleri şey arıza yapıyordu, joystickler çabuk kırılıyordu ama vazgeçemiyorduk ondan.
sonra bu ps dedikleri şey soğuttu bizi amigamızdan. satıverdik emektarımızı. bok vardı sanki. özlüyoruz. aklımıza geliyor. olsa da oynasak diyoruz..