o zaman ben de deniz gezmiş kıyafeti giymiş mal gibi dolaşan denyolarin ağzını burnunu kırayım. o kadar profesyonel dövüş öğrendik boşa gitmesin. sevgi pitirciklari sizi.
ne yalan söyleyeyim, devrimlere inanmış her gencin ders sırasında içinden geçirdiği şeydir, ardından da bunlar ne ara böyle yetiştiler, kadının erkeğe kulluk düzenini ortadan kaldırmaya çalışan bir sisteme düşman olup kendi kuyularını gönüllü kazmak istiyorlar diye de düşünürsün. ama elin gitmez, ne kadar kandırılmış da olsalar, onlar da insandır. gün gelip doğruyu göreceklerdir. çünkü atatürk'ün de zamanında dediği gibi devrim genelgeyle olmaz, devrimi kafalarda yaratacaksın, her zorluğa ve karanlığa karşın...
şeref yoksunu olması muhtemel insan fiili. hayır özgürlük özgürlük diye sapıtıp bunu yapan insan neyin kafasındadır bilinmez. o örtüyü takmakta o kızcağızın özgürlüğü nihayetinde.
ne amaçla yapıldığı, yapanın abukluğu bir yana çok zorlanılacak bir eylemdir. zira türban kişinin kendisinin bile zaman harcayarak çıkardığı bir giyim eşyasıdır. toplu iğnelerle sabitlenmesi bir yana aynı zamanda yanılmıyorsam bir yerlerinden de boyuna bağlanır.
en başta laikliğe aykırı bir harekettir.
sonra provokasyondur, ipneliktir.
laiklikten söz ediyorsan, inançların yerinin devlet dairesi değil, vicdan makamı olduğunu bilecek, inanç özgürlüğüne saygı duyacaksın. ister müslüman olsun, ister budist, ister ateist.
türbanı istememe sebebi çağdaşlığa aykırı bulunmasıyken, bu hareketi yapan kişinin kendiyle nasıl çeliştiğinin anlaşılacağı durumdur. çağdaşlık yalnızca görsel olarak bir şeylerde uyum sağlamak değildir zira.
geldikleri gibi giderler sözüne muhatap olacakların yapacağı ve çok eskilerde kalan bir eylem. o zaman ki denize dökülenlerle bu zamandaki ekürilerinin paylaştığı zihniyet hep aynı olmuştur.