buralarda yaygın olmadığı için ülkenin en iyi üniversitelerinde bile 100 kilo üzeri adamların direk line'a alındığı spordur, yeteneğe dahi bakılmadan takımdan ilk antrenmanda ayrılırlar ve kilo vermelerine bile izin verilmez.
Menisküs yırtığınız varsa, geçmesi zor bir bölümde okuyorsanız oynamamanız gerekmektedir. Hayatınızı adamanız istenir ama sizin vizeleriniz vardır. Antremanda kilometrelerce koşmanız istenir ancak dizinizin sakatlanmasından korkarsınız. Hücum hattında oynamış biri olarak diyebilirim ki savunma hattı çok eğlendirir oyuncuyu.
rugbyden türetilmiş daha fazla kural içeren zor bir futbol oyunu. adından da belli olduğu gibi amerikada ortaya çıkmış bir oyun, 15'er dakikalık 4 çeyrekten oluşur. bilindiğinin aksine güç, ve sağlamlıktan çok hız ve strateji önemlidir, * buna örnek olarak forrest gumpı verebiliriz. basketbol gibi bu oyunun devleri de amerikadan çıkar. 2012'de yapılan amerika karması vs. avrupa karması maçı 34-7 bitmiştir bu da olayı net bir şekilde ortaya koyuyor.
sanılanın aksine işin yüzde doksanı şiddet değil strateji ve zekadır bu sporda. neyin ne olduğunu, tam olarak ne yapılmaya çalışıldığını bildiğinizde izlemesi de çok keyiflidir.
bana kalırsa hali hazırda takım ile yapılan sporların içerisinde en çok takım işi olanı da bu spordur.
insan birazcık mantığını kavrayınca bu oyunun amerikalıların ingiliz futbolunu neden futboldan saymadığını gayet net anlıyor.
Sakatlıkları 5-6 yıl sonra bile nüksedebilen spordur. Geçen seneler farklıydı ama şu anda uğraştıran; yerinden çıkık duran köprücük kemiği. Hayır, sövemiyorsun da. Özlettirir kendini bu spor.
"arkadaşlarının arkanı kolladığı bilmek değil senin onların arkasını kolladığını bilmek güzeldir." *
dişlinin bir halkası olarak sahaya çıkan 11 kişiden birisinizdir fizik olarak, 45 kişiyi yüreğinizde taşırsınız ama...
ilk topu verirken, qb'yi korurken, blok yaparken ya da uzayan running back'i arkasından izlerken kalbiniz top taşıyan adamla aynı çarpar.
adrenalin üst seviyededir bu sporda, kardeşlik en üst düzeydedir.
arkasını korursunuz kardeşlerinizin, onlarda sizin.
kolunuzu, bacağınızı bırakırsınız sırf arkanda ki adamın kolu bacağı kalmasın diye...
bacağınıza "platin" bir vida takılır; hayatınız boyunca x ray cihazlarında ötersiniz ve gülümsersiniz.
amerikan futbolu candır, topla değil yürekle oynanır...
Hiçbir yönden futbola benzemeyen amerikalıların uydurmasıdır kendilerince bu spora futbol derler ancak zaten futbol diye br spor vardır amerikalıların uydurmalarından biridir kendisi yalnız bunların buz hokeyindeki kavgaları güzel oluyo.
tuhaf tuhaf adamlar var, omuzları vatkalı, kafalarında miğfer, birbirlerinin üstüne çıkıyorlar, yard diyorlar. gol yok bu futbolda mesela, çünkü kaleci yok, hatta kale yok lan, olsa bile file yok, top ağlarda diyemiyorsun, kaleci olsa, kale olsa, kalenin ağı bile olsa, top ağlarda diyemezsin, top da yok çünkü, kavun atıyorlar birbirlerine, müsrif bu amerikalılar, ya da fakirlikten kavunla oynuyorlar, bilemedim şimdi, bildiğim birşey varsa, bu amerikalıların futboldan anlamadığı, hakemler de bilmiyor, o maçlarda yaptıkları hareketi bizim süper ligde yapsalar hemen kırmızı kart hepsine, hayır efendim, anadolu takımı diye vermez hakem, çünkü amerika da anadolu da yok, enteresan millet şu amerikalılar.
bir rugby değildir. özünde sevenlere saygı duyarım fakat rugbydeki o mücadele ruhu, o çarpışma, o aksiyon bunda yok. sürekli kesilen bir maç, çok uzun bir periyotta ve reklamlarla geçen bir zaman diliminde oynanması diğer dezavantajları. ayrıca topun oyunda aktif olarak rugby kadar kalmaması da rugbye oranla daha light bir spor olmasına neden oluyor.
Futbolda yada basketbolda oyun kurucu pozisyonu ne kadar önemliyse bu amerikan futbolunda da quarterback yani oyun kurucu pozisyonu çok çok önemli bir pozisyondur. Quarterbackin(QB)kalitesi takımın genel kalitesini ya arttırır yada düşürür. Koşuya yada paslara dayalı hücum organizasyonlarında oyunkurucunun doğru pası atabilmesi için oyun zekası, pas atma yeteneği olması gerekir.
Full Back(FB) ve Running Back(RB) pozisyonları hücum setlerinde quarterbackin arkasında durur ve quarterbackin oyun çağrısına göre ya topu alır koşturur yada quarterbacki sack'ten korur. Eğer ki qb elinden topu çıkaramadan rakip defans tarafından düşürülmüşse sack olmuş demektir. Running Back genelde hızlı ve ince, Full Back ise running backin nispeten daha güçlüsü ve daha yavaş koşanıdır.
Wide Receiver(WR) aynı bizim futboldaki kanat oyuncuları gibi hızlı, süratli olmak zorundadırlar. Her ne kadar ince yapılarından dolayı belli olmasada hepsi baya baya six packi, adonisi olan güçlü sporculardır. Zaten bu spor güce ve çarpışmaya dayanır. WR'lar bizim futboldan farklı olarak genelde daha uzun boyludurlar. Hücum başladıktan sonra kanatlardan yardırırlar, biraz ilerledikten sonra ya az bi geri dönerler, yada aniden yön değiştirirler.
Amerikan futbolunda hücum ve defans takımları ayrı ayrı 11 kişidir. Eğer oyun içerisinde defans topu kaparsa işler tersine döner.