cok acayip sorulari vardir. mesela "turk kahvaltisi nasil olur?" sorusuna istinaden verdiginiz yumurta, peynir ekmek zeytin vs. cevabina "yumurtayi kendiniz mi yetistiriyosunuz yoksa gidip ciftlikten mi aliyorsunuz?" gibi sizi dumur eden bir soru sorabilirler. hayir tamam soru sorudur adam bilmiyo ki soruyo dersin ama siklarin icinde marketin olmamasi dunyadan bi haber yasadiklarinin en yegane kanitlarindan biridir. sanirlar ki sadece amerika da marketten yumurta alma rahatligi vardir. baska ulkelerde kendi yumurtani kendin yetistirmen gerekir. oldu canim.
ben once espri yapiyo sanip kahkaha attim, baktim adam hakikaten cevap bekliyo "tabi ki gidip marketten aliyoruz" dedim hafif kizgin. baktim hala ikna olmamis "woow cok ilginc" filan diyo amerikalalirin disarda ne olup bittigine dair duyarsizligi ve genel kultur acisindan sifir olduklari hakkinda serenat verdim. hayir kafami bozan bu insan mcdonald's ta calisan bir loser degil 40 li yaslarinda bir ogretmen olmasidir. ne kadar aci lan.
boktan millet, ahlaken çökük (kıstas neyse?) olduğu söylenen milletler birliği... Kadının her yerde konuştuğu, memur dahil herkesin sendikasının olduğu, bize göre daha rahat yaşayan insanlar...o bokla yarışmak için bizim 2123 ü beklememiz gerekir.
çok severek gittiğim boston'daki üni. hayallerim havaalanında 4.5 saat boxer ımla oturmamın ardında sona erdi, 105 kişilik okul kafilesinden bir ben, bir de mali vatandaşı bir çocuğu tuttular, o hıristiyandı ama afrikalı olduğu için tuttular 1 saat, kimlikte muslim yazıyor be aq uyansana... Türkiyeden geliyorum demen adamlar için fark etmiyor, senin bildiğin afgan ile bir tutup terörist muamelesi yapıyorlar.
şüphesiz dünyanın en şanslı insanlarıdır. kimsenin dilini öğrenmek zorunda değilsin, bütün dahiler, teoriler, teknoloji, sanat senden çıkıyor. yok böyle bir keyif. akademisyen olmak için örneğin, ingilizce sınavını geçmek gibi bir kaygın da yoktur. tam tersi dünyanın geri kalanı senin dilince makale ve bilimsel araştırma yapmak için çırpınır.