kriz... şöyle bir bakınca ne kadar da ciddi duran bir kelime; aynı zamanda ucu bucağı gelmeyecek bir diyaloğun başlığı...
kriz nasıl oluşur?
kuşkusuz ki, krizin oluşumunda bir çok neden bulunur ancak bunlardan bir tanesi var ki, bu neden küresel bir oyundur.
şöyle ki, krize zemin oluşturacak çeşitli işlemler yapılır ve basına "kriz var" diye bir ifşaat yansıtılır. bu hiç durmadan tekrarlanır, çeşitli manipülasyonlar yapılır ve insanlar bu durum karşısında şuna karar verir "kriz varsa para harcamamalıyım, az yemeliyim" işte bu planın bir parçasıdır. halkın parasını saklaması ve kaynakları tüketimi durdurmasıyla, piyasada para dönmez ve sistem kilitlenir. bu durum karşısında para kazanamayan işletmeler, masraflarını karşılayamamaya başlar ve işçi çıkarılır. bu durum, işletmeler için büyük bir fırsattır zira tasfiye edilen elemanlara düşük ikramiyeler verilir veya hiç ikramiye verilmez ve yeni elemanlar cüzzi maaşlarla işe alınır.
bu oyun, bir çok uluslu şirketlerce bilinir ve önlemlerini buna göre alırlar. olan masum halka ve küçük esnafa olur; aile içi geçimsizlikler artar, iflaslar başlar, intiharlar olur ve derken uluslu şirketler, küçük şirketleri çok cüzzi rakamlara satın almaya başlar. olay bununla da bitmez, imf ülkenize gelir ve yüksek faizli borç vermeyi teklif eder. bu borç öyle büyüktür ki, bir türlü ödenemez ve masum halkın, doğmamış çocukların sırtına yüklenir. sonra "eğitime katkı payı" gibi manipülasyonlarla, bu borç halktan tahsil edilmeye çalışılır. ancak bu da yetmez ve imf yetkilisi gelir ve der ki "üstat bak, borcu ödeyemiyorsun, şu işi yapamıyorsan yönetimi adam gibi birine devret"... böyle şeylerle ülke yönetimi sıkıştırılınca, hükumet iç kaynakları satmaya başlar, kurumları satar ya da özelleştirir, madenleri varsa satar (ki şuan kıyamet gibi bor satılmaktadır)... bu şekilde imf, dünya bankası gibi para satan şirketler küresel bir hakimiyet elde eder. bu durum "küreselleşme" diye tanımlanır.
evet, amerika değil de 'abd'den yayılan kriz diye toparlayalım mevzuyu ve şunu anlamalıyız ki, dünyada savaş bitmedi, yalnızca şekli değişti.
"bir ulusu köleleştirmenin ve fethetmenin iki yolu vardır. birisi kılıçla, diğeri borçla." (john adams 1735 - 1826)
