amerikan sehir planlamacilarinin bir dusturu vardir: "iki nokta arasindaki en kisa yol cizgidir". o nedenle yollar paraleldir, kuzey-guney, dogu-bati ve bunlarin kombinasyonlari (kuzey-dogu, guney-bati, vs.) kullanilarak sehirlerde kaybolmak mumkun olmaz, kestirme yol hangisidir sorunu ortadan kalkar. elbette sistem insanlara kolay ulasma, kitle isyanlarini kolay bastirma tarzinda bir takim avantajlara sahip olur; ancak bunun disinda kalan zamanlarda insanlar gundelik yasamlarinda bu sistemin faydasini gorurler.
amerikan haritalarina bakilirsa, dogu sahilleri (atlantik yakasi) gerek eyalet sinirlari, gerekse sokak duzenleri acisindan orta amerika ve bati sahillerine (pasifik yakasi) gore daha egimli bukumludur. bunun en buyuk nedeni avrupalilar'in ilk ayak bastigi yerlerin dogu sahilleri olmasi, ilk kurucu eyaletlerin de buralarda olmasi, dolayisi ile avrupa'nin dogal sekillerle uyumlu egimli bukumlu sehirciliginin etkilerinin ilk etapta kendisini gostermis olmasidir. zamanla amerika avrupa'dan bagimsizlastikca hem yeni eyaletler, hem de bunlarin yeni sehirleri "iki nokta arasi en kisa mesafe" mantigi ile dizayn edilmistir.
elbette cografi kosullar elverdigince...
not: bu arada bu entry'yi kotuleyen arkadaslara da en derin hayranligimi sunmadan gecemeyecegim...
kızılderililerden işgal şeklinde alınan geniş toprakların cetvelle çizilen sınırlarla eyalet şekline dönüştürülmesinden kaynaklanması muhtemel vaziyettir.