biraz kaygılıyım açıkçası.
bankada yatmakta olan 63 dolarım var şu an. servetimin olası bir krizden etkilenebilme ihtimaline karşı, olayın vahametini anlayın diye siz cahil, embesil, aptal, kuş beyinli, faydasız, dangoz ve salak piçleri bu konuda bilgilendirmeyi kendime görev addediyorum. şaka yaptım amına koduklarım. hadi biraz ciddi olalım.
bilindiği üzere, amerika 17 ekim'de 17 trilyon dolarlık borçlanma limitine ulaşmıştı. cumhuriyetçi ve demokrat hanzoların son anda el sıkışıp anlaşmalarından dolayı kriz aşılmış görünse de işin aslı öyle değil. o imzalanan metin obama'nın götünü birkaç aylığına kurtarmaya yarıyor. neden? çünkü borçlanma limiti 7 şubat'a kadar uzatıldı sadece. yani kriz henüz aşılmış değil. bir ülkenin siyaseti ekonomik sorunlara kalıcı çözümler üretirken zorlanır da kısa vadeli gündelik çözümlerle yol almaya çalışırsa bu durum sistemin sorgulanmasına sebep olur. politika gerçekten ilginç bir olay. beyaz saray'da demokratlar olmasına rağmen amerikan kamuoyunda borç limitinin yükseltilememesinden ve federal hükümetin kısmen baltalanmasından cumhuriyetçiler sorumlu tutulmakta. bu mevcut durum 4 kasım 2014 ara seçimlerinde demokratların elini güçlendirecek gibi.
amerika birleşik devletleri'nde federal hükümetler bütçe açıklarını kapatmak ve borçlanmayı sağlayabilmek için kongre'den yetki alıyorlar. hükümetin ne kadar borçlanacağı alınan bu yetkiye bağlıdır. mesela 80'li yıllarda demokratların kontrolünde olan kongre'nin cumhuriyetçi hükümetlerin borç limitini sık sık artırdığını görmekteyiz. siz cahil, embesil, aptal, kuş beyinli salak piçler olduğunuz için göremiyorsunuz elbette. her neyse. hillary'nin pezevenk kocası bill'in ilk yıllarında da borç tavanı artırılmıştı. fakat cumhuriyetçilerin kongre'yi kontrol ettikleri bill clinton'ın ikinci döneminde borç tavanı artırılmadı. bir diğer dümbük olan bush döneminde ise borçlanma hızlanarak artmıştı. bu sayede tavan, 2000 yılında 6 trilyon dolar, 2009 yılında 12 trilyon dolar ve 2012 yılında ise 17 trilyon dolara yükseldi. neden? çünkü bush'un amerikan ekonomisini canlandırmaya yönelik vergi istisnaları ve ortadoğu'ya yönelik uyguladığı işgal ve savaş politikaları bütçe açıklarını hızla artırdı. peki şu an yönetimi elinde bulunduran zencinin canı neden çok sıkkın? çünkü 2008 yılında bir mali kriz patlak vermişti ve birçok bankayla beraber şirketler de batmıştı. son 500 yılın en büyük silahlı gücü olan amerika birleşik devletleri, milli geliri kadar borçlu bir ülke konumunda şu an. bu borçların gayri safi yurtiçi hasılaya oranı nerden baksanız % 100'dür.
her ne kadar dünya kamuoyuna çok yansımış olmasa da içerdeki bu baş ağrıtıcı tartışmalar ağustos 2011'den beri süregelmekte. bu işin böyle gitmeyeceği ve mutlaka patlak vereceği taa o günlerde gündeme gelmişti. bizim zencinin başında olduğu federal hükümet yılın daha ikinci çeyreği dolmadan kongre'nin izin verdiği borçlanma limitine dayanmıştı. cumhuriyetçiler ve demokratlar o zamanlarda da birbirine girmişti. fakat süper komite'nin araya girmesiyle bu durum kısmen de olsa yatışmıştı. lakin zurnanın zurt, zart ya da zırt dediği yere gelecek olursak; 2008 krizinin dünyaya yayılması, amerika ile birlikte gelişmiş ve gelişmekte olan diğer ülkelerin de durgunluğa girmesine, dolayısıyla beklenen canlanmanın gecikmesine neden oldu. e böyle olunca noluyor arkadaşlar? süper komite'nin önerisiyle kabul edilen kararlar uygulanabildi mi? cevap hayır. 2013'ün ilk ayında yeni vergiler getirildi ve savunma dahil birçok alanda kamu harcamalarında kısılmaya gidildi. fakat obama, mayıs ayından beri olağanüstü kararlar kanalı ile borçlanmaya devam etti ve nihayetinde 17 ekim'de beyaz bayrağı çekmek zorunda kaldı.
tabi bütün bu boklarla birlikte obama'nın üzerinde önemle durduğu sağlık reformuna da değinmek gerek. hani şu yeni vergileri de kapsayan ve ghettolardaki fakir zenci kardeşlerimizin sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıran reform. elbette tahmin edeceğiniz üzere cumhuriyetçiler buna karşı çıkmışlardı. kongredeki son savaşta cumhuriyetçiler intikamlarını kısmen de olsa aldılar sanırım. çünkü limitin yükseltilmesi karşılığında reformdaki bazı kalemlerin askıya alınmasını istediler. hatta bu bunaltıcı atmosferden ciddi şekilde bunalan obama'nın şöyle bir sözü vardı; bu amına kodumun cumhuriyetçileri bizi rehin aldılar rehin. yani öyle demediyse bile, rehin alındığını dile getirmişti. evet. peki mr president sağlık reformu konusunda geri adım attı mı? cevap hayır. demokratlar kongreye farklı önerilerle gelmişti fakat reddedildiler. aslında kilitlenme de bu noktada başladı. fakat deminden beri izah etmeye çalıştığım gibi; sorun bir sonraki tarihe ertelendi, ama çözülmedi.
günü kurtarmaya yönelik politikalar bakalım federal hükümeti nerelere sürükleyecek.
ha bana sorarsan, umarım amerikan ekonomisiyle birlikte tüm dünya ekonomileri çöker. umarım tüm dünya batar. umarım ilk çağa döneriz.
dualarımı kabul eyle ya rab. amin.