ortalama bir savas filmidir, ama filmin sonundaki gerçek cenaze torenı ınsanın bır garıp olmasını saglıyor, bız hangı sehıdımız ıcın koprulere bayraklar astık, sehıdın gececegı yollarda cıkıp bayrakla selam verdık kendısıne, bızdekı ancak sovdur.
bir filmdir. Amerikalıların her seferinde bu dünyayı biz kurtardık, barışı biz getiriyoruz diye empoze edilen Hollywood klasiklerinden biriymiş gibi görünse de Amerikalıların ilk defa özeleştiri yaptığı bir savaş filmidir, izlediğinizde derinden yaralanacaksınız.
Oyunculuk ve konu bakımından iyi hoş da ince bir abd propagandası sezilmiyor değil. Yönetmen zaten usta. Beni en çok etkileyen sahnesi film başlarken okunan ezan olmuştu. tüylerim diken diken oldu arkadaş. ilaveten film iyiydi iyi. izleyin , çok şey öğrenirsiniz. Buram buram savaş kokuyor.
edit: adam ikiyüze yakın insanı öldürmüş. Yani adam cani gibi bir şey. ben sanatsal yönünü konuşmak istemiştim ama bu yönünü de öğrenmiş olmam çok iyi oldu. velhasıl film hollywoodun yapımı ve objektiflik beklenemez.
gerçek olayları, en gerçekçi kurgu ile anlatmış olan abd ordusunun içindeki durumu anlatan film. ve bu film bir çok terörist piç ve o düşünceye sahip sik kafalıları kızdırmış olacak ki burada gelip bilmem kaç kişiyi öldürdü diye bla bla yaparlar. nasıl ki siz filme ve filmi yapanlara küfür edebiliyorsanız bende bu adamın öldürdüğü ve öldürmesi gereken herkesin amına koyayım.
bu ülke terörist piçlerden ve onları savunan arap yalayıcılardan temizlenince siz piç kuruları nerelere gideceksiniz?
tatsız, tuzsuz, salt amerikan milliyetçiliği kokan, clint eastwood filmi.
akademinin de milliyetçi kanı kaynamış olsa gerek, 6 dalda oscar adayı gösterip, en iyi ses oscar'ını takdim etmişler.
filmi izlemeden önce chris kyle ile ilgili hiçbir bilgim yoktu. tamamen önyargısız izledim ancak sanırım hata burada başlıyor. karakteri filmi görmeden önce kahraman ilan etmediyseniz film boyunca da sempati duyamıyorsunuz.
bu arada filmin çekim kalitesi falan da değil mesele, adamın çatışma dönüşlerindeki psikolojisi anlatılmaya çalışılmış olmamış, çatışma yapılıyor heyecan yok, oyunculuklar iyi ama sadece oyunculuk film kurtarmıyor.
yani bir gerçek kahramanını anlatırken (hele ki bu kadar yanlı anlatırken), kahramanı sadece amerikalı gözüyle görüyor, bir yabancıya kahramanını sevdiremiyor.
7,4/10 imdb puanı bu bakış açısıyla verilmiş tahminimce. chris kyle kurgu bir karakter olsaydı film 6,5 zor alırdı.
amerikan askeri tarihinin en öldürücü sniperı chris kyle'ın nasıl o kadar yüksek sayılarda kişi öldürdüğünü anlatan(!) film. sadece yeteneklerine odaklanarak anlatmaya çalışmışlar fakat bu adam filmde toplasan beş tane kişiyi öldürüyor. işin gerçeği aslında olması gereken nedense geçiştirilmiş. eğer söylendiği gibi 250 civarı sayıya ulaştıysa bu adam istatistik kasmış kimse kusura bakmasın. ha ben işimi yaptım der kendini aklar güya ama filmde verilen kahramanlık algısı yerine bu adamın psikopat katil olduğu da filmden gayet çıkarılıyor. öyle arkadaşlarımı koruyodum diye kimse 250 kişi falan vuramaz arkadaş. clint eastwood yeme bizi.
cesur bir amerikan askerinin gerçek hayat hikayesi üzerine bina edilmiş dostluk, cesaret, vatanseverlik gibi değerleri başarıyla işleyen film. keskin nişancı bir askerin çöl bedevilerine yardım için gittiği ırak bataklığında nasıl bir kahramana dönüştüğünü izlerken koltuklarınıza gömüleceksiniz.
--spoiler--
Zafer, bazı insanların peşinde olduğu, bazılarınınsa sendelemesine neden olan şeydir. Karışınıza ne zaman çıkacağını bilemesiniz. Ama her zaman iyi adamlar sendeler. Sorum şu ki ne zaman zaferi bir tarafa bırakıp güvene önem vereceğiz?
--spoiler--
Film bir film olarak bakıldığında izlerken gerçekten heyecan veriyor, bütçe sağlam, amerikan ordusu gösterişli, konu güncel ve her daim popüler. Clint eastwood'un her zamanki katı cumhuriyetçi amerikan kafası, politik konuları algılama biçimi ve tüm filmlerinde sevdiği şiddet sosu filmin göze çarpan özellikleri. Değerleri için savaşan vatansever Chris, bunu algılayamayan, bazen anlayışsız, bencil, sürekli aile bağlarından, çocuklardan dem vuran, kafa siken eş figürü filan falan. Brandley Cooper seçimi başlangıçta soru işareti yaratıyor açıkçası. Böyle bir rol için yumuşak, havai ve fazla modern bir tip olması bakımından ama rolü iyi kaldırıyor, saygıyı hak ediyor.
Buram buram "ırak'a 9 eylül için girdik, öldürdüklerimiz hep teröristti, öldürdük ama canımız da yandı yani" kokan aşırı amerikan milliyetçisi bir film. Olay bundan ibaret. 6 dalda oscar'a aday olmasını falan görmezden gelin, zaten izlerseniz anlayacaksınız.
--spoiler--
filmdeki karakterin aksine chris kyle denilen paralı asker yaptıklarından dolayı böbürlenen bi tipti. Askerliği bıraktıktan sonra kitap yazdı, sonra silah eğitimleri kişisel koruma savunma gibi faliyetler gösteren bi şirket açtı. Kısaca filmde size samimi gelen kişi ile gerçek karakter arasında kesinlikle dağlar kadar fark var.
--spoiler--
özet; izlemeyin, ya da torrentle indirin. Paranıza yazık.
oscar sırf amerika'nın olayı olduğu için en iyi film dalında ödül olmuş bir filmdir. whiplash ve birdman dururken kazanırsa amerika bir kez daha kendini tatmin edecektir.
kabul etsek de etmesek de dünya sinema endüstrisinin en çok göze çarpan temsilcisi hollywood' un ürünü olan filmdir. los angeles patentli dizileri bile keyifle izliyor insan. bizde criminal minds, csi, stalker gibi bir dizi yaptılar mı ? yapamadılar şimdiye dek. konu belli: birbirine düşman iki ailenin fertlerinin aşkı, mafya temalı, aşk ya da espri barındıran diziler... insan izlemek bile istemiyor artık. bir behzat ç bir de yalan dünya yeni bir şeylere imza attı, o kadar. fazlası yok.
Ses miksajı ve ses kurgusu teknik detaylar, dolayısıyla bi fikrim yok fakat diğer dallarda oscar almaması gereken filmdir.
Bu tarz filmler hep var olacak Amerikan sinemasında. Saf, temiz, milliyetçi, bozkır gençlerini etkilemenin, bi hava yaratmanın aracı, "Biz adalet götürüyoruz"un, "özgürlükler ülkesi"nin "barışa güdümlü amerika"nın sinemaya yansımış hali olarak...
Bunları görmezden gelmezken şunu da unutmamak lazım ki bu filmlerin bizim ülkedeki karşılığı, Bizans'ın kalleş kralının kancık kellesini ödlek bedeninden ayıran, kırk bakireye tapmaya bal yanaktan tatmaya giden Malkoçoğlu'dur; yanında bi kurt köpeğiyle Çinli'yi, Viking'i dize getiren büyük Türk kahramanı Tarkan'dır; bir kaç hafta önce vizyona giren, Fatih'in yiğit ve dindar fedaisi Kara Murat'tır.
Yani çamur atarken bunu tek taraflı yapmamak lazım. Oscar mevzusuna tekrar dönersek, istediği kadar alsa da sinema tarihinde bi yeri olmayacaktır.
