ırkçılığı bize mükemmel derecede güzel anlatan bir başyapıt.
konu öyle bi işlenmiş ki, ırkçılık öyle güzel anlatılmış ki filmin başında ırkçılığı destekleyebilir, filmin sonunda ise ırkçılığa küfür edebilirsiniz.
edward norton'un başrolde oynadığı ırkçılık konulu filmdir. filmde amerika'da yükselen post-nazizm ve arka mahallalerde amerikalı beyazların zencilere, zencilerin beyazlara savaş açmaktadır. büyük pişmanlıklar, geri dönülmez hatalar vardır. antiracism'in en iyi işlendiği filmlerdendir american history x.
Son zamanlarda izlediğim The Help ile birlikte senaryosu ve kurgusunda ki başarıyla dikkatimi çeken en güzel filmlerden biri. Filmin bu kadar başarılı olmasının sebebi böyle bir konuyu bu kadar başarılı bir şekilde anlatma hikayesidir. Bu kadar itici bir konuyu en sert dille anlatan bir yapım.. Hem sahneleriyle hem de diyaloglarıyla. Sahneleri o kadar dikkat çekicidir ki 2-3 tane gözümün önünden gitmeyen sahne hatırlıyorum. Edward Norton'un şaheser oyunculuğu göz kamaştırıcıydı. Filmi daha iyi yapan adamdı. Öyle iyi ve sevilen bir aktör ki o kadar acımasızca şeyler yapmasına rağmen birşey diyemeyip izlemeye, hayran olmaya devam ediyorsunuz.
Filmin renksiz kısmı sadece eskileri göstermez. O psikolojinin ve o ırkçı tavrın ne kadar yanlış ne kadar insanlık dışı olduğunu belirtir. Ayrıca renkli sahneler de en azından Derek karakteri açısından çokça temiz ve düzgün bir bakış açısıyla yaşadığını göstermek içindir. Irkçılığı insanlara göstermek için aynı oranda da sertlik uygulamak gerekir. Bu film bunu çok iyi başarmış ve ırkçılık temalı filmlerin bana göre zirve yapmış halidir. Bir olay ne kadar kaba ya da fark ettirici bir dille anlatılırsa o kadar dikkat çeker, insanlar için önemli bir konuma gelir. Her insanı veya en azından zıt renginde olan birini geçmiş olaylar yüzünden aynı tartıya koymanın amaçsızlığı nedir? Kişinin yaptıkları, yapacakları kendi bakış açısından kaynaklanır. Soyundan veya ırkından değil tabii o dönemlerde öyleydi. insan yanlışlar yapıyorsa sert bir darbede kendine gelebilir. Filmde de hapishanede ki 'sert' darbeden sonra bir insanın yanlışından nasıl döndüğünü görüyoruz. Tabii yardım eline ihtiyacı olarak.. Yaptıklarınız sizi daha iyi bir hayata sürüklemediyse, yaptıklarınızın da hiçbir anlamı yok demektir.
edward norton ın döktürdüğü harika film. ayrıca filmde amerika da yaşanan siyah beyaz kavgalarının iyi yansıtıldığını düşündüğüm, izlettirilmesi gereken film.
son bikaç ayda izlediğim en sağlam filmlerden biridir ne yalan soyliyeyim edward nortonun bu senaryonun ziyadesiyle hakkını verdiğini ayrıca belirtmrk isterim.
finalindeki cümle ile ne kadarda bu günün türkiyesini hatırlatmaktadır şahsıma aynen şöyledir;
""biz düşman değiliz dostuz, düşman olmamalıyız, hırslarımız zorlayabilir, ama yürek bağlarımızı koparamaz, hafızamızın gizemli yolları tekrar aşıldığında canlanacak ve tabiatımızın iyi yönlerinin yanında olacaktır""
Film 1990'lı yılları anlatır. Irkçılık karşıtı filmler denince akla ilk gelen filmlerden biridir. Başrolünde Edward Norton harika bir performans göstermiştir ayrıca en iyi 250 film listesi içinde 37. sırada yer almaktadır.
mesajı mükemmel bir şekilde sunma açısından requiem for a dream ile benzer nitelikte yapıt. oğlum falan olursa bu ikisini izletmeyi düşünüyorum.
--spoiler--
iki boyutlu film ilk başta faşist ırkçıları derinlemesine işliyor. öyle anlatıyor ki kendinize gerçekten de adam haklı ama demeden edemiyorsunuz.
2. boyutta ise edward olayı keşfedip herşeyin boş olduğunu ve hayatını boşuna harcadığını fark edince tam tersinden tekrar mükemmel bir şekilde sunuyor size filmi. iki görüşü de derinlemesine veriyor.
--spoiler--
son sahnede ödevin son paragrafı okunmasaydı çok farklı yerlere gidebilirdi film. kontrol altında tutulmak istenmiş seyirci. ben diğer türlüsünü tercih ederdim.
siyah-beyaz ayrımı gibi olmasa da her yerde benzer sıkıntılar yaşanıyor.
hapishanede tecavüz sahnesiyle de bir ritüeli yerine getirmiştir.