muteşem bir film. ırkçılık konusu bu kadar derin işlene bilen ve bir insanın değişiminin bu kadar vurucu bir şekilde anlatıldığı çok az film vardır heralde.
derek karekterinin bir müsubet bin nasihatten iyidir konulu hikayesinde, başına gelen olaylar silsilesi ile nasıl bir değişken bakış açısına ulaştığı ve aydınlanma yolunda nasıl kendi toprakları tarafından düzüldüğü güzel bir dille anlatılmış.
oyunculuklar, filmdeki renk seçimi, sahneler her bişiyi ile tam bir film.
ne kadar ödül alsa azdır dedirten cinsten.
--spoiler--
ırkçı ergenlere gaz veren kelli felli amca tiplemesi de bu işlerin nasıl döndüğü ve nasıl gazlandığı hakkında sıkı fikir verir. amca işine gelince vezir ettiği derek'i görüşlerinin değiştiğini anlayınca anında rezil etme moduna girebilmektedir.
--spoiler--
7 yıl sonra tekrar izlediğim başyapıt. arabasını çalan adamın ağzını kaldırıma dayadığı sahne de sanki ilk defa seyrediyormuşum gibi yemin ediyorum benim dişlerim sızladı. bunun yanında edward norton için çok bir şey söylemeye gerek yok. adamın bu filmde ki oyunculuğu ders diye okutulsa, eminim kimse bir şey demez ama benim geleceğim nokta edward furlong'un oyunculuğu. hacı çocuğun başka filmini de izlemedim ama bu filmde bence harika bir iş çıkarmış. filmin kurgusu başlı başına mükemmel. çok gelgitleri olmayan bir senaryo kurgu sayesinde ancak bu kadar ayakta ve heyecanı dorukta tutulabilirdi. anlatım tarzı, oyunculukları ve mükemmel son sahne bu filmin başyapıt olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor da artıyor bile.
ps: bir de bu filmle birlikte fark ettiğim bir şeyi paylaşayım. 1991-2006 arası daha güzel, nitelikli işler çıkıyormuş . son zamanlarda ki filmler de mükemmel oyunculuklardan daha az bahseder olmuşuz gibi. onun yerine şu çok güzel, şunun k*çına bak diyebileceğimiz filmler mi revaçta onu bilemedim. tabi ki arz talep meselesi ama inşallah benim düşündüğüm gibi değildir. inşallah sırf bu filmi izledim diye birden öyle hissetmişimdir.
neden herkesin "derek tecavüze uğradı öyle değişti" şeklinde düşündüğünü anlamadığım mükemmel film. bence çok barizdir ki derek'in değişmesini sağlayan çamaşırhanedeki komik zenci arkadaştır.
edward norton u ilk izledigim film.
içten içe bu tarz filmlerin desteklendiğini düşünüyorum apolitik gençlik yaratma adına..
her ne kadar saçma amaçlar icin kurulmuş bir örgüt için kaybolan gençliğini ve ailesini anlatsa da,alttan da bir tele dokunan bir yanı var bu filmin..
faşizmi benimseyip bu filmi ön plan çıkanları anlamıyorum.film tamamiyle faşizm karşıtı bir film ama arada geçen 3-5 swastika yüzünden bizim ülkede farklı algılanmışa benziyor.
en hoşuma giden sahnesi.
tuvalette sigara dumanının siyahi bir çocuğun yüzüne üflenmesi...çok ağır bir hareket.
faşiklik çok kötüdür mesajı verirken, faşizmi faşizmle daha doğrusu sahte faşiklerle bel altından vuran film. şimdi bi tarafta, melez bir ibibikten uyuşturucu alıp kendi arkadaşlarını zehirleyen bir nazi faşiki resmedilmiş, işte adamını iyi tanı mesajı verilmiş te, hitler in peşinden giderken, 6 çocuğunu gözünü kırpmadan öldürecek kadar davasına bağlı magda göbels örneği de var ortada. hangisi gerçek faşik lan bunun. suç faşizm de mi, yoksa kendine faşik diyen özentilerde mi? yani hitler ingörüşünde, kendi adamını duşta kütürdetmek var mı yoksa uygulamada mı hata var onu bi aydınlatsınlar. boktan film yani demek istediğim.
--spoiler--
öfke bir yüktür. hayat sürekli kızgın yaşanmayacak kadar kısadır. buna kesinlikle değmez.
--spoiler--
ırkçılıktan öte günümüz dünyasında ve daha da önemlisi Türkiye'sindeki "ötekileştirme" tehlikesini yalnızca tukaka olarak değil, her türlü bakış açısıyla izleyiciye sunduğu için çok üst düzey bir filmdir. Filmdeki çoğu konuşmanın, diyaloğun altında psikolojik ve sosyolojik etkiler yatar, gözler önüne serilir. Yalnızca bu sebepten bile izlenilmesi gereken filmdir.
Ötekileştirme sorununu yalnızca tukaka olarak değil, her yönüyle ele aldığı için demişken; filmde genç Derek Vinyard'ın beyaz arkadaşlarıyla market patlatmaları olayından önce yaptığı konuşma belki üst düzey oyunculuğu, belki de başka sebeplerden fazlaca etkileyicidir; ve kim haksız olduğunu söyleyebilir?
o konuşmayı da paylaşalım:
--spoiler--
Bu eyalette şu an 2 milyonun üzerinde kaçak göçmen yatıyor. Burada olmaya hiçbir hakları olmayan o insanlar için eyalet geçen sene tam 3 milyar dolar harcadı. Kaçak göçmen suçluları hapsetmenin masrafı 400 milyon dolar. Bu ülkeye, göçmen bürosunun işgüzarlık edip hüküm giymişleri araştırmaması sayesinde girdiler. Kimin umrunda! Hükümetimiz bile takmıyor. Sınır politikamız içler acısı. Şaşıracak bir şey yok. Adamlar güney sınırımızda bizimle alay ediyor. Kanunlarımızla mı alay ediyor? Her gece bu asalaklardan binlercesi sel gibi sınırın üzerinden akarak mal bulmuş gibi geliyor. Bu hepimizin hayatıyla ilgili! Dürüst, çalışkan Amerikalılar ihmal ediliyor çünkü hükümetimiz bu ülkenin vatandaşı bile olmayan bir grup insanın anayasal haklarına daha çok önem veriyor. Özgürlük Anıtı ne diyor? "Bana yorgunları, açları ve fakirleri verin." Oysa yorgun, aç ve fakir olan Amerikan halkı.
--spoiler--
izlenesi ve izlemekten öte "algılanası", "anlanası" filmdir vesselam. izleyin, izlettirin, anlayın, anlatın.
ilginç bir filmdi. bazı sahneleri insanın kanına dokunur cinstendi gerçekten. ne için, kim için neler yapıyoruz, ne bedeller ödüyoruz. pisi pisine ömür harcıyoruz düşüncelerini akla üşüştüren bir filmdi.
kaldırımda ki enseye tekme sahnesini hatırladıkça tüylerimi ürperten film.* yalnız o mu ürpertiyor, tabi ki hayır. izlenilesi, izletilesi film. es geçmeyin.
daha önce belirtildiği gibi kontrol edilemeyen öfkeyi gayet iyi yansıtan filmdir. son sahnede zenci silahı ateşlemeden gayet öfkeli bakışlar atmaktaydı. kurşun danny' e saplandıktan sonra zencinin ifadesinde kendini beğenmişlik yerine şaşkınlık vardır.
ayrıca hangi grup,ideoloji vs. olursa olsun örgütlü ve militan bir seviyeye ulaşmışsa muhakkak el altından kızıştırılıyordur. bu konuya yabancı değiliz sanırım: sağ-sol, sünni-alevi çatışmaları.
hayat kızgınlıkla geçirilemeyecek kadar kısadır.
filmin ana teması ırkçılık gibi dursa da aslında Nazizmin sembolleri ile de altı çizilmeye çalışılan durum "fiziksel özellik,köken,din vs gibi nedenlerle benden olmayandan " körü körüne nefret teması işlenmesidir..
bu yüzden filmin ana temasının Negro afrikalılara duyulan nefrete indirgenmesi doğru değildir.
edward nortonun oynadığı bir başka efsanevi film. Irkçılık , nefret ve şiddet temalarını işleyen filmin en can alıcı sahnesi , bir siyahiye kaldırımın köşesine ağzını Açtirip ayağındaki dev postalla kafatasını parçalamak suretiyle vurduğu sahnedir.
