mükemmel bir film olmasına karşın afişi bir o kadar berbattır. afişine göre film izleyenler çok şey kaçırır. dandik bir romantik komedi tarzında bir film gibi afişi var.
gelmiş geçmiş en güzel müziği içinde barındıran film. ya da düzelteyim beni bu müzik kadar etkileyen hüzünlendiren insan olduğumu iliklerime kadar hissettiren başka bir müzik yok. evet yansımalar da mercan dede de kusura bakmasın. (bkz: )https://www.youtube.com/watch?v=al21Vtlsg4A
kevin spacey'nin canlandırdığı lester karakterinin naifliğinin etkisinden film bittikten sonra bile çıkamadım. filmi izleyen çoğunluğun aksine bence filmin en vurucu sahnesi uçan poşet sahnesi değil, en vurucu sahnesi lester carolyn ile tam sevişmeye zemin hazırlayıp, boyundan dalmaya başlarken carolyn'in "dikkat et birayı koltuğa dökeceksin" demesiyle ortamın amına koymasıydı.
baya baya iyi bir senaryoya sahip bir film, filmi farklı bir tarzda beklerken açıkçası şaşırttı beni, çok sürükleyici ve bir o kadar da kaliteli bir yapımmış.
izlerken "Eee yani?" dedirten lakin sonlara doğru izleyiciye sunulan şeylerin aslında hiç göründüğü gibi olmadığını ve ne kahrı bela önyargılarımızın olduğunu yüzümüze yüzümüze vuran bir film.
filmler hakkinda uzun uzun yazabilseydim en guzel seyleri bu film icin yazardim. hem de sayfalarca.
---spoiler---
homofobik gorunen babanin aslinda escinsel egilimli oldugunu arabada ogluyla konusurken komsularina saydirirken tahmin etmistim. sonra kasetlerde lester'i izledigi sahnede. son sahnede zaten emin oluyoz. soyle bisi var ya, aldatilmaktan asiri korkanlar aslinda aldatmaya meyilli olanlarmis. biraz oyle.
angela'nin daha once kimseyle birlikte olmadigini, lester'in ugruna vucut yapmaya ugrastigi ve hayatini komple degistirmesine sebep olan seyi yapabilcekken yapamadigi anda ogrenmemiz.
carolyn'in nefret ettigini dusundugumuz emlak kraliyla oteldeyken kral sensin diye bagirmasi. ve son sahnede lester'in gomleklerine sarilmasi.
aslinda ne kadar da gorunmedigimiz gibiyiz. gerek var mi olmadigimiz gibi gorunmeye. bastirdigimiz duygularimizi bu kadar bastirmanin ya da carpitarak disavurmanin bi geregi var mi. goruyoz icinden geldigi gibi davranarak lester nasi guzel bi adama donustu.
---spoiler---
neden bilmiyorum ama bende tam olarak requiem for a dream etkisi yaratti. o bittiginde de salak gibi ekrana bakip kalmistim.
Çok harika bir filmdir ama senarist (bkz: alan ball) aşırı derecede gay olduğu için her film ve dizisinde yaptığı gibi ibnelik çok ama çok normal!! diye göstermek için film boyunca gereksiz kasmıştır.
Onun dışında bence herkesin muhakkak izlemesi gereken bir film. Çünkü gerçekten taşladığı yer doğrudan hepimizin vicdanı.
amerikan ailelerine bir sistem eleştirisi, "gerçekleri inkar etmenin gücünü asla hafife alma" gibi bir replikle yaşadığın hayatı sorgulatması, sonunda lester burnham a olanların asıl faili gibi herkesin hemfikir olduğu etkileri yanında; six feet under sevenler için bunların ötesinde özel bir yere sahip filmdir.
Filmin son yarım saatine doğru Allah'ım sana geliyorum dediğim, damağımda hiçbir filmin daha önce bırakamadığı bir tat bırakmıştır. fazlasıyla mistik..
aldığı ödülleri sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum.
mesajlar harika, kevin spacey'in oyunculuğuna zaten diyecek yok, arkadan çalan piyano zaten eşsiz...like i'm in the clouds..
daha önce neden bu filmi izlemedim diye düşündüm kendi kendime , insanın güldüğünde mutlu göründüğünde aslında öyle olmadığını gösteren bir film. Kesinlikle izlenmeli.