canınız bir şeylere sıkılmışsa, hiç arkanıza bakmadan tüm düşüncelerinizdeki gittiğiniz her yola serperek ve nereye gittiğinizi düşünmeyerek yürüyün. ve en son ben nerdeyim diye kendinize geldiğinizde üzerinizdeki bir çok gereksiz yük de yollara serpilmiş olacak. ve tekrar aynı yoldan gitmeyin ki size geri dönmesinler. gerekli olan.
Evden çıkılır, minibüse binilir, merkeze gidilir, minibüsten inilir..Minibüsten inildikten sonra ayakların her zaman gittiği alışılmış yoldan yürünür, yürünür, yürünür..taki akla garip şeyler gelene, o garip şeylerden zihinde garip şekiller yapmaya, dahası o garip şekilleri ve kelimeleri varoluş felsefesiyle birleştirmeye tam hipnotize olana dek...böylece hipnotize halde yürünür..ayaklar artık ezbere bildiği yolu değil, bildiğin dümdüz gitmektedir. banka zaten çoktan geçilmiştir. düşünceler güneş ışığı çıplaklığında belirirken, gözler önde baş yere eğik şekilde yürüme pozisyonu değiştirilmemektedir, düşünceyi manipüle eden hiçbir şey yoktur, ta ki düşüncelerden uyanıp kendini bir toprak yolda bulana kadar..
Bünye zaten kullanılmaktan malfoş olmuş beyne bir darbe daha indirir ve bunun bir işaret olabileceğini düşündürtür, buraya beni ayaklarım getirdi, kesin birşeyler olmalı der, bulduğu ilk sokağa aynı mallıkla dalar..karşısına ilk çıkan yazı bir pavyon tabelasına aittir..*
bünye bundan da anlam çıkaramaz, ama pavyona girmeye g.tü yemez, zaten kocaman kocaman adamların tespihli elleri biraz daha düşünce bulutlarının peşine takılırsa başına neler getirebileceğini işaret etmektedir. kendisellikten sıyrılıp g.t korkusallık moduna geçilir, beyne ve düşüncelere düzen verilir, bulutlar dağılır, silkelenilir ve topuklayarak kimbilir hangi cehennemde kalmış bankanın yolu tutulmaya çalışılır..düşünceler mi?..
bir daha geldiklerinde elimde sopa hazır bekliyor olacağım..
çok güzel kafa dağıttırır. beykoz-üsküdar sahili veya suadiye sahili yürüyüş için en ideal yerler. yürürken insan daha sağlıklı düşünebiliyor. ben yürümeyi seviyorum ve sık sık bunu tekrarlıyorum.
zaman zaman yapılması gereken şeydir. gecenin bir saatinde dışarıda yağmur yağıyordur. evinizin camından dışarı bakarsınız ve bir anda dışarı çıkma isteği duyarsınız. zaten birçok derdiniz vardır. bu dertlerden en azından bir anlığına uzaklaşmak için alırsınız montunuzu çıkarsınız dışarıya. sonra takarsınız kulağınıza kulaklığınızı çıkarsınız yola nereye varacağınızı bilmeden. sonra dalarsınız hayallere, farkına varmadan hiç bilmediğiniz bir yerde bulursunuz kendinizi. biraz üşüdükten ve ıslandıktan sonra evin yolunu tutarsınız. eve varınca içinizi bir huzur kaplar. birkaç dakikalığına dertlerinizden uzaklaşıp hayallere dalmışsınızdır. ona rağmen bu dertlerin hâlâ var olduğunun farkına varmak içinizi burkar.
zevklidir. dışarı çıkarsın. kulaklıklarını takarsın. istanbulda yürürken beirut dinlersin.
hedef yok, acele yok. hiç binmediğin bir otobüse binersin sonra. hiç bilmediğin bir yerde inersin. yürümeye devam edersin şarkılar eşliğinde. sonra "eve dönmem lazım" dersin içinden. soğuk bir cevap gelir yine içinden: "nerdeyim lan ben?"
Zevklidir. Aslında amaçsız da değildir. Bunalırsınız bazen bir şeylerden dışarda havanın yağmurlu olması ise bir avantajdır çok kimse olmaz yollarda kendinizi sorgulama Kafanızı dağıtmaya çalışırsınız.
Hep yaptığımdır. Düşüncelerim kafamdan ağır olur hep. Onları kafamdan atmak için sebepsizce yürür. Kendi kendime konuşurum. Dertleşmek isteyen varsa yardımcı olurum. Derdini anlatacak kimsenin olmaması nedir baya iyi bilirim.