kadın sokağa çıkma acelesiyle
çantasına evin anahtarlarını koydu
belki arabayla giderim diyerek
araba anahtarlarını da koydu
fırsat bulursam makyaj yaparım diye düşünüp
makyaj malzemelerini ve saç maşasını da koydu
hava biraz serin gibiydi
çantasına bir de hırka ile şal koydu
yetmez deyip montunu da koydu
kadın çantası değil mi, bana mısın demedi
midesi kazınmıştı az evvel
ya acıkırsam diye düşünerek
sabahtan kalma yarım bisküvi paketini de koydu
kuru kuru yenmezdi tabi o
bir şişe de su koydu
evde yalnız kalınca canı sıkılırdı
kedisini de koydu çantasına
gittiğim yerde sularım dedi
ve pencere kenarındaki çiçeği de koydu
çanta da çantaymış he
bana mısın demedi bu kadar ıvır zıvıra
sanki kadın bir şey aradığında bulacaktı içinde
bir an kolu kopacak gibi oldu
ama kadın ha babam koyuyordu
düz yazı olarak yazdığım karalamalardır.bazıları ağır feryat içersede , malum şahsı unutmada etkin rol oynar.
bir fasıl ;
Ah be sevdalım , sevmezdim de seni gözlerin gözlerime denk geldi,rüzgarına aldandım.ben zaten kırılmaya yüz tutmuş çürük,çiçeksiz bir daldım.küçük bir yelinle kırıldım.rüzgarınla uzak diyarlara taşındım,yine yalnız bir göçebeydim, fırtınana kapıldım gittiğim her yere ismini bıraktım,gördüğüm her çiçeğe kokunu bıraktım ve konuştuğum her böceğe gözlerini anlattım.Ondandır ki baharlar böyle güzel geçer gönlümde ama sen bana hep kışları yaşattın..