termik santral tehlikesi ile karşı karşıya olan karadeniz ilçesi. alternatif çözümlere inanmayan bünyelerin zararlarını bile bile ve hatta diğer örneklerini göre göre uygulamaya çalışacağı politika. kurulması planlanan yer tarlağzı. küllerin gideceği yer karadeniz, turistlerin gideceği yön ise tam tersi. asit yağmurlarından, sebzelerde ve diğer yetişen ürünlerde çıkabilecek tahribatı söylerken kanser tehlikesini anlatmak bile istemiyorum. bu kadar yaşanmışlıktan sonra bu ülkede hala nasıl akıllar bunu mantıklı kabul edebiliyor anlamıyorum. rüzgar ve güneş enerjisi.. skeyim bu konuya girmek bile anlamsız, bu konunun gündeme gelmesi bile ülkeme karşı umudumu azaltıyor. amasra gibi güzellik yok olursa, bizim hiçbir değerimiz kalmamış demektir. bugün amasra'dan elime bir cd ulaştı, bartın amasra çevre gönüllülerinin ortak olarak yaptığı ve bütün açıklığı ile bu saçmalığı anlatan bir cd. kısa bir süre içinde orada burada görmeye başlayacaksınız. lütfen sessiz kalmayın etrafınızdaki herhangi birşeye.
aslında bir balıkçı kasabası olan daha sonra turistik yapısından dolayı ün kazanmış; fatih'in burayı gördüğünde lalasına dönüp "çesm-i cihan bu mu ola ki?" dediği yerdir. kafanızı dinlemek için mendireğin ucuna gidip birkaç saat kendinizi dinlemeniz yeterlidir. denizi tipik karadenizdir işte. bazen süt liman gördüğünüz deniz bir anda şahlanıverir. ve denize nazır balık yiyebileceğiniz ve gerçekten güzel balık yapan yerleri de olan bir kasabadır. görülesidir.
ankara'ya çıkan tayinimden sonra bana terapi olacak belde. yıllardır ege'de marmara'da girilmemiş, derinliklerine dalınmamış, ayak basılmamış yer bırakmamış bünyemi sen ankara'ya tayin et. en yakın su birikintisi eryaman'daki kurbağalı göl olsun ve gel de bunalıma girme. yapılan inceleme sonucu haftasonları susuz kalmış bünyemi serinletecek mekandır amasra.
denizin adı sevdadır orda
aşklar kutsal topraklarında
kin,öfke,kıskançlık yok insanlarında
işte çeşm-i cihan amasra..
yeryüzü yaratılırken en cömert davranılan yerlerden birisidir..size burada sunulan doğa,tarih ve insan üçgeninde kendinizi bambaşka bir boyutta hissedersiniz.şehre güzeller güzeli pers prenses amastris ismini vermiştir ve o günden sonra dillere destan büyüsünü hiç kaybetmemiştir.tarihi turizmin başladığı ilk yer olacak kadar eskiye giden amasra yıllar boyu pek çok devlete ve topluma ev sahipliği yapmıştır,topraklarına her geleni büyülemiştir fatih sultan mehmet de dahil olmak üzere.bugün ise tüm doğal ve tarihi güzelliklerinin kapılarını sayısız yerli ve yabancı turiste açmaktan oldukça hoşnuttur sanırım.
bir gün ölmeden önce görmem gereken yüz yer başlıklı bir liste hazırlarsanız eğer listenin başına kesinlikle amasra gelmelidir..
bartın da yıllardır yaşamama ve bir evimizin olmasına rağmen denizine girmediğim harikulade enfes yerdir ve bir kızının da manyak derecede güzelliğinin başımı döndürdüğü mavi yeşil ilçedir.
bartınlı insanlarn genelde inkum mu amasraya mı gitsek sorusalına takıldgı ama bartın amasra arasndada izmir-karsıyaka gibi mücadelenin bulundugu sonuç olarak inkumun tercih edilmesine karsın bir karadenizli olarak kesinlikle amasra derim.
memleketimdir , gözümün nurudur . bir gelenin mutlaka birdaha geldiği masum , tertemiz , eksiksizdir . sıcaktır insanımız , çok büyük hayat telaşları olmamıştır hiç , çok büyük hırsların peşinde koşmamıştır ve belki de amasramız bu yüzden değişime ayak diremiş , tüm doğallıyla korunuyordur . şimdi ise büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır . amasra gelişecekmiş ' termik santral' kurulunca öyle diyor başımızda ki büyüklerimiz . istemiyor ki kimse gelişimi böyle olsun . hiç sormadılar da zaten . amasra insanı çalışkandır , bağı vardır , bostanı vardır , hem kendine yemek eder o bağı bostanı , hem de satar parasını kazanır . istihdam sağlanacakmış amasra gencine , ihtiyacı yok ki onların böyle bir işe . yüzyıllardır belki de geçindi gitti amasra mütevazi yaşamıyla . ama bu santralin kurulması zenginleri daha zengin edecektir ya kurulmalıdır bu yüzden , ' AMASRA' ya rağmen . ya yerli halk , ya bağı bostanı , ya geçim kaynağı ... onlar fasa fiso olmuştur zaten hep... yazıktır , günahtır...
ada cafe de mangalda türk kahvesi ve nargile keyfinin şiddetle tavsiye edildiği yerdir. bozulmamış , bayağılaşmamış karadenizin mütevazı ama güzel tatil beldesidir. bir de;
bartın'da gidecek pek fazla mekan olmadığı için, memur kesimin hafta sonları kafa dinlemek, mis gibi deniz kokusunu ciğerlerine çekmek, sesamos'ta tavla atmak, mavi-yeşil, canlı balık ve çeşm-i cihan restoranlarında eşsiz amasra salatasına kavuşmak için kaçtığı şirin ilçe'dir.
güler yüzlü halkıyla içinizi ısıtan yer.
her hangi bir balık lokantasına girdiğiniz kiloyla çıkmanız imansızdır.
siz dur demeden leziz balıkları servis etmeye devam ederler. (benim gibi pek balık sevmeyen birinin bile önünde koca bir tepecik balık kılçığı olmuştu)
heleki o salatası eşsizdir.
gitmeyen ve bu güzel yeri görmeyen herkese tavsiye edilir.
kalesinden görünen manzarada ayrıca eşsizdir.
sokaklarında köpeklerden çok kedilerin var olduğu kayalıklara vuran dalgaların çıkardığı sesin insanı derinden etkilediği rahmetli barış akarsunun heykelini bulunduran karadenizin şirin güzel bir balıkçı kasabası.
barış akarsuyla özdeşleşmiş kasabadır.şarkıyı dinleyince insanın dahada göresi gelen bir memlekettir...
toprak kokan şehir
deniz kokan şehir
sevda kokan şehir...
mendireği, yürüyüş için olduğu kadar güneşin doğuşunu izlemek için de idealdir.
güneş doğup ortalığı kavurmaya başlayınca, "aman, öf çok sıcak oldu" demeye kalmadan gökyüzü bir anda karışabilir ve akabinde başlayan yağmur sizi 10 saniye içinde sırılsıklam edebilir. birkaç gün sürecek bir tatil planlıyorsanız yanınızda mutlaka bir adet hırka ve şemsiye götürün.
balığı güzeldir.
insanları sıcaktır.
manzarası masalsıdır. kale içine yürürken farklı yükseklik ve açılardan amasra izlenir, huzura ulaşılır.
salatasına gelince, içinde sirke ve turşu var bol miktarda, mide problemi yaşatabilir, tecrübeyle sabittir. ama süslemesini güzel yapıyorlar, böyle papatyalı falan. çok masum duruyor. kanmayın.
mavi-yeşil restaurant güzel mekandır, canlı balık ve çeşm-i cihan da öyledir. ama eğer yağmur yağmıyorsa ve deniz yükselmemişse, hoşafçı'nın yeri nde, neredeyse denizin içine kurulmuş masalarda rakı-balık çok çok daha güzel ve keyiflidir.
kısacası gidilesidir, görülesidir.