aman ormancı

entry5 galeri0
    5.
  1. babamın en sevdiği şarkı imiş. babamı pek bilmem ama bu şarkıyı her dinlediğimde boğazımda düğümlenen şeyi çok iyi bilirim.
    0 ...
  2. 4.
  3. 3.
  4. müzeyyen senar' ın sesinden bir başkadır "aman ormancı." rakı mezesidir, rakının yanında en iyi giden şeydir.
    0 ...
  5. 2.
  6. yılmaz erdoğan ŞiiRiDiR.

    nasıl hecelersen hecele
    hep aynı biçimde yazılıyor
    ayrılık

    çok yol bilenler geçti
    ayağını yordamına göre uzatan
    kurdun kuşun bileceği hal değilmiş ya öylesi işte
    eski sözlere yeni kafiye bulmak gerekmez
    suyu sefası kendine yeten
    stabilize bir eğlenmektir hayat
    her sevdalıya aşık atmak gerekmez

    sen, o hep önden giden
    çatallanan bahçesindeyken sevişmenin
    ki çıplak ve bensizliği ele almışken
    ne anlattığını bilmek istemeyen
    şiirler getiririm arkandan
    bir devrik cümlem kalır acınası
    iki çekingen benzetmem belki
    ve derisi soyulmuş bir nakaratım kalır
    yoluna ağladığım o türküden
    artık ehemmiyeti kalmaz
    köprünün
    ve hoş gül içimlik suların
    ya da
    -içkiden olsa gerek-
    masayı yıkan ormancının
    nasıl kıydın diye sormanın da manası yoktur
    suç delilleri ortadadır
    ve zaten
    kim olsa katılır akışına gerisinin

    aman ormancı
    canım ormancı
    köyümüze bıraktın
    yoktan bir acı

    acı köyde ya o yüzden türkü,
    yoksa roman olacak
    kentimizde geçse öyküsü

    bir de gülüşün kalır
    dişlerinin etrafından
    ve bilişin kalır
    her şeyi ama her şeyi
    eski haliyle
    0 ...
  7. 1.
  8. aylar önce televizyonda rastladığım bir haberde ormancıların isyan etmesine sebebiyet veren türküdür. ormancılar, türkünün kendilerine kötü bir imaj kazandırdığından şikayetçi idiler. sonra ne oldu ne bitti bilmem.
    edit: eeee... meğer başlık başıma kaldı, türküyle ilgili azcık bilgi vermekte benim başıma kalmış olsun.
    Gevenes köyünde 1922 yılında dünyaya gelen Mustafa Şahbudak, ağa çocuğudur. Mustafa’nın en yakın arkadaşı köy muhtarı Tevfik Cezayir'dir. Her akşam köy kahvesinde dama oynayan iki arkadaşın iddialı ve dostane karşılaşmaları kahvehanedekiler tarafından da ilgi ile izlenir. 1946 yılının bir Temmuz gününde, Mustafa Şahbudak ve Muhtar Tevfik Cezayir, yine dama tahtasının başına otururlar. Oyunun yarısında 'Sarı Memet' lakaplı Orman Memuru Mehmet in çıkagelir. Mehmet, sarhoştur. Bir gün önce, komşu Çiftlik köyünde yangın çıkmıştır. Ormancı, yangın evrakının bir an önce ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. Ancak bu arada 1946 seçimlerinin evrakı da Yatağan’a gönderilecektir. Her türlü evrak Yatağan’a köy bekçisi tarafından götürülmektedir. Muhtar Cezayirli, 'Olmaz, daha acil olan seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem' cevabını verir. Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar. Muhtar Tevfik Cezayirli, 'Ayıp ediyorsun Mehmet, bize müsaade et' der ve oyuna devam eder.
    Ormancı dama masasına bir yumruk atar. Mustafa Şahbudak, bu davranışa tahammül edemez ve ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler, ormancıyı sakinleşmesi için kahvenin arka tarafına götürürler. Ormancı bağırarak küfürler savurmaktadır. Küfürler Mustafa Şahbudak’ın tahammül sınırını daha da zorlar. Şahbudak, yerinden kalkar, ormancının üzerine yürür. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudak’ı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak ormancıyı korkutmak için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat, Mustafa tetiği çoktan çekmiştir ve kurşun muhtar Tevfik Cezayir'e isabet eder. Ormancı Mehmet in, bunun üzerine kaçmaya başlar. Mustafa Şahbudak kaçmasın diye, bir el daha ateş eder. Bu ateş de öldürmek için değil, kaçmasına engel olmak içindir. ikinci atışta Mehmet in, yere düşer. Arka cebinde tütün tabakası olduğu için, ona bir şey olmaz. Ama Tevfik kanlar içindedir.
    O günlerin imkânsızlıkları içerisinde Tevfik’i, tahta bir sal üzerinde köyden 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesi’ne götürürler. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Mustafa, Doktor Veli Bey’e, “Babamın selamı var, bu adamı iyileştir” diye yalvarır. Doktor Veli Bey, “O ölecek, önce senin kolunu saralım” diye yanıt verir. O sırada Tevfik eliyle işaret edip Mustafa’yı yanına çağırarak, ”Ben ölüyorum, hakkını helal et” dedikten sonra can verir.
    Mustafa, en yakın arkadaşını öldürdüğü için teslim olur, 4 yıl ceza alır. Cezaevindeyken her gece Tevfik rüyasına girer. Ancak ormancıya kini gittikçe artar.
    Bu acı olaydan sonra köyde kalamayacağını anlayan Mehmet in ise, tayinini ister, Kavaklıdere Orman Müdürlüğü’ne atanır. Aslen Marmarislidir. Emekliliğinden sonra oraya yerleşir. Doksanlı yılların başında da ölür.
    Mustafa Şahbudak da, cezaevinden çıktıktan sonra, anılarla dolu o köyde yaşayamayacağını anlayıp, Muğla’ya yerleşir. Çok sevdiği, günlerini birlikte geçirdiği arkadaşı Muhtar Tevfik Cezayir’i öldürdüğünde, arkada 25 yaşında bir eş ve 3 çocuk bırakır. Muhtar’ın eşi Pembe, bu acıya dayanamayıp birkaç yıl sonra akli dengesini yitirir. Oğlunun biri izmir’e yerleşir. Diğer oğlu ile kızı, köyde evlenirler ve hayatlarını orada sürdürmeye devam ederler.
    Bu arada Mustafa'nın anne tarafından akrabası olan Değirmenci Pisili Tahir Usta Gevenes Köyü’nde yaşanan bu acı olayın türküsünü bestelemiştir. Bu türkü bugün düğünlerde okunan, herkesin diline düşen Ormancı türküsüdür. Hayatının kalan yıllarını bu olayı unutmaya çalışarak geçiren Mustafa Şahbudak da 28 Mart 2005 günü izmir Ege Üniversitesi Hastanesi’nde 83 yaşında ölür.

    kaynak: vikipedi.(kopyala yapıştır yapılmıştır)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük