kesinlikle masal gibi bir film. baş köşemde duracak olan sanat eserlerinden. tekrar tekrar izlenesi, klasik müziğin eşsizliğine gömülesi gelir insanın. ayrıca 'ben klasik müzik sevmem' diyen kıroların bile zevk ile izleyeceği bir filmdir bu. lakin düşündümde, onlar böyle filmlerden ne anlar yahu? koy ortaya bir kurt izlesinler sabah akşam.
sonlara doğru küçük bir kısmı hariç hollywood klişeleri topluluğu olan filmdir. çok net bir şekilde protagonist - antagonist mücadelesi vardır filmde ve bu da yetmezmiş gibi, başlarda bütün olay bir inanç eksenine oturtulmaya çalışılmış. adam (salieri) filmin yarısına kadar tanrının neden her seferinde kendisini göt ettiğini ve o kadar ahlaki değerlere bağlı bir kimse olan kendisinden ziyade mozart'ı kendi aracısı olarak seçtiğini sorgulayıp duruyor. filmin adının neden wolfgang, mozart vs salieri, salieri vs god falan değil de "amadeus" olduğunu bu noktada anlıyoruz. latince amo ve deus kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan ve "allah'ın sevgili kulu" gibi bir anlamı bulunan amadeus kelimesinin mozart'ı seçilmiş kişi olarak betimlemek için kullanılan bir keyword olduğu burada anlaşılıyor. bu da zaten puritan kökenli bir amerikan mitine gönderme olabilir... bu açıdan, neden o kadar oscar aldığını anlamak zor değil.
film bundan ibaret değil tabii... özellikle filmin son sahnesinde salieri baklayı ağzından çıkarıyor ve vasatlığın, sıradanlığın hakim olduğu bir dünyada bir dehaya sahip olmanın pek de yararlı bir şey olmadığını vurguluyor. gerçekten de mozart hep bu vasatlığın kurbanı oluyor. özün dışında kalan gereksiz ayrıntıyla kafayı bozmuş obsesif kalabalığa ne yaparsa yapsın kendini kabul ettiremiyor ve sonunda ölüyor.
filmle ilgili önemli bir detay varsa o da budur sanıyorum. vasatlığın hakimiyeti...
akm büyük salonda sahnelenen oyunların en kötüsü..
zafer algöz arka sıralardan ''çaycı hüseyin'' gibi ufacık gözüküyor.. repliklerin çoğu 15. sıradan sonrasına ulaşamayıp fısıltılar haline dönüşüyor.. tavsiye edilesi değil..
1984 yapımı bir film olup 8 oscarı vardır. mozart'ı tom hulce oynamıştır ve oscara aday olmuş fakat kazanamamıştır.
bu filmin tek eleştirilen yanı birçok şeyin abartılmasıdır. örneğin mozart eskiz kullanmaz repliği vardır.
defalarca izlemekten zevk aldığım nadir filmlerden,başlangıç bakımından gördüğüm en iyi film 25. senfoniyle başlar.Aslında hikaye incildeki habil ve kabil hikayesinin bir yansımasıdır,gerçeklikle uzaktan yakından alakası yoktur.Bir kardeş tanrı tarafından sevilirken diğeri dışlanır.
gerçekte böyle değildir tabii salieri de zamanında mozart kadar yetenekli bir müzisyen olarak görülüyordu ve daha çok tutuluyordu hatta schubert'ten beethoven'a tüm klasik müzik camiasının da hocalığını yapmıştır kendileri.
mozart'ın adı, ancak filmde ya ''wolfie'' ya da ''herr mozart'' diye hitap ettiler adama. bu, şu ana kadar izlediğim en güzel filmin director's cut versiyonu izlenirse, mozart'ın eşi constanza'nın göğüslerini çıplak olarak görme şansınız olur. ***
Peter Shaffer in tiyatro eserine dayanilarak cekilen, wolfgang amadeus mozart in hayatini anlatan, 1984 yapimi milos forman imzali, 10 kereden fazla izlemis oldugum 2 filmden birisi olan essiz eser! 1985 yilinda almis oldugu bi cok oscar ödülünün yaninda almis oldugu bi cok baska ödüllerde vardir. film 160 dakikadir ama bu süre oldukca güzel bi 160 dakikadir. üzerine konusmanin cok uzun sürücegi, kisacasi bence izlenmesi gereken bas ucu filmi.
wolfgang amadeus (amade) mozart'ın otuzlu yaşlarındaki en verimli çağını anlatan 8 oskarlı, milos forman imzalı, 1984 yapımlı film.
ne yazık ki birçok hollywood yapımı gibi bu film de hasılat yapmak için sanattan ödün vermiş ve nerdeyse hiç olmayan bir konu çerçevesi içerisinde işlenmiştir. madem otobiyografik bir film yapacaksın neden gerçekleri saptırıyorsun. iyice araştır, oku mozart'ın değisik yönlerini bul (bazı yönleri filmde incelenmiştir), hayatından gerçek bir kesit bul yap filmini. illa ilgi çekecek içine cinayet sokulacak diye film yapma. yanlış.
anlatmak istediğim; filmdeki saray bestecisi salieri-mozart çekişmesinin hiç olmamış olması. mozart hakkında çok okudum biliyorum; o dönemde salieri ile mozart arasında böyle bir çekişme olmamıştır, mozart'ın salieri ile münasebeti, bizim dönemimizde de yaşanan, sanatçılar arasındaki fikir ayrılıklarından (magazinlerdeki değil!!!) ibarettir. daha fazla ileri değildir. fakat mozart'ın kapsına bir azrail gibi gelen maskeli adam doğrudur. bu adam mozart'tan bir ölüm ilahisi (requiem) istemiştir. kim olduğu ise asla bilinememiştir. mozart da o hasta haliyle o adamın canını alacağına inanır.
ne yazık ki mozart requiem'i bitirememiştir. onun yerine öğrencilerinden biri o öldükten sonra tamamlamıştır.
bu arada requiem'i baştan sona dinlemenizi tavsiye ederim. derinden etkiler. (kv 626)
akm'de sergilenen devlet tiyatrosu oyunu.oyuncular vasatın çok üzerinde performans sergilemişlerdir.dekoru vasat olmakla birlikte, mozart'ı daha yakından tanımak isteyen herkese tavsiye edeceğim ve akm büyük salon'da mozart besteleriyle harika vakit geçirmenizi sağlayacak oyun.
akm'de sergilenen devlet tiyatrosu oyunu. oyuncular (başrol dışında) vasat performans sergilemiştir. ayrıca berbat denilebilecek bir dekora ve sahne arkası yönetimine sahiptir. karlı bir atmosfer canlandırılacakken karın sadece sahnenin solundan yağdığına tanık olmuşluğum vardır.
iki baş karakter de salieri'yi oynayan abraham da, amadeus'u oynayan hulce da en iyi erkek oyuncu dallarında oscar'a aday gösterilmişler ancak abraham oscarı almıştır, bu bakımdan aday olduğu tüm dallarda oscarı alması zaten imkansız olan başyapıttır...
hırsı, parayı, inancı, kıskançlığı ve tabi ki mozart ı anlatan bir filmdir...yeteneğini çok iyi görebildiğinden dolayı salieri nin mozart ı bir bakıma tanrılaştırması, onu öyle görmesi gerçekten çok çarpıcı anlatılmıştır...salieri nin ne kadar hırslı olduğunu planı bizlere göstermiştir...mozart ın gülüşü gerçekten görülmeye değerdir***
ve salieri nin şu sahnedeki hali unutulmazdır:
Salieri: Are you sure you can't leave these and, and come back again?
Constanze Mozart: It's very tempting sir, but it's impossible, I'm afraid. Wolfgang would be frantic if he found those were missing, you see they're all originals.
Salieri: Originals?
Constanze Mozart: Yes, sir, he doesn't make copies.
Salieri: These, are originals?
170 dakika olduğu halde kesinlikle sıkmayan, klasik müziği ve operayı sıradan insana sevdirebilen bir filmdir. Aslında filmin odaklandığı mozart'ın hayatından çok müzikal dehası ve salieri'nin mozart'ın tanrısal yeteneğine olan kıskançlığıdır.