muhteşem dindar, a kalite müslüman imam efendinin ölüye olan saygısını gösterdiği konuşmasından sonra ruşan çakır'ın ağzından dökülen iç burkan laftır. arkasından gelen cevap olaydan daha vahimdir.
-Ama öldü efendim.
-Ben bilmem.
2 saniyelik iş. Tayyibin içini nasıl da iyi anlatıyor. Insanin boğazına bi yumruk takılıyor bunu dinlerken, çaresizlik, acı, herşey var içinde. Cevabın içinde de çok şey gizli; nasıl bi öfke var, nasıl bir nefret, tahammülsüzlük var, astığım astık kestiğim kestik diyen bi adam var, kimseleri takmayan bi adam. ölünün arkasından kuru bi allah rahmet eylesin diyemeyen bi adam var. halbuki ne güzel soruydu, kuru bi cümleyle insanların gönlünü alabilirdi tayyip, ötekileştirmeden, yabancılaştırmadan, nefret ettirmeden. ama yok, olmadı, taş attılar bana dedi, ben başbakanım dedi. otobüsümün camı kırıldı dedi.
Nasıl unutalım bu kalpsizliği, nasıl unutturalım. resimler vardı deriz, ses kayıtları vardı, taş attı, pankart açtı. gaz olayı değil kalp olayı deriz. deriz ha deriz; ne dersek diyelim diyecek söz bulamayıp da kırık dökük, ufacık, kısık sesli, çaresiz bi "ama öldü efendim" kadar yankılanmaz insanın içinde.
Hiç tanımadığın adamın cenazesine gitsen, "iyi bilirdik" dersin; bildiğinden değil belki, iyi olduğundan değil; nezaketen, dinen, ölünün arkasından konuşmamak için. sebebin ne olursa olsun iyi bilirsin ölen kişiyi; ölümden öte köy yok.
Yıllar yıllar sonra bir cenaze töreni düzenlenecek bu ülkede. Soracak imam "nasıl bilirdiniz" diye, "iyi bilirdik" diyeceğiz, "iyi bilirdik kendisini"
%100 ekşileneceğimi biliyorum.. vaziyet misyonunun farkında..-ulan 70 in üzerinde ne var acaba diyip, adam gibi yazarlık yapma moduna girip sus pus olduğum şu günlerde yazmadan edemeyeceğim bir başlık.. galiba misyonunun farkındayı bile uzun süre göremeyeceğim..
taş atan bir çocuk değil. Hiç önemli değil ama öğretmen.
Taş atan adam öldürülmedi.. Öldü.. Bedenine gereksiz ve anarşist yüklenme sonucu low bateryden hakkın rahmetine kavuştu.
Taş atan adam ne yapıyordu?.. Taş atıyordu.. Kime atıyordu? Hiç önemli değil ama bu ülkenin başbakanına.. Bu ülkenin başbakanını seven ve ne yapıyorsa, adına hizmet mi dersiniz, ülkeyi satmak mı dersiniz, ne yapıyorsa devam etmesini isteyen milyonların sevdiği şahsa.. afedersin ama hiç zikimde değil.. ben kılıçdaroğlu içinde aynı şeyi düşünen bir adamım, bahçeli içinde.. eğer adam bir darp, ya da işkence neticesinde ölseydi serzenişiniz haklı olurdu.. Beyler adam kalp krizi geçirdi.. ve temsil ettiği guruh o an bir memurun kafasını yarmıştı.. erdoğan öğretmene, karadenizliye, kararsızlara oynamadı. ve ruşen çakır a senin akraban olduğu için başınız sağolsun dedi.. Çok ağır gibi görünüyor ama bence müthiş bir tutumdu.. Adam pkk nın beslendiği yerden besleniyordu.. Şiddet, anarşizm.
beyler pkk lı düşünce biçimine böyle saldırmadınız.. kendinizden şüphelenmoyorsunuz hiç. Abi ben ne yapıyorum böyle demiyor musunuz? Meseleye yukarıdan bakın biraz yahu..
polis tarafından öldürülen bir emekli öğretmen için ben bilmem diyen bir başbakanın olduğunu gösteren cümledir. ilerde birgün bu millet akıllandığında kendisi için aynı lafı etmek isterim.
-ama asıldı efendim.
-ben bilmem.
o zaman ne zırvalıyosun ya. bu lafım numarasan mavi marmarada ölenler için bıdı bıdı edenlere. onlarda gemiye binim bir ülkeyle akılarınca kafa bulmaya gitmişler demir cubuklarla admalara askerle dalmışlaşlar bu ne perhis bu ne lahana turşusu.
tayyip erdoğan'ı son düzlükte perişan eden cümledir. bu üç kelime akp'nin yüzde 50'yi bulmasına mani olacak, hadi herkes yatsın anayasa manayasa değiştiremez tayyip seçimden sonra.
- ama öldü efendim.
- ben bilmem!
nasıl bir firavun tarafından yönetildiğini gör türkiye!
karşı taraftan kâle alınmayan cümle. ben bilmemmiş. umursamazlığını skiyim senin. o koltuktan siktirdiğin gün bayram olucak buralar.
dip not: ha jopla ölmüş ha kalp kriziyle ölmüş ne farkeder ulan mallar. mezarda ki adam düşmanın dahi olsa arkasından biraz hürmet edecek, biraz saygı göstermek durumundasın. bu ne taş kalplilik.
kalp krizinden ölmüş bir adamın öldürülmüş kabul edilerek üzerinden ucuz siyaset yapılması durumu. ahlaksızlık ölüler üzerinden siyaset yapmaktır. şehitler bitti çok üzüldünüz sanırım. altruistik bütün düşünceler başkalarının kanları ile beslenir. bu tarz siyaset yapanların tamamı altruist sülüklerdir. ve iğrenç oldukları 12 haziranda bir kez daha tescillenecek.
ancak adam olanın anlayacağı cümle. "terörist, hain, sen bu ülkenin polisine nasıl taş atarsın"cıların zaten içinde ne bir beyin ne de insanlık namına bir şey bulunmadığı için onları bir kenara koyduk, içlerine bade doldurduk. onlarla işimiz yok.
ama sen ey güzel insan. içinde bir damla insanlık kalmış güzel insan. kendine insanım diyebiliyorsan aç şu videoyu bir daha izle. n'lur. adam diyor ki "polise taş atarsan ölmeyi hak ettin. madem öyle hastasın gelme eylemlere"
metin hoca neye karşı çıkmış? doğduğu büyüdüğü suyunu içtiği derelerin 3-5 kuruşa allahsız kitapsız şerefsiz köpeklere satılmasına karşı çıkmış. insanlığın en temel ihtiyacının yani suyun ticarileştirilmesine karşı çıkmış.
rte'nin suratındaki ifadeye bir daha bak. gülerek "ne yani kurşun mu atalım" derken ifadesine bak. gözlerinde merhamet namına bir şey görebildin mi? ben göremedim. ölenin arkasından bir rahmet oku. böyle olsun istemezdik de. ondan sonra yine ne saçmalarsan saçmala. ama en azından ölmüş bir insana hakkını ver. sanıyor ki metin hocaya üzülenler koruma polisinin duruma üzülmüyor. oysa senden 10 tane toplasak bir tane anadolu insanı etmezsin.
ha bir de yarın yine çıkar nutuk atarsın "filistinde göstericiler taş atıyor, israil onlara mermi ile karşılık veriyor" sen yapınca normal israil yapınca terörist devlet değil mi?
ölmez sağ kalırsak, hapislere düşüp sürünmezsek gerçekten bu iktidarın sonunun nasıl olacağını görmek istiyorum. türkiye tarihinde görülmemiş bir "ya bizdensin ya düşmansın" ve şark kurnazlığı anlayışına şahit olduk son 9 senedir. gerçekten 12 haziran bir dönüm noktası. ya tamam ya devam diyeceğiz.
yazacak çok şey var ama, hababam sınıfındaki ahmet'in de dediği gibi.
"utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürürüm ama, ondan da anlamazsınız ki siz".
fransa'da bu tarz olaylarda 70 kişinin canını bir çırpıda alıverdi polisler. öyle sınırsız özgürlük falan yok. sen devletin polisini öldürmeye meylet sonra da hastalığına bağlı olarak etkilendiğin biber gazından ölünce badem gözlü ol. ben de bilmem. polisi linç etmeye kalkar provake eder, terörizm yaparsan bir bedel ödersin. sağlamsan gözlerin yanar, hastaysan ölürsün. keşke ölmeseydi. lakin bu adam evinde yatağında mı öldü birader. ruh hastası mısınız ? ayrıca olayda öldürme kastı mı var ? ateş mi ettiler, kalbine tekme mi attılar ? sizin adaletinizi sikim ben. kör ölünce badem gözlü olmaz. körse kördür bu adam körmüş. kalp hastasıysan ne işin var senin terörist eylemlerde. terörizmi destekleyen onayan ve benimseyen herkese lanet olsun. bunu yapan polisse de askerse de lanet olsun. ama burada adam terörist beyler. ayrıca kalp krizinden öldü.
(bkz: bir che değil)
ruşen çakır ın akrabası olduğunu söylediği merhum şahısı hayatında hiç tanımamış olduğunu duydum. ölünün arkasından konuşmak doğru olmaz ama malum olayda merhumun davranışları da ortada. tüm bunlara rağmen (ruşen çakır ın samimiyetsiz olabileceğine de işin içine katarak) tayyip erdoğan ın en azından merhuma allah tan rahmet dilemesi yerinde olurdu. ben bilmem diyerek işin içinden çıkmak yakışmadı. adam öyle sesi titreyerek söyledi ki şu sözü içimin yanması da ondan sanırım.