insanın doğal anatomisi gereği; her şeye zamanla uyum sağlama durumu..
çoğu zaman bu alışmalar imkansızları bile içerse de; insan işte alışıyor herşeye...
bu alışmaların en çok yaralayanı ise ruhu fazlası ile yıpratan insanın hayatta duruşuna bile sekte vurabilecek yaralar almasına sebep olabilen duygusal ağırlıklı olanlardır. ki en yıkıcı olan "alışıyor" olma hali de budur...
yine de..
a l ı ş ı y o r u m ...
hayat, insana yaşamını sürdürdüğü müddetçe.. çok can acıtıcı tecrübeler kazandırıyor. özellikle kötü ruh yapısına sahip bozuk kişilikliler ve türevleri. yeryüzüne sadece mutsuz olmak için gelmiş aynı zamanda mutlu olmak isteyene de iki satır mutluluğu bile çok görenler..
ona da..
a l ı ş ı y o r u m...
son derece kötü kalpli, sevgi denen güzellikten asla haberdar olmayan.. kendi kötü dünyasında yarattığı çirkinlik ve pislikleri sevgi zanneden sevgi fakirleri..
size de..
a l ı ş ı y o r u m...
başkalarının mutsuzluklarından beslenen, bundan nemalanıp kendine mutluluk kurmaya çalışan hastalıklı ruh hali..
sana da..
a l ı ş ı y o r u m...
özellikle her türlü "yalan"a, "iftira" ya, kötülüğe, ihanete, "kandırılmaya", "kullanılmaya" maalesef..
işte hayat böyle zor ama ben..
çoooktan
..a l ı ş t ı m
v e
hala
a l ı ş ı y o r u m
ç a r e s i z c e...
gitmelere alışıyorum, o kadar hüzünlü gelmiyor artık..
gelmelere alışıyorum, o kadar mutlu etmiyor artık..
gidenlere alışıyorum, bir şey götürmüyorlar..
gelenlere alışıyorum, bir şey getirmiyorlar..
"elveda"lara alışıyorum, "hoşgeldin"den bir farkı olmuyor..
Alışmaya çalışmak diye bir şey yok, alışmak zorundayım diyerek çıktığım bir yol vardı. Gerçekten alıştım. Tuhaf olan hep bunları yaşamaktan korkmam ve başıma geldiği an bunu önleyemememdi. Alıştım, her vazgeçilişimde biraz daha ağır geldi ama alıştım. Vazgeçilmeye bile, unutulmaya bile. Sevilmemeye bile, o en çok severek hatırladığım günleri bile unutmaya razı olmaya alıştım. Oysa ne derdik, ne kadar uzakta o günler...
Nasıl ama nasıl isterdik biz de yaşamayı.