tamamen müşteriye ihtiyacı olmayan ürünleri satmaya yönelik düzenlenirler. en çok lazım olan tüketim mamulleri marketin en arkasındadır ve oraya ulaşmak için bir kaç gereksiz reyonu geçmeniz gerekmektedir. bu reyonların göz hizasında olan ürünleri genelde promosyon adı altında dikkat çekici şekilde yerleştirilir ve istemsiz bir "bunu almalıyım" dürtüsü uyandırır. ihtiyacınız olan ürünler genelde gözden uzak ve alinizin kolay ulaşamayacağı raflardadır. çıkış kasalarında ise çikolata gibi anlık damak zevkine hitap eden ürünler vardır. bu ürünler mizandan geçerse vazgeçeceğiniz ürünlerdir. kasada acele ile düşünmeden alır ve bandın üstüne koyarsınız.
alışveriş merkezleri daha nice tuzaklarla doludur. bu nedenle sepetiniz her zaman ihtiyacınız olandan fazla ürünle doludur.
ihtiyaca hitap eden ve zorunluluk arz eden ürünler marketin girişten en uzak olan noktasına konulur. yol üzerineyse helva, bal gibi yüksek fiyatlı (bi bunlar geldi aklıma) veya olmasa da hiçbir şeyin değişmeyeceği ürünler yerleştirilir. kişi, markete girince terminatör gibi köşeye kadar hızlı adımlarla gitmemek için etrafına bakınarak ilerler. bu sırada bu ürünler göze çarpar, düşünülür, indirim yazısı görülünce kesin karar verilir. sonra plastik tabak ve çatal almak için girdiğiniz marketten trilyon dolarlık faturayla çıkarsınız.
kapitalist düzenin önemli bir elementidir. masrafa girmeden çıkabilmek her yiğidin harcı değildir.
bir memleketteki avm sayısı, o milletin ne kadar gereksiz tüketim yaptığının göstergesidir. israf eden batar.
ankara' da ki kızlay avm' nin düzeni, müşterinin kafasını karıştırmak içerde kaybolmuşluk hissi yaratmak ve bu şekilde alış-veriş yaptırmaya yöneliktir. yani ben öyle anladım. bir avm' de merdivenler bu kadar mı saçma yerleştirilir arkadaş? çıkmak istediğiniz kata yönelmeden önce durup bi plan yapmanız gerekebiliyor, o derece!
