anneannemin ve babaannemin yakalandığı hastalık. bu hastalık hakkında oldukça bilgi sahibiyim, çünkü babaanneme 3 sene dolu dolu baktım, altını bezledim, çocuk gibi yıkadım, tırnaklarını kestim ve cenazesi benim evimden çıktı...haaa çocukları yok muydu? vardı?
risk altındayım yani. ama evimin yolunu hatırlamadığım zaman bir avuç hap alıp bu rezillikleri yaşamayacağım.
işleyişi, kum saatinin ters çevrilmesine benzetilen hastalık. hafıza, tersine işler. yani kişi öğlen ne yediğini hatırlamaz ve (misalen) çocuklarını dahi tanımaz, ancak çocuklarının küçüklüklerinin her detayını hatırlar ve onların küçüklük anılarını sanki bir yabancıya anlatıyormuşçasına büyümüş olan çocuğuna, onun şimdiki halini tanımadan anlatır.
babanem 5 senedir alzheimer hastası. ömrünün çoğu kısmı boyunca tek başına yaşamış, çocuklarını okutmuş, kendi evini almış, torununa * bakmış olan babanem; artık hisleri olmayan, sürekli yemek yemek isteyen, küçücük kalmış bir insana dönüştü.
alzheimer hastalık değil, o bir illet. sapasağlam görünen insanları çocuktan beter eden, hiç iyileşmeyen bir dert.
10 senedir istanbulda yaşayan kadın kendini izmirde, tek başına yaşıyor zannediyor. hala karşıyakadaki evimizden çıkıp kareksana gitmemi ve peksimet almamı istiyor. akşamları ölmüş olan akrabalarımıza çay ikram ettiriyor, bazen de sadece oturduğu yerden halisünasyonlar görerek bambaşka bir hayat yaşıyor. gün geliyor iki gün iki gece hiç uyumadan konuşuyor; gün geliyor otuzaltı saat hiç uyanmıyor.
bazen annesi oluyorum, bazen kızı, bazen torunu, bazen de bakıcısı natali.
yine de şükretmek lazım, en azından bir bakıcısı var, ilaçlarını karşılayacak sosyal güvence ve gücümüz var. olmayanlar için diyebileceğim tek şey sabır dilemek.
hazır aklımdayken eğer alzheimerlı bir akrabanız varsa; ve evdeki resmi geliriniz kişi başına 350 tl yi geçmiyorsa shçek e başvurup ayda 500 lira yaşlı bakım yardımı alabilirsiniz.
beynin yavas yavas olmesini, kisinin bebeklik gunlerine geri donmesini, hatirlamamasini sonrada hakkın trahmetine kavusmasi durumu ronald reagen da bu hastaliğin kurbanıdır.
var olan en kötü hastalıktır *.. hasta olan ne hissediyor bilmiyorum ama, hasta yakınları için oldukça ıstıraplıdır. kim olduğunuzu saatte bir hatırlatırsınız *, o kapının tuvaletin değil dış kapının olduğunu 15 dakikada bir, yaşadığımız yerin ankara olduğunu ve ankaranın başkent olduğunu 5 dakikada bir. ayrıca kişi sonraki aşamada nefes almayı falan unutacağı için saniye rahat uyumazsınız. gerçekten de hastalık değil, illettir.
üst katdaki ihtiyar amcanın kapınızı çalıp, 3-5 sn bekleme süresinden sonra yanlış geldim galiba deyip, 5 dakika içerisinde tekrar kapıyı çalması.
tam hafızası yerine gelmişken, asansör düğmesi ile asansörü çağırıp asansör bulunduğu kata geldiğinde geri dış kapıya yönelip asansör yukarı giderken tekrar asansöre doğru yönelmesi. *
hastalığa yakalanan insanları gördükçe aklımı almadan canımı al diye dua etmeme neden olan hastalık.
4 senedir bir alzehimer hastası ile aynı evde yaşamaktayız. ömür törpüsü oldu dedem, anneme ve babama.
artık hiç birşeyi hatırlamıyor. yaptıklarına sölediklerine ise güler misin ağlar mısın.
öpöz oğlu baba nasılsın dediğinde "ben senin baban değilim, git anana sor baban kimse" dedi.
sitedeki kadınlara laf atmış, bir tanesi bir hışımla geldi kapıya dayandı, sonra özür dileyerek gitsede..
yatağına sehpasını yatırıyor, güzelce üstünü örtüyor
bu bazende terliği oluyor. bu ikisi vazgeçilmezi zaten.
terliğini kafasına giymeye çalışıyor
sıçta b.knla oyna lafını gayet güzel gerçekleştiyor.
dişini yuttu
yürümeyi unuttu
sabahlara kadar ne söylediği anlaşılmadan konuşup duruyor
odasının camını mütemadiyen 5dakikaya bir açıyor, kapatıyor.
ve daha neler neler...
yaşıyor ama öylesine, ne o yaşadığını biliyor, nede onunla beraber yaşayanlar...
zor bir hastalık, bakanada çekenede çok zor.
hafızamla çok çok övünen bana, son zamanlarda acaba dedirten rahatsızlıktır. insan herşeyi unuturmu.
aklıma gelen örnekler şirkette sıkıntıdan tv açılmıştır bir türk filmi dönmektedir
niyetettim: ne
iş arkadaşı: ia
ne : yaa off çıkaramadım bu adamın adı neydi
ia : müşfik kenter
10 dk sonra
ne: gençken ne kadar güzelmiş fatma girik
ia: oha o filiz akın.
başka bir gün
niyetettim: ne
niyetettim in annesi. nea
nea: kızım gelirken tavuk kelebek al unutma.
akşam
nea: niyetetttimmm kızım bu tavuk kanat. et olmaz bunda. mangallık bu. bi de tüylerini ütmek lazım sen beni nerenle dinliyorsun bla bla bla...
ne: hıımm sen bana ne demiştin
nea: her zaman yediğin ne
ne: hmmm neyse yaa kanat da iyidir ya kanat filan böyle arada değişiklik şart
niea: !'^+%&/(.
alzheimer bizi yakalamadan biz onu unutalım!
ama hatırlayarak unutalım, ibretlik hikayeleri bilerek...
o bizi unutturmadan biz onu unutalım. dalga geçelim.
biz "kendimizi" devamlı hatırlarsak, unutacak bir şey kalmaz olur. haydi, kendimizi kendimize hatırlatacak bir şeyler yapalım:
en çok "o" parçayı dinlemeyi severdik değil mi? hele bir de yağmur yağıyorsa...
dondurma yerken hiç bitmesin isterdik ya hani... en sevdiğimiz filmi kaç defa izlemiştik? bir kez daha izlesek? aynı domatesten bir kez daha yetiştirsek? aynı çiçekleri tekrar ve tekrar koklasak...
evet, o uzun zaman önce bıraktığımız enstrumanı tekrar alsak elimize... gençliğimizde fethettiğimiz kalpleri, aynı şarkıları tekrar çalarak tekrar fethetsek?
zor değil kendimizi hatırlamamız... inanın zor olan, kendimizi unutmamız!
genel itibariyle yaşını başını almış insanlarda görülmektedir. yıllarca gözünüzün önünde şen şakrak kahkahalar atan, espriler yapıp ortamı kahkahalara boğan o çok sevdiğiniz eli öpülesi aile büyüğü gider, yerine kimseyi tanımayan ve aynı soruları üst üste soran bir kişi gelir.
dünyanın yaşanılası en zor durumlarındandır. yürekleri burkar. sizin için 'sen kimsin' demesi ve size boş gözlerle bakması gözlerinizin ıslanmasına sebeptir.
ilerleyen safhalarda ne yaptığını bilmez, ne sorduğunu bilmez, ne konuştuğunu bilmez seviyeye gelir. bir bitkiye dönüşür, size muhtaçtır ama muhtaç olduğu kişiyi de bilmemektedir.
bazen sevimlilikler yapar ama bu durum 'gülerim ağlanacak halime' gibidir.
aile büyünüğüz resmen çocuğunuz olmuş olur. allah kimsenin başına vermesindir ama ne dertler var diyip buna da şükür dersiniz.
bilim adamlarının acilen çaresini bulması gerektiği bir hastalıktır. çünkü bu hastalık en çok hastaya bakan kişiyi etkilemekte, hastaya bakanın psikolojisini dibe vurmaktadır. şuan hali hazırdaki alzheimer ilaçları hastalığı tam olarak tedavi etmemekte, sadece hastalığın ilerleyişini yavaşlatmaktadır. her ülkenin olmakla birlikte özellikle gelişmiş ülkelerden amerika birleşik devletleri'nin bu hastalıkla başı beladadır.