bursa'nın kalbi. keske ama keske bir yolu olsada trafige kapatılsa. setbası içinde aynı sey gecerli. kutahya'nın bile sevgi yolu oldu biz burda 100 metrelik nalbantoglunda geziyoruz. orada da siesta'ya mecburuz. alternatife ihtiyacı var bu caddenin. alternatif fikirlere.
son zamanlarda iyiden iyiye gothic akımın istilasına uğramış muhit...
bir zamanlar sadece burç pasajı çevresinde konuşlanan gothic gençler artık iyiden iyiye bursa'nın şah damarı diyebileceğimiz bu caddeyi ele geçirmiş, ve her köşe başından çıkar olmuşlardır. hayır bir itirazımız yok da gece gece aniden insanın karşısına the ring filmindeki küçük kız imajında bir şey çıkınca insan bir tırsıyor...
bursa' nın en önemli caddelerindendir. isminin neden altıparmak olduğuna dair değişik rivayetler vardır. genelde kanı, altı caddenin birleşmesinden dolayı bu ismi aldığı şeklindedir. fakat bu doğru değildir. Doğru olduğuna inanılan diğer bir görüş ise osmanlılar zamanında burayı yöneten kişinin altı tane parmağı olmasından dolayı bu ismin verilmesidir. vakit geçirililebilecek hoş ve güzel bir yerdir. ama ne yazık ki
gece 10, 11' den sonra kimsenin kalmaması gibi bir sorunu da vardır. (tabi bunu sorun olarak algılayanlar için)
köşk turistik gazinosuna ev sahipliği yapan cadde. gece 3-4 suları gazinonun önünde istanbul plakalı mercedesleri görmek mümkündür. ayrıca caddenin arka tarafı diye nitelendirebileceğimiz çarşamba'ya kol kanat gerer. çarşamba ise beyoğlu'nun karanlık yüzü kadar olmasa da karanlık bir semtimizdir. yanlış yapılaşma dahil olmak üzere hakikaten aydınlatmanın yetersiz olduğu bir semttir çarşamba.
lakin tophane dolaylarından bursa'ya baktığınızda hüzünlenir insan. ağlamaklı olur. " bursa bir gün senden büyük olacağım" diye nidalar attırır. öylede çelişkili, karamsar ve geleceğe umutla bakan bir şehirdir bursa.
ha derseniz konu altıparmak, sen diyorsun köşk gazinosu, çarşamba, bursa. ben böyle yazıyorum arkadaş, aklıma ne gelirse.
Bursa merkezinde, kitapevlerinin, müzik mağazalarının çokça olduğu bir yerdir. Ayrıca ticari veya kişisel olmak üzere 10' dan fazla müzik stüdyosuna ev sahipliği yapar. Bir de Çarşambaya doğru giderken, arka sokakların birinde müzisyenler kahvehanesi adında, Bursalı müzisyenlerin takıldığı bir kahvehane vardır.
bursanın güzel semtlerinden biridir. stadyuma ve heykele yakın olmasını artılarına, yapılaşmanın kötü ve gürültü kirliliğinin varlığını ise eskileri hanesine yazıyorum hemen.
binalarından, tüm modern görüntüsüne rağmen bir o kadar modern olmayan insanlarından bir türlü nefes alamadığınız ama herşey elimin altında diyerek de bir türlü uzaklaşamadığınız semt.
bursa'nın atan kalbidir, şehir merkezinin en yaşanılır yeridir. insana orada olmaktan keyif verebileceği gibi hayattan da soğutabilecek bir yerdir. sakinliği sevenlerin gitmemesi tavsiye edilir, öğrenci milletinin uğrak yeridir, luzumsuz kalabalık, neşeli ve coşkulu kalabalık, kuru kalabalık, meşgul kalabalık, alakasız kalabalık ... her türlü insanın bir arada bulunabileceği etkileşim merkezi, yaşama alanı.
bursa'nın merkezidir. gece 10-11 den sonra hareketlenir, sabaha kadar da kalabalık kolay kolay azalmaz. bir süre görmeyince kendini özletir, aratır. gerçi bursa'da yaşayıp onu görmemek de pek mümkün değildir...
ne istiklal caddesi ile bir alakası vardır, ne de tunalı hilmi ile... tamamen nev i şahsına münhasır bir mekandır.
düşün ki bir şehrin can damarı olabilecek kadar merkezi, tüm markalar orada, tüm mağazalar orada. bir ucunda en popülerinden çekirge ve hatta hemen dibinde stadyum, tepesinde koca zafer plaza ve ardından heykel caddesi. ama hemen bir aralık altında naif evler, osmanlı yapısı minik köşkler, rum ve yahudi yapıları, eski ve hiç değişmeyen mahalle araları. sokakta top oynayan çocuklar, akşam vakti evine giden eli fileli teyzeler, fotrlü emekli amcalar. eski dükkanlar sapasağlam süpermarket furyasından etkilenmemiş, o derece sağlam ve gelenekçi.
oradan caddeye dönünce az öncekinden apayrı bir karmaşa. binlerce insan, iş merkezleri, koca koca mağazalar, işine koşturan öğle arası insanları, sinemalar. ama yine tam göbeğinde burç pasajı... ne içindeki sinema değişti onca yıl, ne de pasajı kaplayan kitap kokusunun müsebbibi kitapçıları. alt katında onlarca müzik mağazası. o koca caddenin karmaşasından içeri girildiğinde insanı sarsan sessizlik ve boşluk...
üst tarafından ufacık bir aralıktan kendisine ulaşılan arap şükrü sokağı. hiç değişmeyen, hiç eskimeyen, hiç yaşlanmayan. devamında salaş cafeler, sessizlik, sükunet, hemen önündeki evin ardında o koca caddenin koşuşturması olduğunu unutturan bir aralık. ne cafeleri, ne balıkçıları, ne hamamı değişmiştir onca sene, ne de berber amcası. bakkalları bile yerli yerindedir, 20-30 sene öncesinden farksız.
oraya buraya, ona buna benzemez. benzer diyen taş olur...
hey gidi gunler yahu, semra ozal'in arap parkindaki cesmeyi acmaya gelmesi. suleyman demirel caddeden gecerken kurtar bizi baba diye bagiranlar, atilan konfetiler. bursaspor intertoto'da finale ciktiginda parkin onunde durup arabalari sallamak. altiparmak ilkokulunda deli ismail'in gobegine vurup kacmalar. gun suthanesi karsisindaki atari salonunda gecim mi abicilere karsi verilen savas. yenilmez armada altiparmak united'in onlemez yukselisi, akabinde kiremitci-altiparmak finali ile mahalle turnuvasi. hey gidinin altiparmagi be, baska semtte ozellikle 1050 konutlarda falan altiparmakliyim deyince ayri bir hava oluyordu; istanbul'dan kars'a gelmis doktor havasi..
edit: Zephyra hatirlatti atari salonunun ismi kompi imis..