sonbahar aylarında çok zevklidir. bir taraftan camdan dışarıyı seyre dalıp hazan mevsiminin o doyumsuz hüznünün tabiata yansımalarını seyre dalarken bir taraftan da fırından yeni çıkmış ekmeğin buğusunu görüp hayata pozitif bakmayı öğrenirsiniz.
ilkbahar aylarında daha bir anlam kazanır. camdan bakarken tıpkı doğanın kendi kendini yenilediği gibi fırıncının da çırağını yenilediğini yani farkında olmadan mevsime ayak uydurduğunu görürsünüz. fırıncının, çırağını sigortasız çalıştırdığı bellidir. bu durum, kraliçe arının emrindeki işçi arıları aklınıza getirir; hafifçe tebessüm eder, çayınızdan bir yudum daha alırsınız.
Fırından yeni çıkmış ekmekle kahvaltı yapmanın tadının süper olduğu, her kula nasip olmayan durumdur sözlük.
Üniversitedeyken başıma gelmiştir. 3 arkadaş kaldık ve ev dayalı döşeliydi. Yatak odasında x şahsiyeti kalıyordu ve kışın onun odasından çıkmazdık. Tam fırının üstünde. Çamaşırlarımızı hemen kuruturduk o odada. Yazın da parkelerine basılamazdı. Hamam gibi olur nefes aldırmazdı. Arkadaş bu sayede kilo vermişti. Y şahsiyetinin odası evde en küçük odaydı. Mutfaktan bile küçüktü. Millet soba yakmaya uğraşırken bizim 7-24 evimiz sıcacık olur, sıcak suyumuzu da istediğimiz gibi kullanırdık. Yazın da benim odama taşınırdık. En soğuk ve oturma odasından sonra gelen en büyük oda benimdi.