yani taşındığım apartmanda yapılan bir güne ısrarla çağırılıp gitme gafletinde bulunduğum durum. gittim gitmesine ama hala kendime gelemedim , resmen beynim tecavüze uğradı. bu kadar saçma sapan konuların konuşulduğu ve hiç ama hiç gülünmeyecek şeylere gülen ve seni sorguya çeken en az 10 teyzeyle beraber 40 dakika geçirmek kabustu.
bazı kadınlar böyle günlere "gün parası"ndan ayrı +10 lira topluyorlar. o da gidilen yerde yeme içme parası.
yani durum bu kadar boktan dostlar. artık misafirliğe giderken hesabı istemeye de başlarız.
girişimci birkaç türk kadını nın (türk olmayan birinin böyle birşey yapabileceğini düşünemiyorum) aralarında yapmış olduğu düşük faizli kredi anlaşması. düşük faiz de faiz değil aslında; hediye gibi. gelenlere kek, pasta, çörek ikram ediyorsun. bunu saymazsak faizsiz kredi anlaşması denebilir.
her hafta/her ay anlaşmanın taraflarının evlerine sırayla gidilir. gidilen kişiye herkes 1 adet kararlaştırılan miktarda (genelde çeyrek, belki günümüzde gram) altın verilir. cycle tamamlandığında herkes eşit taksitlerle aynı malı elde etmiş olur. herkesin toplam faydası eşit olmasa da eline geçen mal aynıdır; zira altın her zaman aynıdır.
şu an bizim evde olan zirve. sabahtan beri odamdan dışarı çıkamadım sözlük. çişim var, duş almam gerekiyor. okula gidecem. açım da üstelik. sinir krizi geçiriyorum burada. içerden kadınların bağışırı gülüşü bir yandan, veletlerinin ciyaklaması ağlaması bir yandan. *
düzgün tanım: annelerin para toplamak için yaptığı etkinlik. genelde evde olur.
bugünki bölüm de yarismacilarin arasindaki su ve bardak muhabbetiyle 'misafir umdugunu degil buldugunu yer' sozunu aratmistir:
(ev sahibi turk kahvesinin yanina buyuk bardaklarda (bkz: su bardagi) su getirir)
(misafir bayan): "ben hic te sevmem buyuk bardak ta su icmeyi biliyomusun? Hic zevk alamam.Kucuk yokmu?"
(arka planda ayni bayan): "gelen su bardaklarina gercekten de cok sasirdim. Hayatimda ilk (!) defa o kadar buyuk su (!) bardaginda su ictim. Suyu mecburiyetten ictim. Aslinda hic icemezdim."
kadınların bir araya gelip, bir araya gelmişken para kazanıp, aynı zamanda açık büfe tarzı karnını doyurup, dedikodulardan sonra göbek attığı eylem.zira çok katıldım muhteşem dedikoduların yanında yemeklerden tadarken göbek atmak apayrı bir şey...
--- Anne bişe söylicem .
+++ Söyle yavrum, bebegim.
---Halıya vişme suyu döküldü. .s
+++ Bişolmaz yavrum senden kıymetli mi ?
( Şu altın günü bitsin sıçacam ağzına ! )
Ev kadınlarının sıkıntılarını dertlerini, üzüntülerini, üzerlerindeki baskıyı azaltmak için katıldıkları ve eğlendikleri organizasyondur. Çoğunlukla göbek atılır, dedikodu yapılır komsular çekiştirilir. Altın gününün tek karı acil paraya ihtiyacı olanlara yarar diğer türlü hiç bir seye yaramaz çünkü diğer haftalar o altınlar dönüp duracaktır.
sol taraftaki başlık-entry seviyelerini görünce koşa koşa gideceğim aktivite. teyzelere kısır bile yaparım şerefime. bu ne lan. yok Allah'ı niye göremiyoruz, bütün erkekler kadın olsun, yok çüküm, yok pipim..*
altın günü. kadınların bir grup halinde toplanıp aralarında para biriktirerek altın aldıkları bir tasarruf şekli. böyle yapmasalar kenara altın koymaları mümkün değil. çok güzel bir altın yapma şekli. altına para vermese bu tasarrufu yapması zor. çünkü bir yerlerden parayı sıkıyor. gerekirse mutfak harcamaları ve özel giderleri kısıtlayıp bu yola baş vuruyor takdire şayan bir uygulama.
henüz minicikken çöp kutularının başında topluca kalem açan kızlarımızın yaklaşık olarak yirmi sene sonra altın günü adı altında toplanıp dedikodu yaptıkları aktivitelere verilen ad .
annemde katılmıştı bir ara ordan az çok bilirim.her bir gidilen kadına herkesin kişi başı 100 lira verdiği bir olay. atıyorum 8 kişiyiz gün sırası fatmada, fatmada yiyip içiyoruz sonra da 8 kişi tek tek fatmaya 100 lira veriyoruz. fatmada 800 lirayı cebe atıyor tabi. sonra bu, diğer herkes de sıra bitinceye kadar tekrarlanıyor.
