halo: h
cezaevindeki remzi: r
h: la remzi kurtardın mı bizim adamı şişten?
r: ağam onu koğuşa aldılar, artık anca allah kurtara...
h: la allaha işim düşse secdeye giderdim, seni niye ariyim remzi... *
palaska zafer: merhaba abdulhey, seninle tanışmak bugüne nasipmiş.
abdulhey:... *
polat: oo... hoşgeldin zafer, hasretinden pırangalar eskittik.
p.z: hoşbulduk. işim acele. bende sana ait olan birşey var.
p: nedir o?
p.z: polaaat!!! silahları kastediyorum.
p: çok palaspandıras bir isteme olmadı mı? *
p.z: sen daha büyüklerini bile karşılamayı öğrenememişsin. tekrar soruyorum nerde silahlar?
p: ege palas ta. ahahahhahaa.
p.z: ulaaaan!!! kimse namımla dalga geçemez. görüşücez polat alemdar.
p: palavra, palavra, palavra. palavra zafer. ahahaha, ölcem şimdi. abdül su getir.
p.z: filmlere yakışan bir ölüm bekliyor seni polat alemdar.
p: hangi film o, balalayka mı? ahahaha, ay sandalyeden düşçem şimdi.
p.z: görürsün sen.
p: ahahaha, hadi sefaletle.
p: şu an bölücüler yeni bir yapılanma içerisindeler. bunlar, diğerlerinden çok farklı.
m: isimleri ne usta?
p: kendilerini serocular olarak tanıtıyorlar.
m: neden sero?
p: serhan aslında da, kısaltma adettir ya onlarda, o yüzden.
m: ha. mesela bizde polocumuyuz şimdi?
p: ne alakası var memo?
m: haklısın abi. bu arada memo dondurmalarının sahibinin ofisine çöktük. artık dondurma piyasası bizde abi.
p: ne dondurması lan?
a: ben de limon işine girdim abi.
p: lan liman demiştim be. gitti ihale. mahvettiniz lan teşkilatı.
a: ben dedim abi. girmeyelim bu işlere diye. sonumuzun böyle olacağı beliydi.
p: la bak hala. siktirin.