sinemaya gidin ama dokunmayın bile inanılma bir etki yaratıyor beklenenin tersi bi hareket olduğundan mütevellit hatun gözünde daha çok büyüyorsunuz. öyle böyle değil.
en yenilerinden birini az önce gördüm. Facebook'ta astroloji - burç yorumu gibi bir isim almış, burcunuz nedir ona göre sizi yorumlamak isterim bu arada ben serhat diye mesaj göndermiş zeki(!) bir eleman.*
kız tavlama tekniğinin en can alıcı noktası sosyal olmaktır. kız tavlamak istiyorsanız sosyal mekanları seçmelisiniz. örneğin;
alışveriş merkezleri veya sinema salonları kız tavlamak için en ideal yerlerden bir kaçıdır. bunlar gibi insan potansiyelinin fazla olduğu mekanlara gidin.
kendim kullandığım ve başarılı olduğum bir yöntemden bahsedicem. deneyin yüzde yüz çalışıyor.
evden çıkmıştım bir hafta sonu. hiç plan yapmamıştım. zaman geçirmek, eğlenmek için en yakındaki alışveriş merkezine gidip bir kafeye yerleştim. bir iki kahve içerek kafede bulunan dergilere göz attım. kahvemden son yudumu alıp sigaramı söndürerek sinema salonunun yolunu tuttum.
sinema salonunun önünde yalandan gösterime giren film afişlerine göz attım. aslında hangi filmi izleyeceğime karar vermemiştim. sadece güzel bir kızın herhangi bir filme bilet almasını gözlüyordum. bir süre bu şekilde gösterimdeki filmleri inceledim. nihayetinde iki kız kader ajanları isimli filme bilet almak için gişe kuyruğuna girdi. ben de peşlerinden sıraya girdim. tam arkalarındaydım. önce ikisini arkadaş sandım ama gişe kuyruğunda hiç konuşmadılar. birbirleri ile alakasızdılar. ben de ikisi arasında güzel olan kıza yazılmayı kafaya koydum.
bilet almak için sıraya girdim ben de. sıra önümdeki seçtiğim dünyalar tatlısı kıza geldi. oturacağı koltuk numarasını öğrenmek için resmen ajanlık yaptım arkasından. bu bileti alıp girişe doğru ilerledi. sıra bana geldi. gişedeki hatuna daha önce gözüme kestirdiğim kızın yanındaki koltuktan bileti alacağımı söyleyip koltuk numarasını verdim. orayı istiyorum dedim. kız bana gülerek baktı. karşılık verdim tebessümle. niyetimi anlamıştı. teşekkür edip mısır almak için yola koyuldum.
gidip büyük boy mısır aldım ve koltuğuma doğru yola koyuldum. koltuğuma geldiğimde o güzel kız filmin başlamasını bekliyordu. ben de merhaba deyip hemen yanındaki koltuğa yerleştim. film başlamıştı.
herkes büyük bir keyifle koltuklarına yaslanıp filmi izliyordu. ben ise filmde tartışmaya açık sahneleri hafızama kazıyordum bir yandan mısırımı yerken. kıza mısır ikram etmemiştim ilk başlarda. film başladığında havaya girmesini bekledim. film başladığında mısırımdan almasını teklif etseydim yok teşekkürler deyip teklifimi geri çevirecekti. bunun için filme kendini kaptırmasını bekledim. ve dediğim gibi de oldu. mısır için teklif sundum ve kabul etti. bu çok iyi bir başlangıçtı. devamı gelmeliydi. (şöyle bir salaklık yapabilecek adamlar var aramızda. mısırdan alırken ellerin birleşimi romantik olur diye kızın eline temas etmeyin. kız ekşici piçler gibi filmi yarıda bırakıp çıkabilir. ince düşünün, olgun davranın).
ve devamı geldi. filme bir süreliğine ara verilmişti. herkes sigara, tuvalet ihtiyacını gidermek için kalkıp çıkışa ilerlerken, ben de yanımdaki sevimli yaratığa, "kahve içmeye gidiyorum, sıkılacağınızı düşünüyorsanız bana eşlik edebilirsiniz. hem film hakkında konuşuruz" diyerek teklif sundum. güvenini kazanmıştım. samimiydim ve olgunluk gösteriyordum. bu durumda yapması gereken tek şey vardı, teklifimi kabul etmek. ve etti de.
alışveriş merkezinin terasına giderek sigara ve kahve içebileceğimiz bir yere oturduk. birbirimizin hakkında hiç bir şey bilmediğimizden dolayı konuşacak bir şeyimiz yoktu. ama o film sahnelerini boşuna hafızama kazımamıştım. zaten birbirini hiç tanımayan iki insanın ortak noktası aynı şeyi gözlemlemekten başka bir şey değildir. kahvemizi yudumlayarak oyuncuların performanslarını, sahneleri, diyalogları tartıştık kahvemiz bitene kadar ve sinemanın yolunu tuttuk tekrar.
filmin ikinci yarsının başlamasına az bir zaman kala içecek soğuk bir şeyler isteyip istemediğini sordum. fazla yük olduğunu düşünmüş olmalı ki teşekkür ederek istemediğini belirtti. ben de şiveps aldım bir tane ve geçip ikinci yarıyı izlemek için koltuklarımıza yerleştik tekrardan.
filmin ikinci yarısı başladı ben yine beyin bedava hesabı sahneleri hafızaya yüklüyorum tabi. film boyunca kafamı çevirip bakmadım. tek kelime etmedim. sadece filmin bitmesini sabırla bekledim. ve nihayetinde bitti.
kalkmak için hazırlandığımızda montunu alıp giymesi için ona verdim. (giydirmek için yardım etmeyin sakın) hazırlandık ve beraber sinemadan çıktık.
tekrar kahve içmek için ona, "ben bir kahve daha içip gidicem. eğer zamanınız var ise bana eşlik edebilirsiniz. hem filmin ikinci yarısını da değerlendirmiş oluruz" diyerek yüzümde o masum tebessümle gözlerinin içine bakarak bir teklif daha sundum. o da, "yanlız bu seferkileri ben ısmarlamak şartı ile kabul ederim." diyerek bir kızdan beklemediğim bir davranış sergiledi. kahvelerimizi içmek için yine aynı mekana doğru yola koyulduk.
kahvelerimizi yudumlayıp filmin ikinci yarısı hakkında konuştuk, filmle ilgili beğenmediğimiz sahnelerle dalga geçtik, kısacası eğlenceliydi onunla tanışmak. film hakkında konuşacaklarımız bitmişti. artık kendimizden bahsetme zamanı gelmişti.
gözlerinin içine bakarak, "sizin hakkınızda hiç bir şey bilmiyorum." diyerek lafa girdim. o da, "ne öğrenmek istiyorsun?" diyerek sorusunu yöneltti. ben de, "mesela isminiz, isminizi bilmiyorum" diyerek ismini sordum. sonrasında ben de kendimi takdim ettim. (hiç bir zaman yeni tanıştığınız insana tanıştığımıza memnun oldum demeyin. onun yerine şunu söyleyin, tanıştığımıza memnun oldum demek için henüz erken ama sizinle geçirdiğim şu sürede her şey çok güzel ilerledi. bu daha samimi gelir kızlara)
birbirimiz hakkında ufakta olsa biraz bilgi edinmiştik. kendimizle ilgili ufak hikayelerle az çok kim olduğumuzu vurgulamıştık birbirimize. şimdi sıra ayrılmaya gelmişti. bir çok insanın kaybettiği nokta burasıdır.
ayrılmak için kalktığımızda ona hesabı ben ödemek istiyorum diye söyledim. kabul etmedi. en azından ortak olalım diye üsteledim. yüzünde tebessümle ısrarla hayır diyerek bana bir şans daha vermemişti. hesabı ödeyip kafeden ayrıldık.
sen ne tarafa gidiyorsun, ben ne tarafa gidiyorum derken ayrılma noktasına geldik. artık ya bir şansım daha vardı ya da yoktu. durup ona döndüm ve, "film çok güzeldi, ama en güzeli kendimi yanlız hissettiğim şu günde konuşacak birisi olarak karşıma çıkmandı." dedim. o da bana, "asıl ben teşekkür ederim her şey için, güzel vakit geçirdim." dedi. onu söylediği anda bir şansım daha olduğunu düşündüm ve peşinden, "bir ara tekrar yapabiliriz müsait olursan" dedim gözlerinin içine bakarak. gülerek "olabilir" dedi peşinden, "o zaman yarın akşam gösterimdeki diğer filmlerden bir tanesini daha izleyebiliriz beraber. tabi herhangi bir işin veya randevun yoksa" diye devam ettim. o da, "hayır bana uyar. son zamanlarda pek çıkmıyorum. kafam dağılır en azından" diyerek teklifimi kabul etti. ertesi akşam buluşmak için saat ve buluşacağımız mekanı ayarladıktan sonra ayrıldık.
ve dört aylık bir birlikteliğin temelleri atılmış oldu.
şimdi, "ahahahh salak telefonunu almadın" diye ekran karşısında gülenlere söylüyorum. ilk tanışmada telefon istemek umutsuz ve kalitesiz görünmenizi sağlar. kaybedersiniz.
önce konunun özüne dönerek irdeleyelim bu olayı zira basit bir konu değil.
tavlamak kelimesinin köküne inersek tav'dan türediğini anlarız. tav'ın anlamına bakacak olursak; demirin dövülmesi gereken kıvam olarak buluruz kendimizi kökün içinde.
bunu sevgi olarak düşün sevginin yaşanacağı kıvam misali. arabesk sıtayla.
kelimeleri de bir ağaç gibi düşünelim en azından tavlamak konusunda. tav'ın anlamını öğrendikten sonra kökten türeyen tavla kelimesini isim ya da fiil olarak ele alalım.
tavla, pers kökenli bir oyun olup adını fransızların koyduğuna dair söylentiler var ki günahları boynuna kıran geçirecesilerin. tavla'nın mantığı bir çok oyun gibi üstünlük, kazanma üzerine kurulmuştur. bir kuşatma, kaleleri tek tek fethetme mantığı vardır. kaleler fethetme konusunda gönlünü fethedeceğiniz dişi ya da erkeğin kalelerini öncesinde yıkmanız gerekir gibi. neyse.
bir diğeri tavlama'ya bakacak olursak bunun pek bi boku yok aslında tav'ın işleme uygulanmış hali. bu da şey gibi hoşlanmanın sevgiye dönüşme hali gibi düşün.
konu buraya nasıl geldi bilmiyorum ama her anlamda köküyle türetilmişliğiyle argosuyla birleşince, dedik ya ağaç olarak düşün kökler saldı falan bayağı kapsamlı olay. zor iş vesselam.
feodal aristokrasinin modern burjuva toplumunda yaşam koşulları zayıflayıp tükenen ve burjuvazi tarafından çökertilen tek sınıf olmadığını, dolayısıyla ortaçağın kentleşen imtiyazlı köylüleri ile küçük köylülüğün modern burjuvazinin öncüleri olması gibi sanayi ve ticareti daha az gelişmiş ülkelerde yükselen bu sınıfın, yükselen burjuvazinin yanında bitkisel yaşamını henüz sürdürmediğinden bahsedin.
ben bahsettim, hemen verdiler.
yol verdiler.
O ZAMANLAR 15 YAŞINDAYDIM. KÖYÜMÜ ÇOK SEVDiGiM iÇiN YAZLARI KÖYE GiDERDiM. O SENEDE KÖYE GiTDiGiMDE BENiMLE BERABER BiR AKRABASININ YANINA GELMiŞ OLAN O KIZI GÖRDÜM. GÖRMEZ OLAYDIM. RESMEN VURULMUŞTUM ONA. BiRAN ÖNCE ONU TAVLAMAM GEREKiYORDU. LAN NE YAPSAM OLMUYOR. DÜŞÜNÜN KÖY MEYDANINDA KAYALIKLARIN iÇiNDE SERTCE GELEN TOPA ROVEŞETA VURMUŞLUGUM BiLE VAR. YOK! NAFiLE. BAKMIYORLAN KIZ BANA. SONRA BiRGÜN BABAANNEMiN OKUMUŞ OLDUGU DUA KiTABI GÖZÜME ÇARPTI. iÇiNDE ŞÖYLE BiR DUA VAR salat-ı münciye DiYE. BU DUAYI 4444 KERE OKURSANIZ NE DiLERSENiZ O KABUL OLUR DERLER.
BAŞLADIM OKUMAYA. YOK ARKADAŞ BiTMiYOR. SAATLER GEÇTi BEN DAHA YARISINA BiLE GELEMEDiM. EN SONUNDA ALLAHIM DEDiM! "BU YARIYA KADAR OKUMUŞ OLDUGUM DUA YÜZÜ SUYU HÜRMETiNE EN AZINDAN DiKKATiNi ÇEKEYiM GERi KALANINI BEN HALLEDERiM" DEDiM. KIZIN HAKKATDEN DiKKATiNi ÇEKMiŞTiM AMA BiZE DÜŞEN "GERiSiNi BEN HALLEDERiM" BÖLÜMÜNÜ YAPAMAMIŞTIM. YANi KIZ TAVLAMAK iSTiYORSANIZ BU DUANIN YA TAMAMINI OKUYUN YADA BU iŞE HiÇ GiRiŞMEYiN.
(bkz: BUDA BÖYLE BiR ANIMDIR)
iyi para kazandıran bir meslek sahibi olursanız kızlar sizi tavlamaya çalışır ve bu da iyi para kazandıran bir meslek sahibi olmayı mükemmel bir kız tavlama yöntemi yapar.
ekleme: casper marka klavye nedeniyle eksik yazılan kelimeler düzltildi.
romantik filmleri izleyerek ders alın. evet evet. kızlar oradaki erkeklere, oradaki aşklara hayran aslında. bu yüzden ona benzer bir şeyler yaşamak istiyorlar.
en önemlisi mal olmamaktır.
örneğin sıcak yaz günlerinde sahilde, plajda, denizin içinde, kafede, barda, restaurantta hatunu gördünüz beğendiniz. Hatunda sizi gördü gülümsedi ya da o ortamdan uzaklaşmadı. süreç buysa bundan sonrasında kesinlikle iş erkekte başlar. öyle yanına gidip mal mal bakmayın. konuşun. mekandan bahsedin. kaça kadar açık olduğunu sorun. daha önce gelip gelmediğini sorun. en güzel ne yenir ne içilir yada deniz derinmi gibi gibi. ama dibine kadar gelip sakın mal mal bakmayın. ateş istemeyin saat sormayın ve salyalarınızı toplamayı unutmayın. aksi takdirde arkanıza baka baka gidersiniz.
(bkz: sözlük yazarlarının kaşarlık hikayeleri)