"paralel evrenler" teorisine selam çakan bir konudur. Esasında ikisi aynı şeydir diyebiliriz, ancak ben burada "paralel evrenler" konusundaki "alternatif gerçeklik" olgusuna dikkat çekeceğim.*
hepimizin bildiği üzere hayatımız seçimler yaparak geçer. Bu seçimler başka bir şehre taşınmak gibi "önemli" olanlar da olabilir, çay yerine kahve içmeyi seçmek gibi basit olanlar da.
işte teori burada kendini gösterir.
Bazı bilim insanlarının inandığına göre yapılan her yeni seçim ayrı bir gerçeklik yaratmaktadır. her farklı seçim, olay ile ayrı ayrı şekillenen milyonlarca dalın hepsinin ayrı bir hayat versiyonu olması.
Yani başka bir evrende (işleyiş, sistem, temeller aynı, gerçeklikler farklı) siz bir gün evden 20 saniye geç çıkıp bu nedenle evli, ya da ölü de olabilirsiniz.
Teorinin öngördüğüne göre Yapılan değişikliğin önemi büyüklüğüyle alakasızdır.
sonsuz sayıda seçim, dolayısıyla sonsuz sayıda evren, gerçeklik vardır.
"Harlan Üst raftaki bir kutuyu alıp alt raftaki dikkatle saptanmış noktaya yerleştirdi.
Bunu yaptıktan sonra, tekrar sanki normal bir kapıdan geçiyormuşçasına, Sonsuzluğa döndü. Eğer o anda bir ölümlü bunu görse, Harlan için rahatlıkla 'kayboldu' kelimesini kullanırdı.
Küçük kutu onun koyduğu yerde duruyordu. Dünya tarihinde ani bir rol oynamadı. Saatler sonra bir el kutuya uzandı ve eski yerinde bulamadı. Ancak yarım saatlik bir aramadan sonra bulunabildi, fakat bu arada bir güç alanı kayboldu, bir adam sakinleşti. Önceki Gerçeklik'te verilmeyen bir karar sinirlenilerek verildi.
Bir görüşme gerçekleşemedi; ölmesi gereken biri bir yıl daha yaşadı; biraz daha ömrü olan bir diğeri ise daha kısa bir süre içinde öldü.
Müdahalenin etkisi 25. yüzyıldan üstzamandaki 2481. yüzyıla kadar artarak ilerledi ve azamiye ulaştı. Yapılan Gerçeklik Değiştirmesi'nin önemi daha sonra azaldı. Kuramcılara göre, Değiştirme'nin etkisi sınırsız gelecekte dahi sıfıra inmez, fakat müdahaleden 50 yüzyıl sonra, ancak mükemmel hesaplamalarla fark edilebilecek kadar azalır, zaten bu da pratik sınır olarak öngörülmüştür."
işte burda devreye deja-vu olayı giriyor.
Geçtiğimiz günlerde walter bishop'un da fringe'de değindiği gibi, bazı kişilere göre deja-vu'nun hikayesi biraz daha ilginç.
Hepimiz daha önceden "orada" bulunduğumuzu ya da "onu" gördüğümüzü hissetmişizdir.
Alternatif gerçeklik kuramına, paralel evrenler teorisine göre deja-vu'lar aslında diğer gerçekliğe açılan kısa pencereler.
Yani teori size zaten orda bulunduğunuzu söylüyor.
karin'in bu entryi yazdığı andan sonraki hayatıyla, bu entryi hiç yazmadan yaşamına devam etmesi durumunda yaşayacağı şeyler mutlaka farklı olacaktır. hep bir "x" kalacaktır bu denklemde; kendisinin bu yol ayrımından sonra yaşadığı herhangi bir şey, geride kalan diğer yol ayrımında yaşaması olası şeylerden biri olacaktır aynı zamanda.