tak tak tak kapı çalındı. karınca kapıyı açınca karşısında ağustos böceğini gördü.
ab: karınca ölüyorum acımdan, bir sokum buğday ver.
ka: veremem, ayağını çek aradan kapıyı kapatıyorum.
ab: lan allahsızlık yapma. biraz olsun versene.
ka: hadi lan oradan bütün yaz gitar çalıp şarap içmedin mi sen?
ab: lan yavşak sen çağırmadın mı buseler gelecek şarap da var. gitarı al gel diye.
ka: kafa ütüleme. hadi başka kapıya, başka kapıya.
ab: ahmetlere maşallah. maşallaha maşallah.
ne tilki kurnazdı ne karga aptal.. tilki biliyordu o nun kargaların thom yorke u olduğunu.. güzelin aynı tür içinde kast olduğunu.. karga da bilirdi tilkinin bilinenin aksine ne menem bir yalnızlıkla dolanıp durduğunu step lerde.. bu yüzden hiç ikiletmedi o rica ettiğinde ve söyledi en can alıcı şarkılarından birini.. bittiğinde, gidermek için tilkinin mahcubiyetini birde peynirini sundu o na.. tilki çok zarifsin dedi kargaya.. her zaman dedi karga.. biraz havalanıp etrafa baktıktan sonra aşağı doğru gitmelisin dedi tilkiye.. orada biraz su var gibi..