etki eden cümlelerdir.
cümle olarak değil ama,dostoyevski nin yeraltından notlar kitabında, sulusepkene dair adlı bir alıntı şiir var, çizin o sayfanın altını.
Kendisinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum. Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, 'bu böyle olmayabilirdi!' düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır...
sabahattin ali.
edit: farkındayım paragraf amına koyim. ama ne yapayım kesemedim.
"vapur bekliyordum.hayır vapur da beklemiyordum.evime gitmek için, yanlış söyledim, gitmemek için kaçmasını bekliyordum."
klasik sait faik kararsızlığı...
“Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. insanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar.” ― Yusuf Atılgan, Aylak Adam
Küçük prens, "Gerçek şu ki," diye sürdürdü sözlerini, "bir şeyi anlamaya çalışırken neyi dikkate almam gerektiğini bilmiyordum. Sözlere değil, yapılanlara bakmalıydım. Güzel kokularıyla beni öyle büyülemişti ki... Ondan uzaklaşmamalıydım... Onun bana yaptığı o küçük numaraların arkasında yatan sevgiyi anlamalıydım. Çiçekler çok tutarsız oluyorlar. Ama onu nasıl sevmem gerektiğini bilemeyecek kadar küçüktüm..."
(bkz: küçük prens) hiç bir zaman eskimeyen, milyonlarca kez de olsa okunan, ve her okuyuşta farklı anlamlar ve hayat dersleri çıkarılan efsane kitap. derin anlamlı...
insan her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz...
Oğuz Atay - Tutunamayanlar
içinde hâla acıyan bir yer vardı, ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı. Stefan Zweıg - Korku
"(...) beynini kemiren pek çok düşünce vardı, ama onu en çok korkutan kendi gücünün bile bu yok edici makineden kurtulmak için yeterli olmayacağıydı (...)"