bir maçla adam değerlendirmenin sonucudur. şimdi rte güzel ayar verdi mesela davos'ta takdir ediyoruz. ama babam imzalamadı anlaşmayı israil'le 1 hafta önce, bu anlaşmayı yapanı kahraman diye bakmak yanlış olur bir ayar dolayısıyla. o sebepten tek hareketle adam değerlendirmek böyle bir şey.
alpay denen futbolcunun futbol hayatı boyunca yanlızca bir kere centilmenliğinin tutması sonucu gercekleşen durumdur. ödül almıştır lakin milli takımın puan yitirmesine sebebiyet vermesinden ötürü epğey eleştirilmişti o zamanlarda.
ödülü alana kadar zeki, çevik ve ahlaklı bir sporcu olan alpay özalan'ın evrim geçirmesine sebep olmuş olaydır. euro 96'da vlaovic'i indirmeyen alpay ödülden sonra alakalı, alakasız her marke ettiği adamı indirmeye başlamıştır.
"alpay özalan gay mi?" sorusunu akıllara getiren, goran vlaovic'i nişanlısı tadında büyük bir aşkla 30 metre boyunca enseye yapışık takip eden alpay özalan'ın fair-play ödülü almasıdır. her tür abuk sabuk maçta o eşsiz kick-box figürlerinden bizi mahrum bırakmayan beton kafa, bu hareketlerinin hayatında işe yarayabileceği tek anda ise kedi gibi pısmayı tercih etmiştir. zaten stadlarda cansel ile alakalı olarak çınlayan o sevimli tezahüratların akabinde kendisi daha da canavarlaşmış ve en sonunda kendi takım arkadaşlarını da tekme tokat dövmeye başlamıştır. kahramanımız daha sonra david beckham'ı da traş edecekti...
(bkz: cansel özalan)
karşılığında türkiye euro 96'dan elenmiştir. o ödülü bence kapalıçarşıda üçe beşe okutsun. çocuğu alpay, bu ödülü nasıl kazandığını sorarsa söyleyemez.