bir zamanlar güzel tespitler yapan adam. artık eskisi gibi değil. yazısını okumaya başlıyorum, çok geçmeden sıkılıp bırakıyorum. bence daha fazla zorlamasının pek bir anlamı yok. fakat yine de güzel bir sözü vardır ki: hayal kurmayana sempatim yok.
Stand up showlarında cem yılmazı yazılarında vedat özdemiroğlu'nu taklit eder ben böyle itici bir adam görmedim. En rezil showlara bile sonuna kadar tahammül edilebilmiş ben hayatımda ilk ve tek defa bu adamın gösterisinden çıktım o derece yani.
"öğle vakti saat dört'le beş arasında içilen üçü bir arada kahve ölümüne cırcır yapıyor, söylemedi demeyin. hele ki şehirler arası otobüs yolculuklarında ikram üçü bir arada ise tam yandınız. allah gerçekten yardımcınız olsun. bomba gibi, patlama ihtimaliniz var artık. ama zaten bunun adından da belli. üçü bir arada. karışık yani. karışık bir şey içmek hiç doğru değil. söylemedi demeyin. yaşadım. çocuklarımız yaşamasın. hayır uyarıldım da. 'üçü bir arada, emin misin' denildi. 'eminim, bana bir şey olmaz' dedim. nasıl olmaz. zor attım kendimi terminale. nasıl olmaz. ertesi güne bile sarktı. nasıl olmuyormuş. dört'le beş arası sakın içmeyin. otobüsteyseniz hiç içmeyin. bunu kendinize yapmayın. sonra insan gerçekten çok ağlıyor. yapmayın. gerek yok."
bisiklet muhabbetleriyle artık kusturan kişi. bıktık senin bisikletinden be adam. bir de karikatür çizmeye başlamış yine, boşa yer işgali yeminle.
bir de kamil seven adam diye bir şeyi var alpay erdemin. yıllardır aynı "espri". sağlam çevresi var galiba dergide. kendisine kişisel öneri " bisikletinle dünya turu yapsana la" şeklinde olabilir.
alpay erdem kendine has kafa yapısı olan bir adam hakkaten onunla oturup sohbet edesim var kendisini bir kere kadıköy karga da iki kere istiklal old city de izledim harbiden dellenip bigün kaçırıcam adamı lan oğlum senin derdin ne anlat bakalım bi diyesim var kendisi koşuyolunda biryerlerde oturuyor ama evini tespit edemedim henüz geçen üç sap arkadaş olarak twitterdan koşuyolu starbucksta kahve ısmarlıcaz sana gel ordayız dedik gelmedi hain köfte du bakalım hayırlısı.
uykusuzu elime aldığımda ilk okuduğum kişilerden birisi değildir. ama stand up gösterisinde bizi bolca güldürmüştür. özellikle hayko cepkin ve futbolla olan kısmı çok iyiydi.
birkaç yıl önce bursa'da izlediğimde stand up ile karikatür yeteneklerinin birbirine tamamen zıt olduğunu gördüm. çizdikleri gerçekten çok komik ve bence çizer olarak kalmalı.
vajina ile vay canına aynı şey, şeklinde espri yapan yeteneksiz adam. hem de uykusuz gibi bir dergi de. yok mu bu derginin editörü falan, napıyorsun demiyor mu bu adama. biri ortamda bana böyle espiri yapsa yeminlen dövdürürüm. espiriye bak, uykusuz böyle giderse ebesinin vay canına'sını görecek zaten.
çok uzun bir aradan sonra uykusuz'un son sayısında şevki teyze'yi çizmiştir. geçen haftalarda da uzun bir aradan sonra hasta ruh ismail ile özlem gidermiştik. darısı top canavarı'nın başına...
--spoiler--
şevki teyze: eee, söyle bakiyim genç; ne satıyorsun?
satıcı: sahne tozu satıyorum!
--spoiler--
bi' özlemi bi' de bisikleti olan, her hafta uykusuz'un orta sayfasında yer bulan karikatürist,yazar,çizer artık her neyse. hee adını duyunca aklıma bunların gelmesi iyi mi kötü mü bilemedim şimdi. ama özlemini anlatışına ve özleminin zekasına ayrıca o psikopat kuzenine bayılıyorum. *
karikatürist. bir de uykusuz dergisinde ben köşesini yazmakta. zamanında, ki lombak ın ilk çıktığı zamanlar, hasta ruh ismail i çiziyordu, şu an herhangi bir yerde çiziyor mu bilmiyorum, ama yazdıkları sanki daha samimi geliyor; onun dışında çizimini bir türlü beğenemedim gitti. lombak ı ne zaman alsam, hasta ruh ismail i es geçerdim. belki de vardı bir bildiği, ama bir türlü sıcak gelmiyordu, bir de top canavarını çiziyordu galiba !
