`Allah'a ve Kur-an'a , Vatana ve millete, Bayraga yemin olsun.
Sehitlerim , Gazilerim emin olsun
Ülkücü Türk Gençligi olarak , Fasizme ,
Komunizme , Kapitalizme ve her türlü emperyalizme karsi
Mücadelemiz son nefes , son nefer ve son damla kana kadardir.
Mücadelemiz milliyetçi Türkiye'ye ve Turana kadardir.
Mücadelemizde hiçbir engel tanımayacağız.
Basaracagiz , Basaracagiz , Basaracagiz ..
Yılmayacağız, Yıkılmayacağız
Allah Türk'ü Korusun ve Yüceltsin. ` sanırım bu sözleri kendisini tanımlamaya, tanımayanlara da tanıtmaya yeter... Bence asıl bağnazlık bazı kişilerin tabiriyle sağ ve ülkücü düşüncede olan insanlarda değil, bu insanları ya da fikirlerini bilmeden bu yorumları yapan kişilerdedir...
sol yanlısı diye bilinen 60 darbesinde katkıları olan darbeden sonra abd de bir süre kalan ve dönüşte türk-islam milliyetçisi çizgisinde yürümüş (?) bir siyaset adamı.
sonra bu entry i okuyan bir insan ne kadar erdemli,bilgili bir insan olduğunu anlar..
faşizm, kapitalizm ve komunizmi aynı safta tutarak, onlara karşı mücadele ettiğini belirtmiştir.
peki amacı nedir?
milliyetçi türkiye ve turan a kadar..
peki bu milliyetçi türkiye ve turan nasıl dünya da varolmaya devam edecektir..
sanırsam orta asya türkleri gibi ya da osmanlı gibi sömürücü (emperyalizme karşı olduğu için sömürücü diyorum; aynı şey değil ya bunlar!)politakalar izleyerek..
peki böyle bir ideoloji hayatta kalabilir mi?
komik...
ya mücadelede engel tanımam ne demek?
ezmek.. yıkmak.. savaşmak..
peki nerde faşizm e karşı mücadele..
muamma..
peki bu insan nedir? hayat gayesi, yaşamak istediği dünya nasıl bir yer?
muamma..
1) mücadelede engel tanımam diyen bir insan her şeye rağmen yılmayacağını belirtmek için bu sözü söylemiştir. ezmek, yıkmak, savaşmak amaç değildir... bunu doğrulayan sözü: Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez....
2)Milliyetçi Türkiye ve turana ulaşmanın yolu sömürülmek veya sömürmekten geçmez: '' Biz ne başkalarına uşaklık etmek, ne de başkalarını uşak olarak kullanmak istemeyiz. Türkler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır." demiştir...
3)Bu insan Türk milletinin yüceliğini, ilerlemesi gerektiğini, iyiye ve güzele layık olduğunu savunan bir insandır.. Yaşamak istediği dünya, Türk milletinin en üstün medeniyetleri geçerek ilerlemesi, bağımsızlığı ve güçlü bir devlete sahip olması ve daha da önemlisi birlik bütünlük içinde yaşamasıdır... Dış güçlerin bugünki gibi etkisi altında kalınarak vatanın bölünmesini engelemektir... Kısacası türk milletinin yüceliğini savunan ve iyiye güzele ulaşması için fikirlerini beyan eden ve bu yolda savaş veren bir insandır... Yani Türk'üm diyen her insanın örnek alması gereken bir insandır... Her ''Türk'' vatanının milletinin iyiliğini istemez mi?....
mücadele tanımını tdk daki gibi yamış zaat.. fakat iş eyleme gelince geçmişte başlattığı mücadelede zorbalık, silahlara sarılma veya adam öldürmenin olmadığını söylemek küstahlık olur..
ayrıca bugün ülke nin kanayan yaralarından, seri polat, abdülhey, memati üretme merkezi olan ülkü ocakları komunizm, kapitalizm ve faşizm ile ne kadar mücadele ettiği ortadadır..
iktisadi olarak ise kapitalizmle ve aynı zamanda sosyalist ekonomik ile mücadele etmesine karşın üstün türk devletini ne ile yöneteceğini kestiremedim bu rahmetlinin..
şu türk üm deme olayına gelince.. türk üm diyorum ben ama bundan hiç bir zaman gurur duymadım.. haa utandın mı diyecek olursanız utanmaadım tabi kide.. çünkü bu benim seçtiğim bir kavram değil.. ben benim emeğim olmayan konular üzerinden kendime prim yapmam.. dedelerimin ermenileri öldürmelerinin sebebi ben değilim.. ben yoktum orada.. belki orada olsam ben de ermenilerle birlikte toprağa gömülürdüm.. ama suçumun olmaması demek onların acısını paylaşmamam anlamına gelmez..
ülkeyi sevme tanımını baştan yapmak lazım galiba.. yoksa bir insan adının mehmet,ahmet , ayşe veya tuğçe olmasından ne kadar gurur duyabilir ki.. nasıl benim ismim yücedir diyebilir ki...saçma
Allah'a ve Kur-an'a , Vatana ve millete, Bayraga yemin olsun.
Sehitlerim , Gazilerim emin olsun
Ülkücü Türk Gençligi olarak , Fasizme ,
Komunizme , Kapitalizme ve her türlü emperyalizme karsi
Mücadelemiz son nefes , son nefer ve son damla kana kadardir.
Mücadelemiz milliyetçi Türkiye'ye ve Turana kadardir.
Mücadelemizde hiçbir engel tanımayacağız.
Basaracagiz , Basaracagiz , Basaracagiz ..
Yılmayacağız, Yıkılmayacağız "
gibi bir şey söylemiş. bir ideoloji içi bu kadar boşaltılmış olabilir mi?
siz necisiniz hocam?
necisiniz bilemem ama komuniste faşiste kapitaliste karşıyız.
yani ne oluyor lan o.
türkçülük oluyor işte.
lan bu kadar saçma bir temel üzerine politika mı yapılır canlar oradan buydan duyulan 3 terime karşı olup ne yandan olduğunu doğru düzgün tanımlamadan ırkçılık üzerine bir ideoloji. öldü de kurtulduk.
bilgili insandır. faşist falan değildir. ülkücülük anlayışını faşizm üzerine kurmamıştır. ulusal övgü mevcuttur fakat daha çok insan sevgisine dayanır. mhp'yi bir kürt olarak asla kendime yakın görmedim ama dogruyu söylemek gerekirse türkeş farklı adamdı. o varken siyasetin tadı vardı hala aramızda olsaydı dini kesim bu denli yükselemezdi. kominizm zamanında biraz islamcı gibi görünsede aslında aşırı dincilerden nefret ederdi.
beni kendisine sevdiren sözü ise bir kürt ne kadar kürtse bende o kadar kürdüm, bir türk ne kadar türkse bende o kadar türkümdür...
olumlu veya olumsuz düşünceye sahip olsak da takdir edelesi siyasetcimiz. devlet bahceli zülfünün teli olamaz.
zamanında (yanlış hatırlamıyorsam 90ların başıydı) "beni 6 aylığına başbakan yapın, kürt sorununu çözeyim" önergesi ile yetki istemiştir meclisten. çok dikkate almadılar o ayrı.
böylesine büyük bir sorun için sadece 6 ay talep etmesi ise gayet düşündürücü. tek tek hesaplamıştır heralde: "ulan türkiye'de 15 milyon kürt olsa, her ay 1 milyonunu kessem, kalan 9 milyonun 4ünü kerkük'e, 3'ünü musul'a 2sini de kermanşah'a sürersem... iyi.. valla iyi..."
tarihin ayarların dan birini vermiş gerekirse devletimizi ayakta tutmak için kan da dökeriz diyerek ne kudretli olduğunu göstermiş tarihteki en büyük ikinci türk. ilki için;
27 mayıs 1960 ihtilalindeki rolü nedeniyle türk halkı kendisine hep mesafeli durmuştur, bu sebebten kurduğu partide asla devlet bahçeli kadar oy alamamıştır.
Amerikan Harp Akademisi'ni ve piyade okulunu bitirmiş. 1955-1957 yılları arasında Washington'da NATO Daimi Komitesi'nde Türk genelkurmayı temsil heyetinde görev yapmış. Sonrasında ABD'yle ilişkilerini bitirmeyip, komando kampları açmış, buradan yetiştirdiği komandoları, 6. filoyu protesto eden öğrencilerin üzerine salmış şahıs.
dedemin anılarından;
çok iyi bir adamdı, ülkesine en az babasına taptığı gibi tapardı ki, babası tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunda devlete zarar vermemek için, el arabasında gezdirdim.
hergün evine bidonlarla su taşırdım, ilk suyu ben içerdim bardağı uzatır al şunu soluklan senin hakkını iç gerisininde parasını kuyunun onarımında kullan diye para uzatırdı.
askerliğim sırasında yaveri olduğum için benimle yakından ilgilenir, bir isteğim olup olmadığını her gördüğünde mutlaka sorardı, tırnaklarının çekildiği ise doğrudur, ama çekilmeseydi evinin önüne dikeceği o güzel çiçekler için kazardı eminim.
ama şimdi dönüp kurduğu düzende ki reislere bakacak olsaydı, bir çocuk gibi ağlardı.
dedemin kapısının girişinde hala siyah bir çul gibi halı bulunur, evlenirken hediye etmiş.
özlenen lider. bilmiyorum kendisine iktidar şansı vermeyen halkına kırgın mıdır ? fakat o halk, evlatlarına bu şansı er ya da geç verecektir. rahat uyumasını sağlamak evlatlarına farzdır.
hüseyin nihal atsız ile tanıştıktan sonra düşünce sistemini oluşturan lider. lider olduğu, yadsınamaz bir gerçek. çünkü bu adamın savunduğu hadisenin bugün dahi milyonlarca savunucusu var. tabi ne kadar orijinalliğe bağlı kalıyorlar; ya da orijinaliyle şu anki hali arasındaki fark ne, orası da tartışılır.
kafası çalışan bir askerdi. yalnız kafama takılan soruların ilki: bu adamın sicili o an temiz olmamasına rağmen nasıl amerika'ya gönderildi? bunu anlayamıyorum. her neyse, olayım şu an bu değil. sonra ülkeye döner. unutmadan söylemekte fayda var: alparslan türkeş'in ideolojisinin temelinde faşizm de bulunmaktadır; çünkü o esnada 2. dünya savaşı da patlak verir.
nihal atsız, alparslan türkeş'le sürekli mektuplaşmıştır. türkeş; düşüncelerinden, yapmak istediklerinden nihal atsız'ı haberdar etmiştir. günler böyle gelip geçer... alparslan türkeş, islamcı çizgiyi de takip etmeye başlar. "türklük beden, islamiyet ruhtur; ruhsuz beden ceset olur" der; ve nihal atsız'ın restiyle karşı karşıya kalır. atsız ağa sevmez bunu.
yurt çapında örgütlenmeye başlar "ülkücüler". ismet inönü bu durumdan rahatsız olur ve mecliste dile getirir. cevdet sunay ise ülkücülere karışılmaması gerekildiği söyler; ve adeta destek çıkar. ülkücülerin de devlete hiçbir zaman baş kaldırmamasının sebebi bu olsa gerek.
gel zaman git zaman ülke içi olaylar alır başını gider. mit çalışanlarının maaşlarını cia ödemeye başlar. istihbaratımız, başka servislerin tekeline girer... velhasıl hiç de iç açıcı olaylar yaşanmamaktadır.
bilinen şey, abd türkiye'yi kullanmıştır; devleti kullanmıştır; haliyle sağ kesimi kullanmıştır.
gelelim kafamı kurcalayan ikinci soruya: kafası çalışan adam alparslan türkeş, tüm tezgahın farkında mıydı; yoksa farkındaydı da bilmemezliğe mi vuruyordu? eğer ikinci seçeneği yapıyorsa neden böyle davrandı?
sene 1996... ülkücüler başbuğlarını son yolculuğuna uğurlar; başbuğlarına olan sadakatlerini yerine getireceklerine namus ve şeref sözü vererek. şimdi bakıyorum ülkü ocaklarına; bozkurtlarımız ne kadar da güzel tutuyorlar sözlerini. eminim o çok saygın türkeş de çay içe içe, adam döve döve başbuğ olmuştur...
isterse kabul edilsin, ister edilmesin, türkiye cumhuriyeti ruskilerin gazabından ön görüsü sayesinde kurtulmuştur. bir adam düşünün ki, sıfırdan bir ideoloji oluştursun, büyütsün ve milyonlara aşılasın. bir adam düşünün ki, tırnakları çekilsin, işkence edilsin, devletin polisine, askerine tek bir kötü söz söylemesin. bugün ruskiler bu ülkede söz sahibi değillerse, reel hayatta girdikleri her ortamda kaale alınmayıp, dışlanıyorlarsa, bu alparsalan türkeş'in sayesindedir. ulu önder atatürk'ün kurduğu cumhuriyeti yıkıp, yerine dünya'nın en s.kindirik ideolojisini getirme hevesinde olanlara, öyle bir tokat attın ki başbuğ, ne yapacaklarını şaşırdılar, kendilerine gelemediler...
kendisi de, ideolojisi de mezarda olan ülkücü başı.
12 eylül öncesi abd'nin arzusu doğrultusunda komünist ve sosyalist gençleri antikomünist bir hezeyanla öldürtme konusunda yılların faşist ideolojisiyle yoğrulmuş gençlere "gençler durun yapmayın" demeyerek yeşil ışık* yakmıştır.*
bugünkü mhp'lilerse en hızlı "antiemperyalist"tir.*
