alparslan türkeş

entry1300 galeri257
    401.
  1. 402.
  2. zebani amcalarla güzel vakit geçirdiğinden hiç şüphemin olmadığı bir gereksizlikti.
    1 ...
  3. 403.
  4. komünistlerin hain emellerine engel olduğu için ölüsüne bile tahammül edemedikleri büyük başbuğdur.gerek türkiye gerekse türk dünyası için yaptıkları unutulmamışdır.türkiyedeki bir komünisten ziyade azerbaycandaki bir türkün hakkında düşündükleri daha kayda değerdir.
    1 ...
  5. 404.
  6. türkiye'nin, bugüne gelmesinde ve beyinsiz bir kitlenin yetişmesinde emeği büyüktür. bu nedenle unutulmayacak ve anılacak bir şahıstır.
    0 ...
  7. 405.
  8. elini öptüğüm, bahtiyar ol duasını aldığım başbuğ.
    1 ...
  9. 406.
  10. ''ardından bin it havlamayan kurda kurt demezler ''sözünün kendisi için söylendiğini düşündüğüm başbuğdur.adı türkiye olan bir ülkede türk olması bile birilerine batmaktadır.
    unutmak ihanetdir.unutmayacağız seni büyük başbuğ...
    1 ...
  11. 407.
  12. öldüğünde çocuktum ancak ölümü ile milliyetçi hareket partisinin sonunu getirmiştir resmen. devlet bahçeli yıllardır bu partinin başında da ne yaptı? ne etti hiç bir fikrim yok. eminim kendisinin de yoktur. he şu an tahminimce de mhp severler türkeş'in hatrına seviyor bu partiyi hala. yoksa bahçeli için destekliyoruz diyen çıkar mı ailesinin dışından bilmem.
    2 ...
  13. 408.
  14. bahçeli yüzünden kemikleri sızlayandır.
    2 ...
  15. 409.
  16. Zaman alışmayı öğretti belki ama, unutmak mı ASLA...
    1 ...
  17. 410.
  18. Ölümüyle birçok insanı sevince boğmuştur. insanlık adına suçlar işlemiştir. *
    5 ...
  19. 411.
  20. türkiye solunun,komünistlerin anasını ağlatan büyük türk başbuğudur.
    1 ...
  21. 412.
  22. 413.
  23. devlet bahçeli'ye evlenme bize lazımsın diyen birey.

    ne tezattır ki kendisi çok eşlidir.
    0 ...
  24. 414.
  25. partiyi türk - islam sentezi denen şafii/kürt töreci inanç bazlı doktrine ipotekleyip bugün milliiyetçilikten ayrı bir de ulusalcılık akımının ortaya çıkmasına, yani millici unsurların arasındaki bölünmeye neden olduğu için suçludur. ömrünün son 3-4 yılında yaşadığı aydınlanma ve uyanış ise ilerleyen yaşı ve bozulan sağlığı nedeniyle işe yaramamıştır.

    mümtazer türköne gibi tipler hep onun döneminin sonuçlarıdır. türklüğü ikinci plana itip islamcılıktan ekmek yemeğe kalktığı için 92 sonrası türki cumhuriyetlerdeki arayış aşamasında da sembolik ziyaretler (ne rezaletler döndüğünü anlatmayalım o ziyaretlerde) dışında bir etkinliği ol(a)mamıştır. kırgız, özbek, azeri kardeşlerimiz kucak açıp bizi beklerlerken arvasi kafasındaki bazı öküzler türki cumhuriyetlerde şafii/vehabi misyonerliği yapmaya kalkıp o insanları kendilerinden ve türkiye'den soğutmuştur. o devirlerde türkeş'in arkasında saf tutup da bugün akp'de kürtçülük yapan çok tip vardır. ayrıca 90'lar kadrosundan cemaate yatay geçiş yapmış gene çok sayıda sözde "dava adamı" da vardır.

    aslolan türklüktür din detaydır.

    bunu kabul edemeyen türkçü ve/veya türk milliyetçisi değildir. kimse kendini kandırmasın...
    1 ...
  26. 415.
  27. 416.
  28. mustafa kemal atatürkden sonra türk gençliğinin örnek aldığı tek eski siyasetçidir.ben eceviti,demireli,erbakanı kendime örnek alıyorum diyen kimseye henüz rastlamadım.
    ruhun şad mekanın cennet olsun bilge lider...unutmak ihanetdir.emin ol unutmadık...
    2 ...
  29. 417.
  30. Mezarı Ankara'da öğretmen evi civarındadır.
    1 ...
  31. 418.
  32. cumhuriyet bayramında bdp'liler ve şakirtlerle kolkola girenlerin lideridir.
    2 ...
  33. 419.
  34. türkiye'ye en içi boş, bilgisiz ve faydasız bir kitle hediye eden kişi.
    5 ...
  35. 420.
  36. 421.
  37. 422.
  38. 25 kasım 1917 yılında yavru vatan kıbrıs’ta dünyaya gözlerini açan başbuğ’umuz, henüz çocuk yaşında kendisini milletimize karşı yürütülen amansız bir mücadelenin içerisinde bulmuştur. ingilizler, osmanlı devletinin yorgun ve güçsüz olduğu dönemde ‘fırsat bu fırsattır’ diyerek, kıbrıs’ı rumlara pazarlayabilmenin derdine düşmüş ve kıbrıs’ta 1571 yılından bu yana varlığını sürdüren türkleri yok sayan bir anlayışı benimsemiştir. bu durum zamanla kıbrıs’ta düşmanlığa, kan ve gözyaşı dökülmesine sebep olmuştur. bunun üzerine kıbrıs’ta yaşayan türkler anadolu’ya yani türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır. işte bu acı hadiseler sonucu türkeş ailesi de istanbul’a göç etmiş ve babasının da isteği üzerine küçük türkeş, çok sevdiği askerlik mesleğine ilk adımı atabilmek için 1933’te kuleli askeri lisesine girmiş, 1936’da mezun olmuş ve harp okulu’na geçmiştir. harp okulunu da başarı ile bitirerek 1939’da teğmen rütbesi ile ordu saflarına katılmıştır.
    başbuğ alparslan türkeş 80 yıllık yaşamında sürekli zorluklarla karşılaşmış ve hiçbir zaman bu zorluklar karşısında kendi rahatını düşünmemiştir. atatürk sonrası unutulan, unutturulan, önemsizleştirilen türkçülük-milliyetçilik fikri; aralarında başbuğ’umuzun da yer aldığı ve 23 vatanseverin öncülük ettiği 1944 yılında yapılan meşhur ‘yürüyüş’ sayesinde yeniden canlanmış, yok oldu sanılan türklük bilinci bir kez daha milletimizin gönlünde ve beyninde hayat bulmuştur. bu tarihi hadisenin kahramanlarından olan başbuğ’umuz diğerleri ile birlikte ‘irkçılık-turancılık’ davasında yargılanmış, çok ağır işkencelere maruz bırakılmıştır. ancak verilen bu büyük mücadele sonucunda başlar yere düşmemiş, hüsran yaşanmamış; bilakis zafer nidaları yükselmiş ve kıyamete kadar kutlayacağımız bir bayramı, 3 mayıs’ı kazanmışızdır.
    1968 sonrası ülke genelinde birliğimizi ve dirliğimizi bozmak, aynı zamanda islam ve türklük şuurunu tamamen fes etmek için kollarını sıvayan komünizmin planlayıcıları, yerli işbirlikçileri sayesinde türkiye’yi kutuplaşma, kamplaşma ve bölünme ortamına sürüklemişlerdir. bu durum aynı ülke çocuklarının sadece farklı düşüncelere mensup olduğu gerekçesi ile birbirlerinin kanını dökmesine ve ana-babaların gözyaşı akıtmasına sebep olmuştur. yaşanan bu acı tablo karşısında neredeyse hiç bir devlet adamının müdahale etmek yerine seyirci kalması ise, halen ‘düşündürücülüğünü’ korumaktadır. yalnızca başbuğ’umuz devletin selameti ve milletin bekası için, daha da önemlisi bin bir zorluklarla kurduğumuz cumhuriyetimizin ilelebet yaşayabilmesi için her fedakârlığa göğüs germiştir.
    ülkede yaşanan kardeş kavgasına ve kargaşa ortamına son vermek için ‘bizim çocukların’ 1980 yılında yaptıkları müdahale, ülkücü harekete karşı indirilmiş bir balyoz niteliğindeydi. vatan haini ile vatanseveri aynı kefede değerlendirip yargılayan ve suçsuz yere yıllarca parmaklıklar arkasında çile doldurmalarına sebep olan (!) zihniyet; 1980 sonrası ülkücü hareketi toparlayan ve yeniden ivme kazandıran başbuğumuz karşısında hayrete düşmüştür. hayrete düşmüştür diyorum, çünkü başbuğumuzu tanımıyorlardı. onun tarihteki sultan alpaslan, sultan fatih ve gazi mustafa kemal gibi derin teşkilatçılığını hayal edemiyorlardı.
    malazgirt ovasında bizanslılara, meydanı nasıl dar etmişse sultan alpaslan; “bu topraklar türkün toprağıdır!” diyerek, düşmana istanbul’u nasıl dar etmişse sultan fatih; anafartalar’da, kocatepe’de ‘ya istiklal, ya ölüm!’ diyerek, yedi düvele nasıl dar etmişse meydanı gazi mustafa kemal; başbuğ türkeş de “ ezan dinmez, bayrak inmez, vatan bölünmez!” diyerek, kızıl komünistlere türkiye cumhuriyetini dar etmiştir.
    işte o destansı mücadeleye omuz veren, istikbal veren, hatta can veren ruhi kılıçkıran’lar, süleyman özmen’ler, ertuğrul dursun önkuzu’lar, yusuf imamoğlu’lar, mustafa pehlivanoğlu’lar, selçuk duracık’lar, halil esensağ’lar, veli can oduncu’lar ve isimli isimsiz nice kahramanlara dede korkut, ahmet yesevi misali öğütler veren başbuğ sayesinde; ay yıldızlı bayrak semalarda dalgalanıyor, istiklal marşımız hür bir şekilde söylenebiliniyor.
    12 eylül sonrası liderlere verilen siyasi yasakların kaldırılması ile başbuğ; türk siyasetinin daima aranan, fikirlerine başvurulan bilge bir insan olmuştur. çünkü şartlar ne olursa olsun o, önce “ülkem, devletim, milletim” diyen bir anlayışa sahipti. onun bu köklü devlet ve millet aşkı ile ileri görüşlülüğü sayesinde türkiye cumhuriyeti, birçok kez meclis dışında olmasına rağmen aşılması zor badireleri aşmasını bilmiştir.
    1990’lı yıllara gelindiğinde ülkemizin gerek içeride, gerekse de dışarıda karşı karşıya kaldığı ‘terör’ bağlantılı sorunlarında, zamanımıza kadar tazeliğini koruyan ‘çözüm önerileri’ hafızalarımızdan bir an olsun silinmemiştir.
    bugünleri görüyor olsaydı ‘pkk/bdp’ itlerine türkiye büyük millet meclisi’ni dar ettirir, pkk ve destekçileri barzani ile talabani’ye inlerinde korku salardı. pkk’yı menfaatleri için silahlandıran hatta eğiten, sonra da şarlatanlığı su yüzüne çıktığında ‘müttefik’ gibi uydurma sözlerle bizleri (!) kandırmaya çalışan sözde dost abd’yi unutamayacağı bir dille uyarırdı.
    bütün bu yaşananlar karşısında ‘sınır ötesi operasyon’ yapamayan, dünün salyangozu ile siyasi fahişesi barzani ve talabani’yi tbmm konutlarında ağırlayan, abd’ye “sen bak işine” diyemeyen ve ayağına kadar giderek devletimizin ve milletimizin itibarını sarsan ve cahilce, şuursuzca alt kimlik- üst kimlik tartışmalarını başlatan başbakan recep tayyip erdoğan’a ise ‘devlet adamlığı’ dersi verirdi. bu anlamda başbuğ, türk siyasetinde yeri zor doldurulacak büyük bir devlet adamıdır.
    evet, başbuğum, seni unutmak er kişi için mümkün değildir! er kişi diyorum, çünkü er kişi olanlar devleti, milleti, bayrağı, toprak bütünlüğü için gözyaşı döken, çile çeken, mahpusluklarda bile milliyetçi türkiye’nin hayalini gören koca başbuğ’un kıymeti bilirler. bilirler diyorum, çünkü dava adamlarına ahde vefayı da öğreten sensin! artık vatan da sensin, bayrak da sen! kokusunu içimize çektiğimiz toprak da sensin, uğruna bedel ödediğin devlet de sen! ocak da sensin, parti de sen! yürek de sensin, meşale de sensin, kılıç da sensin, börk de sensin, azim de sen! azerbaycan da sensin, türkistan da sen! ötüken de sensin, kan ağlayan kerkük de sen! urumçi de sensin, gazze de sen! sevda da sensin, özlem de sen! gayrı bundan sonra söylenecek söz de sensin, ey türk illerinin kocalar kocası ulu başbuğu!
    hainlerin fazlasıyla kol gezdiği şu günlerde, sinir katsayımız daha da artmış durumda. yaşananlar karşısında bazen iç geçiriyor, bazen de geleceğe dönük korkuya kapılıyoruz. o yüzden gecenin karanlığında da, gündüzün aydınlığında da seni görüyor, seni özlüyoruz.
    daha dün gibi hatırlıyoruz, pkk’nın siyasi uzantılarına televizyon ekranlarında “ vatanımız için gereken can vermekse, can veririz. kan dökmekse, kan dökeriz!” veya mozaik tartışmaları ile ilgili “ ne mozaiği ulan! bu ülke mermerdir, mermer! ” dediğini.
    türk dünyasının bilge lideri, türk siyasetinin yeri doldurulamaz büyük devlet adamı ve ülkü ocaklıların, ülkücü gençliğin efsanevi başbuğ’u; seni unutmak tükenmektir, silinmektir, yok olup gitmektir!
    şunu bilmesi gereken herkes bilsin ki hiçbir güç bizlere seni unutturamayacaktır! bilakis ülkünün takipçisi olacağız ve bir gün, evet bir gün; kızıl elma’ya at salan türk milliyetçileri mutlaka milliyetçi türkiye’ye ve turan’a kavuşacaklardır!
    işte o zaman öksüz dediğin ‘tuna’, eskiden olduğu gibi çılgınca çağlayacak. işte o zaman ‘karabağ’, ‘kerkük’, ‘doğu türkistan’ hürriyet aşkını tadacak! işte o zaman yüce türk milletinin kaybolan itibarı iade edilecek! bundan kimsenin şüphesi olmasın!sevdan sevdamız, ülkün ülkümüz, kavgan kavgamızdır!

    ruhun şad olsun.

    tanrı türk’ü korusun!

    http://www.youtube.com/watch?v=vlp1gufzses +
    2 ...
  39. 423.
  40. yezidin torunu katliam'ların en büyük iki sebepçisinden biridir 6'oku yeterli görmüyerek yobaz, itcilere 9 ışık görüşünü savunmuştur.

    edit:mutlubaykuşun tayfası eksilemeye başladı.
    -Aaauuuu
    -bu saatten sonra ocak dışısın.
    0 ...
  41. 424.
  42. 425.
© 2025 uludağ sözlük