12 eylülden önce meydanı boş bulup sağda solda kurtarılmış bölge ilan eden komonostlara karşı verdiği mücadele takdire şayandı. lakin ömrünün son yıllarında refahyol hükümetine karşı süleyman demirel'le işbirliği yapması, solcu tavırlar takınıp nazım hikmet'i övmesi affedilir gibi değil. kominizme karşı durduğu gibi dik durmalıydı.
12 eylülden önce kurulmuş olan milli cephe hükümetleri döneminde bir kabine toplantısında rahmetli erbakan kendisini ülkücüleri sokağa dökmek ve silahlı mücadeleye başlatmakla suçlamış kendisi de rahmetli erbakan'a;
" komonostlar ülkeyi işgale başlamışken ben ve ülkücülerim evimizde oturamayız. ben ülkemde ezanı dindirtmem, bayrağı da indirtmem, sizin gibi de komonostları seyretmem" diyerek ayar vermişliği vardır.
"ezan dinmez bayrak inmez" lafzı ilk kez o toplantıda kendisi tarafından kullanılmıştır.
bugün 4 nisan günlerden, halfetinin ömerli ilçesinde bir oruspu çocuğunun sözde doğum günün kutlanacak, orası savaş alanına dönecek, polise molotof atılacak silah sıkılacak çünkü neden o soysuzun doğduğu ev türbeye çevrilmek istenecek, duvarlarına yüz sürülmek istenecek, diğer yanda ömrünü türk ve islam davasına adamış bir adam, işkencelere maruz kalmış, aranmış taranmış ama doğru bildiği davasından vazgeçmemiş türk dünyasının başbuğu. sen olsaydın acaba bu soysuzlar bu kadar kudurabilir mi, her şey bu kadar aleni konuşulabilir olabilir miydi, dağdan inenler kahraman, pkk ile çatışanlar hain olabilr miydi, sanmıyorum. örnekleri çoğaltmak, benzetmeler yapmak kolay ama sözü bitti çoktan.hakkını bir kez daha helal et başbuğ.
ülküsü uğruna türlü işkencelerden geçen, acıyla yoğrulan büyük bir lider. anlatıyor:
"Acımasızca, parmaklarımdan birini yakalayıp, tırnağımı çektiler. Aslında, ben o görevlilere acıyordum. Yönetim, bizi faşistlikle suçluyor ama, tüm faşizan yöntemleri kendileri kullanıyordu. içimden -bu da geçer yahu-diyordum. ..........
Emniyet Müdürü ansızın kapıyı açtı. içerideki manzarayı gördü. Ardından, bir sağlık görevlisini yanıma getirdiler. Kanayan parmağımı ilaçladılar. Sardılar..."
TÜRK VE iSLAM ALEMiNiN BAŞBUĞU MERHUM BAŞBUĞ'UMUZ ALPARSLAN TÜRKEŞ'iN VUSLATA ERiŞiNiN 15. YıLıNDA KENDiSiNi SEVGi, SAYGı, ÖZLEM, VE RAHMETLE TEKRAR, TEKRAR, ANıYORUZ..
(bkz: gittin gideli bir tuhafız)
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topuda bir sokak kaltağına.
ebediyete intikalinin 15.yıldönümünde kabri başında hürmetle andığım türk dünyasının son başbuğudur.o ülküleri gerçeğe dönüştüren büyük bir liderdi.türktü ülkücüydü yürekliydi sevdalıydı.vatana sevdalıydı ay yıldıza sevdalıydı türk milletine sevdalıydı.tükenmez bir sevdayı gönüllere nakış nakış işledi.onu görmeyen onu tanımayan ama ona kalpten sevdalı olan milyonlarca türk genci onun ve atalarının ülküleri için vazifeye atıldı.türklük gurur ve şuurunu islam ahlak faziletiyle birleştiren kutsal türk milliyetçiliği davasının büyük lideri seni unutmadık.unutmak tükenmektir...
katıldığı bütün seçimlerde aldığı oyların toplamı oranlayıp günümüze entegre ettiğimiz zaman
barajı geçemeyen ölümünün hemen ardından gelen seçimde ise mhpnin tavan yapıp ikinci parti olması neticesinde hakkında bukadar entry girilmesi bile fazla olan eski politakıcı.
solun en büyük kuyruk acısıdır.kendileri ''devrim'' derken bu adam ve arkasına aldığı bir avuç vatan evladı ülkücü ''esir türklere özgürlük'' diyordu.bugün hangisinin dediği gerçekleşti hep birlikte görüyoruz.
vatanımızın bölünmez bütünlüğüne, kutsalımıza, şehitlerimiz kanına, inançlarımza ve birliğimize ağzından salyalar akarak hakaret edilen ve hertürlü bölücü propoganda yapılan günümüzde başbuğ alplarslan türkeş'in kemikleri sızlamaktadır.
neden mi ? çünkü yıllar önce yine bir hain'e bir televizyon programında o tarihi ve bir o kadar değerli sözleri(!) söylemişti.
Rahmetli MUhsin yazıcıoğlu gibi, vatan hainlerinin ölüsünden nemalanmaya çalıştığı kişidir. Şöyle diyelim şimdi şerefsiz, dinlerarası diyalogcu, kürt açılımcı biri çıkıp "Rahmetli Türkeş çok iyi adamdı, şimdikiler bir şeye benzemiyor, veya yazıcıoğlu çok iyi adamdı şimdikiler bir şeye benzemiyor" diyorsa amacı şudur. Türkeş öldü, önümüzde şimdikiler var Türkeş'e iyi deyip yenilerini kötüleyelim, böylelikle şimdiki Dinlerarası diyalog karşıtlarını Kürt açılımı karşıtlarına amerika karşıtlarına saldırmış oluruz.
Sen adam hayattayken hakkında bir tane güzel söz söyleme, davasına iyi kötü hak verme sonra öldükten sonra yenileri kötülemek için öv öv dur.
Şimdiki ülkücülerin 30 yaşına dayanmışlarının çoğu onun zamanının ülkücüsüdür de , bu 30 yaşına dayanmışlar ve daha büyükleri de şimdiki Ülkücüleri yetiştirenlerdir. haliyle arada çok büyük bir kopma söz konusu değildir var olan küçük kopma ise AKP'nin medyasının ve yeni azıtmış akımların pompaladıkları Vatikan soslu ılımlı islam zehirinin her türk vatandaşına etkimesi gibi Ülkücülere de etkimesidir. 80 darbesinden bugüne yaşanan değişmeler konjonktürün değiştirdiği değişmelerdir. Sen tutup arsızca rahmetlinin ardından bugünkülere sövebilecek kadar aşağı değilsen eğer arkadaş vereydin Rahmetli zamanında Oyunu, neden vermedin? Ayrıca onun zamanından bu zamana var olan o küçük kopma ise zaten senin istediğin kopma, sana faydalı kopma, ölümünün işine yaradığından bahsetmiyorsun da çok mübarek adamdıya getiriyorsun.
cumhuriyet kurulduktan sonra daha doğrusu Atatürk sonrası dönemde türk siyasetine gelmiş nadir insanlardandır. türkeş bir siyasetçi olması yanında teorisyendi. yazdıklarını sadece kitap sayfalarına hapsetmeyen sokağa çıkıp inandığı değerler uğruna savaşan bir başbuğ idi.
merhum hakkında karalama kampanyası yapmaya çalışanlar şüphesiz onun hayat öyküsünü bile okumamış zevattır. kaç dil bildiğini, kaç kitap yazdığını bilmezler. sadece bir parti başkanı olarak algılarlar. kendisini ilerici zanneden bu yobazlarla başbuğdan devir aldığımız mücadelemiz devam edecektir.