Suriye konusunda muhaliflere çamur atmakta bir numaradır.Daha beş yıl önce şarkıcı türkücü iki ilim öğrenip başımıza hoca kesilmiştir.irandan aldığı paralarla irana köpeklik yapmaktadır.
bir sunni için oldukça rasyonelist biri. oldukça da samimi. kuran ve kütüb-i sitte okumaya üşenen müslümanlar için videoları işe yarar dinlerini biraz öğrenmede. ülkede otoriter olsa müziği profesyonel sporu falan yasaklayacak bir adam. yine de rasyonel kalmaya çalışıyor, devirleri yakmasa iyidir.
her islamcı gibi gücünü cehaletten alan biri. yine de çabasını takdir etmek lazım, en azından bu kadar cahil olup da bu kadar takip edeni olması büyük bir mucizedir. şu linkteki videoda iran islam devriminden sonra çok gelişti, nobel ödülü alan birçok iranlı profesör var diyor:
ne yazık ki artık bilgiye ulaşmak zor değil. nobel ödülü söz konusu olduğunda hemen ulaşabiliyoruz verilere. bakıyoruz kimmiş bu birçok nobel ödüllü iranlı profesörler:
topu topu iki tane. bir tanesi şirin ebadi, 2003'te nobel barış ödülü almış. bu ödülün tamamen siyasi olduğu biliniyor ama olsun. kimmiş bu şirin ebadi?
1975'te iran yasama organının başına geçen ilk kadın hukukçu. islam devriminden! sonra bir kadının islami açıdan hakim olamayacağına kanaat getirilerek rütbesi alınmış. insan-kadın-çocuk hakları alanında kitaplar yazıyor ve bu alandaki cesur çalışmalarından dolayı 2003 nobel ödülü alıyor. 2008'de, iran'daki islami rejimden rahatsızlığını söylüyor ve ölümle tehdit ediliyor. daha ayrıntılı bilgileri linkten okuyabilirsiniz.
ikinci nobel ödüllü iranlı da doris lessing, 2007'de nobel edebiyat ödülü almış. bu kadının iranla alakası bile çok az. britanyalı. babası iran'da yaşıyormuş o da orda doğmuş. eğitimini zimbabwe'de almış yarıda bırakmış. 30 yaşında londra'ya gelmiş hala orda yaşıyor, hatun 90 küsür yaşında.
ee bu mu yani iran'ın birçok nobel ödülü alan profesörleri? bu islamcıların din, ve özelde islam, ve daha özelde sünnilik dışında tek bir laf etmemesi gerekiyor çünkü çok fena çuvallıyorlar. sünnilikle ilgili kitaplar dışında hiçbir şey okuyup öğrenmemeleri buna sebep. başka bir alana kaydıkları an sudan çıkmış balığa dönüyorlar ve şopar gibi görünüyorlar. her boku bildiklerini sandıkları dünyalarının dışında bambaşka bir hayatın döndüğünden habersizler. alparslan kuytul da bunlardan biri.
sözlükte de övülmüş, çokça ilim sahibi, 5 yaşından beri ilim öğreniyor vesaire. iyi de ilim dediğiniz şey hadis kelam fıkıh'tan ibaret esasen bilim olmayan şeyler. bunların dışında hiçbir bilgisi olmadığından islamcının okumuşu bile anca saçmalıyor.
iran'ı sahabelere bakış açılarından dolayı sapık gören bu sığırlar islam dünyasının en ileri ülkesi iran'a muhtaç olduklarından kötü bir şey de diyemiyorlar. ona muhtaçlar. işin kötüsü, iran'ın az biraz gelişmiş olmasının sebebi sünni saçmalıklarından uzak, daha az saçmalık içeren şia mezhebinden ve muhteşem bir kültüre sahip olmalarından kaynaklı eleştirel düşüncenin daha gelişmiş olması. zaten bu ülkenin biraz daha iyi olmasını sağlayan da içindeki dinciler değil, ekserisi eğitimli, orta-üst ekonomik sınıftan, şeriatten rahatsız kısım. neresinden tutsan elinde kalıyor.
o kadar aydın alimdir ki, islam devriminden sonra iran'lı bilimadamlarının bir sürü nobel aldığını söylemiştir. oysa iran'ın iki nobeli vardır, biri barış biri edebiyat, edebiyat alan zaten ingiliz asıllıdır .
gereksiz bir herif. dinden çıkan öldürülür diyebilen bir adam. adam öldürmek günah değil mi? seni dinleyen, seven insanları kışkırtmak, beynini yıkamak değil midir bu? değilse biri açıklasın.
iyi hoş bir adamdır, severim sayarım ama kendileri sürekli birilerinden ayar yemektedirler, cübbeli bir taraftan edio yüksel diğer taraftan pinpon topu gibi oynuyorlar bu ağabeyimizle...
tehlikeli fikirleri olan gerçek islamın değil gelenekçi müşrik islamın din adamı. not: zaten gerçek islamda din adamı kavramı yoktur zira islamda din sınıfı kavramı yoktur.
islam'dan nefret etsem de sevdiğim dava adamı. islam camiası içinde bu kadar şeffaf, mert, korkusuz bir dava adamı yok. akp'ye de çakmıştır. hele ki şu kokuşmuş ortamda. tehditler alıyordur.
hocalar fetvaları gelen sorulara göre verir. misal ebu hanefi'ye adam kıçımızı yıkarken parmağımızı kaç boğum içeri itebiliriz diye sormuş. yani manyağın biri bunu sormuş ki adamda bu cevabı vermiş. bana da gelse biri yahu murat "annemin diz kapağını gördüm haram mı" diye. haram derim.bu aklına gelen adamın aklına neler gelmez.
https://www.youtube.com/watch?v=Xltzo4Ya-us Kuran'a inat (3:195; 4:19,32; 9:71; 2:228), hadis, sünnet, ve çeşitli mezheblerin şeriatı gibi adlar altında sunulan kadın düşmanı öğretiler, kadınların yararlandıkları bu insan haklarının çoğunu kaybetmesine neden oldu.
24:31 ayetindeki KHuMuR, çoğul bir sözcük olup, kökü KHaMaRa "örtmek" anlamına gelir. Sadece başörtüsü için değil, tüm örtüler için kullanılır. Kapsamlı bir Arapça sözlük olan Lisan-ul Arab, aynı sözcüğün yeri örttükleri için halı ve kilim için de kullanıldığını söyler. Bu sözcüğün tekil biçimi olan KHaMR, sarhoş edici ya da uyuşturucu maddeler için "zihni örten" anlamında kullanılır (5:90). 24:31 ayetinde Allah kadın inananlara iffetlerini korumalarını ve örtülerini göğüslerinin üzerine kapatmalarını söyler, kafalarının üzerine değil! Ayrıca, bu ayette kullanılan arapça fel yedribne ifadesi önemlidir, çünkü "koyacaklar, örtecekler" anlamına gelir. Eğer KHuMuR başörtüsü olsaydı, bu ifade fel yudnine, yani "uzatacaklar, salacaklar" olmalıydı, aynı 33:59 ayetinde olduğu gibi.
Bir diğer çarpıtma 24:31 ayetindeki ZiYNa sözcüğüdür. Ruhbanlar bu sözcüğü kadınları baştan ayağa örtmek amacıyla suistimal etmiştir. Nerdeyse bütün kadın vücudunu ZiYNa olarak görmüşlerdir. Abdest için kadınların yüzlerini, saçlarını, kollarını ve ayaklarını açmalarının bir ibadet olduğu sonucuna ulaşabiliriz (5:6). Bunlar gerçekten de birer ibadet olup gizli veya haremlik-selamlık yerlerde yapılma zorunluluğu yoktur (17:110). Bir erkek abdest alınan bir kadına bakıp da tahrik oluyorsa bu kadının suçu olmaktan çok, erkeğin psikolojik problemlerinin bir belirtisi veya o toplumdaki köklü sorunların bir göstergesidir.
Kadınların korunmak için örtünmeleri kendilerine kalmıştır. Kadınlar hakkındaki bu ilahi emri zorlamak erkekler veya ahlak polisine kalmamıştır, çünkü bu emir bireysel ve kadına özeldir. Bunun yanında, bu emrin değişik kültürlere, normlara, şartlara ve bireysel rahatlık düzeyine uyarlanabilmesini sağlayacak bir anlatım ile bildirilmiş olması kasıtlıdır. Erdemli olmayan erkeklerin tacizlerinden korumaya yönelik ilahi bir öneri, kendine müslüman kadın düşmanı erkeklerin zulmünü ve bizzat tacizin kendisini haklı çıkarmak amacıyla suistimal edilmemelidir.
33:52 ayeti Muhammed'in kadınların fiziksel güzelliklerinden etkilendiğini bildirir. Aklı başında hiçbir erkek kara bir çuval içinde yürüyen bir kadının "güzelliği"nden etkilenmez. Muhammed zamanında kadınların erkekler ile yüzleri açık şekilde bir iletişim içinde olduğunu bildiren bu ayete rağmen, kadınları sosyal ve politik hayattan yoksun bırakmak isteyenler aşırıya giderek kadınların yüzlerine bir peçe takmasını dayatan dini fetvalar yayınlamışlardır. Peçe, kadınları, kendilerinin efendi olduğunu iddia eden erkeklerin kölesi haline getirmek için tasarlanmış şeytani bir yöntemdir.
Kuran, önemli bazı politik nedenlerle, Peygamberin eşlerinin insanlarla fazla içli dışlı olmamalarını tavsiye eder (33:32-33). Bu tavsiye Muhammed'i ve eşlerini, düşmanları tarafından başlatılan karalama kampanyasından korumak içindir (8:30-31; 24:11-20).
ironiktir, hadis izleyicileri kendi tarihlerini bile görmezden gelir: Muhammed'in eşi Ayşe'nin, ölümünden sonra Muhammed'in yoldaşlarından oluşan bir topluluğa önderlik ettiği bildirilir. Ayşe, kendi kimliğinin farkında değildiyse, evinde kara peçesinin içine hapsolmuş idiyse, savaşta ve barışta, kadınları ve erkekleri, onlarla etkileşime ve iletişime geçmeden nasıl yönetebildi?
Kuran, erkeklerden kaçmayan kadınlara bir çok örnek verir, örneğin ibrahim'in eşi (11:69-71; 60:4-6), biriyle Musa'nın evlendiği Medyen'deki kadınlar (28:23-28), sonradan Allah'ın iradesine teslim olan Sebe Kraliçesi (27:34-40) ve Meryem (19:16-30; 3:42-43; 66:11-12). Müslüman kadınlar Muhammed ile tartışabiliyorlardı (58:1), ve kadınlar bağlılık sözü verip Muhammed'in liderliği için oy kullanabiliyorlardı (60:12). kadın erkek birlikte yemek yiyorlardı (24:61; 3:195; 9:71).
Dolayısıyla, haremlik selamlık uygulamasının islami bir temeli yoktur; Yahudilerden ve St. Paul'un kadın düşmanı öğretilerinden ithaldir. (Mısır'dan Çıkış 38:8; 1Samuel 2:22)
"Kadınlarınız kiliselerde sessiz olsun, çünkü konuşmalarına izin yoktur; Kutsal Yasa'nın da belirttiği gibi itaatkar olsunlar" (1Korintlilier 14:34).
Ayrıca bak: 1Korintliler 11:6-9 ve 1Timoteyus 2:11-15
