türk tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan ulu hükümdar. selcuklu sultanı tuğrul bey ın oğlu. 1071 yılında anadolu nun anahtarını bizans tan alan yüce komutan.
Amin maloufun Semerkant kitabında iranlıların Alparslanı eşcinsel olarak tanımladıkları ve sevmediklerini yazmıştır. iranlılar aynı iddiayı yavuz selim içinde yaparlar ve çaldıranda zaferide şah ismaile yakıştırırlar , iranı dost sananlara duyurulur.
Şehadeti Türklüğün yüksekliğini göstermesi açısından önemlidir. Semerkand isimli eserde anlatılanın tam tersidir.
Yüce Alparslan, yendiği Türk beylerinden birinin düello teklifini kabul eder ve çeşitli olumsuz koşullardan dolayı şehadete erer.
Yeniyorsun, bir emirle kafasını uçurabileceğin rehin aldığın hasımının düello teklifini kabul ediyorsun. Bu ancak Türk ahlakının ve töresinin anlayabileceği bir büyüklük.
Bununla beraber daha önce onlarca kez söylenmiştir elbette ama tekrardan söyleyelim Malazgirt zaferinin yani Türklüğün anadolu'ya perçinlendiği zaferin yıldönümü Türklüğün anadolu'da ilelebet kalacağının damgası olan Büyük Taaruzun başlangıcıdır. Bu yüzdendir ki Türklük için Ağustos ayı mübarek aydır.
''Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey kısır olduğundan dolayı öldüğünde bir varis bırakmamıştı. Türklerde ne soyun en yaşlısının tahta çıkmaı kuralı ne de herhangi bir saltanat veraseti usulü vardı.
Sultan Alp arslan diğer rakiplerinden daha ön plana çıkarak aşiret üyelerine üstünlüğünü kabul ettirerek tahta çıktı. Ama hasımlarının fısıltı halinde yaydığı bir söylenti peşini hiç bırakmayacaktı: Kısır olan Tuğrul'un doymak bilmez bir erkekliği olduğu rivayet edilirken dokuz çocuk babası Alparslanın, cins-i latifle pek ilgilenmeyen bir adam olduğu anlatılırdı. Düşmanları ona karı kılıklı lakabını takmışlardı; maiyetindekiler de konuşmaların böyle baş ağrıtıcı bir konuya doğru kaymamasına özen gösterirlerdi. Kendisine haklı veya haksız olarak yakıştırılan bu san, saltanatının zirvesinde onun ölümüne neden olacaktır.
Semerkant'a doğru ilerleyen Selçuklu ordusu önlerine çıkan bir kaleyi alarak arkalarını güvene almak istemişlerdi. Bu doğrultuda Alparslan saldırı emri verdi. Bu kalenin kumandanı Harezmli Yusuf Alparslan'ın sayıca üstün ordusu (yaklaşık 200 bin) karşısında inanılmaz bir direniş göstermiştir. Nitekim sonunda Alparslan'ın ordusunun sayıca üstünlüğe ağır basmış ve kale alınmıştı.
Bu arada yakalanan kale kumandanı Harezmli Yusuf Alparslan'ın huzuruna getirildi. Sultan yere dört kazık çakılıp Harezmli Yusuf'u bu kazıklara bağlayarak dört parçaya alınması emrini verdi.
-Yusuf aşağılayan bir tavırla haykırır:
-Erkek gibi savaşmış birine böyle muamele reva görülür mü ?
Alparslan cevap bile vermeden başını çevirir. Tutsak tekrar Sultan'ı azarlar gibi seslenir:
-Hey karı kılıklı sana söylüyorum!
Sultan bir anda sanki akrep sokmuş gibi yerinden sıçradı. Yayını kaptı, bir ok çekip taktı ve fırlatmadan önce muhafızlarına tutsağı bırakmalrını emretti. Çünkü onları da yaralayabilirdi. Gerçi o güne kadar hedefini hiç ıskalamamıştı.
Aşırı sinirlendiği için mi, aceleden mi, çok kısa mesafeye ok atmanın zorluğundan mı, nedendir bilinmez , Yusu'u vuramadı ve Sultan ikinci bir oka uzanmaya fırsat bulamadan tutsak üzerine atıldı. Alparslan kurtulmaya çalışırken ayağı bir mindere takılıp sendeledi ve yere devrildi. Yusuf üzerine çökmüştü bile, elinde giysilerinin içinde sakladığı bir hançer vardı. Kafasına bir gürz yemeden önce Sultanın böğrünü deşecek zamanı buldu yine de. Askerler Yusuf'u oracıkta lime lime ettiler.
Sultan Alparslan dört gün can çekiştikten sonra öldü. Dönemin vakanüvisleri sultanın son sözlerini şöyle naklettiler: 'Daha dün bir tepenin üstünden birliklerimi teftiş ediyordum, onların adımlarının altında yerin sarsıldığını hissettim ve kendi kendime, Şu cihanın hakimiyim! Benimle kim boy ölçüşebilir ? dedim. Allah bu kibirime bu böbürlenmeme karşı, insanların en sefilini , yenilmiş, esir düşmüş bir adamı, bir idam mahkumunu saldı üzerime ; o benden daha güçlü çıktı, vurdu devirdi beni tahtımdan, aldı canımı.'
Ömer Hayyam belki de bu dramın ardından kitabına şu rubaiyi kaydetmişti:
Her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye,
Altınları, gümüşleriyle övünmeye.
Tam işleri dilediği düzene girer,
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.''
Tanıdıkça daha çok sevdiğim gurur duyduğum idolüm.Şehadeti bile asaletinin sembolüdür.Hala daha şah ismaili sevip yavuza beddua eden ve buna türklük turancılık diyen vatan hainleri tarafından eşcinsel olarak nitelendirilir.
Yeni başbakanımız ahmet davutoğlu'na göre ordusu türk, kürt ve diğer anadolu halklarından oluşmaktaymış. Yani anadolu'yu kürtlerle omuz omuza fethetmişler. Kurtuluş savaşı için uydurdunuz anlarım ama malazgirt'te birlikte savaştık nedir. Hiç mi utanmadınız lan azcık tutarlı sallayın bari.
anadolu'nun kapıları türklere açıldı ibaresinin, tarih kitaplarına yazdırmış büyük türk. selçuklu imparatorluğu'na altın çağını yaşatmış kahraman. ruhu şad olsun.
melikşah, tutuş, ayaz, argun, aslanşah, doğanşah, böribars ve tekiş adında sekiz oğlu olan türk sultanı. reşidüddin'in minyatüründe başındaki tacı ve uzun saçları ile gayet havalı gözükmektedir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/713484/+