8 gündür bu ülkedeyim.1 ay daha burada kalacağım ve bu ülke hakkında yorumum;
Kurallara uyulduğu sürece rahatça yaşanabilen bir ülke.Pandemiden sonra birçok şeyin fiyatı artmış olsa da hala dünyanın en sağlam ekonomisine sahip ülkelerden birisi.
Gıda,alkol vb. şeyler çok ucuz ama giysi ve elektronik eşya vb. şeylerde fiyatlarda artış var,buna rağmen yine de satın alırken zorlanmıyorsunuz.
Sokaklarda ve tren istasyonlarında bira içmek serbest.Elinizdeki birayla trene binerek de içeride otururken içebilirsiniz.
Nazilerle ilgili bir şey konuşmadığınız sürece her konudaki fikrinizi rahatça söyleyebilirsiniz.
Türkiye'deki gibi tartışma ve kavgaların aynısını burada etmek büyük yürek ister.Burada vatandaşlık almadan yaşayan biriyseniz ve kavgaya karışırsanız sınırdışı edilmeniz kaçınılmaz.Vatandaşlar bu suça bulaşırsa şikayet edildiğinde cezası ağır olur.
Gece vakti sokaklar çok sessiz.Birisi gece sessizliğinde hiçbir şey olmadığı halde inanılmaz derecede çığlıklar atsa ve mahalle sakinleri polis çağırsa,ciddi bir şey oluyor sanrısıyla olay yerine çok sayıda polis ekibi gönderilir,o derece bir sakinlik var.
Gelelim ulaşıma;
Ulaşım pahalı.Şehir içi banliyö tren sistemine bir sefer için 7 euro ödeniyor.
istasyonlarda ulaşım kartı basma diye bir şey yok.Perona istediğiniz gibi girebilirsiniz,trene bindiğinizde biletiniz kontrol ediliyor.
isterseniz şehir içi trene bilet almadan binebilirsiniz ama bu büyük bir kumar, çünkü bilet kontrolü sırasında biletsiz yakalanırsanız ya sonraki istasyonda indirilirsiniz ya da para cezası kesilir.Ben Dortmund'da iken yaptığım banliyö tren yolculuklarında biletler hiç kontrol edilmedi,eğer bu yolculuklarımda bilet almasaydım 35-40 civarında euro cebimde kalacaktı.
Almanya'da her ırktan millet var,resmen Almanya artık Avrupa'nın Amerikası olmuş durumda.
Siyasete ve din konusuna gelince;
Ekonomi iyi olduğu için ve insanlar kısıtlanmadığı için kimse siyaset ve din konuşmuyor.Buraya geldiğimde beni asıl rahatlatan şey ekonomik rahatlık değil,bu durumdu.
Özetle;
Kurallara uyduğunuz sürece her konuda özgür ve rahatsınız, Almanya'nın bittiği ve çürüdüğü de yok, çoğu kişi memnun.Tüm buradaki güzellikleri gördükten sonra Türkiye'ye döndüğümde ülkedeki kaosa nasıl dayanacağım onu düşünüyorum...
bu senenin içinde oralarda olacağım. beki köln, belki berlin, belki frankfurt, belki münster, belki essen. alman daha doğrusu avrupa tarihini gerçekte seviyorum ama beni kusturan şeyler de vardı. sanırım bu şeyler avrupanın akap li dayı ve chap lı teyze kıvamındaki insanlarından kaynaklıydı. ama audi a3 ler, mercedes benz ler beni bekliyor sanırım. vw fabrikasını kapatmasın çünkü ben alıcam.
almanyaya gitmek için başvuru yaptım. ve bu sefer önüm açık sanırım. şu an gerçekten gidebilirim. ama bunun ne kadarından pişmanım? alman vatandaşlığı. alman ülkesi vatandaşlığı. kötü tercihler. kendimi kandırmıyorum. bu ayarda bir bipolar olduğum kesin.
kendi hakkımda bahsettiğim zaman üniversite 3 mart-eylül arası neredeyse tamamen intihar edicektim. bunun nedeni artık yaşadığım şeylerin tamamen ruhuma, vücuduma, kişiliğime, benliğime, hareketlerime tamamen yapışması ve artık intihar etmem, bipolar veya şizofren olmam, mental sorunlar yaşamam, kişiliğimin bölünmesi gibi şeylerin tamamen hücrelerime işlemesiydi sanırım. bunun son sınırı ise üniversite 2 bitiminde kanadaya iltica etmememin sonucundan kaynaklanan bir şey.
ne iş yapacaktım? toronto da barmen olmak mıydı? mcdonalds ta hamburgerci olmak mıydı? ottova da pizzacıda bir işe girip pizzacı ustası chrollo lucilfer3 mı olucaktım? şu an eğer ki almanyaya gidersem ve bir şekilde denklik ve vatandaşlık alırsam dünyanın her yerinde yine bu mesleği yapabilecek kıvama gelicem. ama ruh sağlığım ne kadar yerinde?
bu o kadar ağır bir biçimde ruhuma batıyor ki çözülmüyor. bu yanlış bir seçenekti. ottava da pizza ustası chrollo lucilfer3 olmak doğruydu. çevreme bakıyorum ve ne görüyorum? insanlar dehşet bir şekilde gözüme batıyor. insanlar evleniyor, çoluk çocuk sahibi oluyor. ev kuruyor. ben niye kuramıyorum? kurabilir miydim? evet. o zaman pizzacı ustası chrollo lucilfer3 olucaktım. ağır bir şekilde kendimi yedim. ama o zaman yalnızlığın etkisiyle kaldıramadığım derecede korkunç bir karanlığın mahkumuydum. hala öyle. bu editleri ise bu karanlıklara yüz tuttuğıu için izliyorum sanırım.
bunu en iyi bilen kişi akademisyen Behçet Yalın Özkara denen bir devlet üniversitesi profesörü. her yerde bas bas bağıran birisi.
"bilgisayarları çok seven ve hayranı olan bir tane adam varmış. çok uğraşmış, çok çabalamış, çok çalışmış ve en son urfada bir ilkokulun kantincisi olmuş.
çok çalışırsan yaparsın hocam".
almanya başlığını görünce aklıma geldi...
sahi ya Almanya'nın önde gelen otomotiv yan sanayi şirketlerinden Linde + Wiemann, Türkiye’deki üretim tesisindeki ortaklık paylarını devretme kararı alarak Türkiye’den çekildi.
daha yeni oldu, Linde + Wiemann'ın ülkemizden çıkışı...
yalnızca yerli otomotiv üreticisi Togg ile değil, aynı zamanda Ford Otosan, TOFAŞ, Stellantis ve Magna gibi küresel devlerle de çalışıyordu. Togg’un üretim sürecinde de şirketin imzası bulunuyordu. Türk otomotiv endüstrisinin önemli bir parçası olan Linde Opsan, seri üretimle 2012'de Ford Transit ve Ford Tourneo projelerine başladığından bu yana, sektördeki büyüklüğüyle dikkat çekiyordu.
almanya bize ihanet mi ediyor?
bizi kıskanıyor mu?
otomotiv sektöründe olan kriz, küçülme vs yüzünden mi?
daha da açık sorayım "dünya markaları ceketini alıp kaçar gibi bu ülkeden giderlerken salak mı, hain mi, dış mihrak mı, bizi kıskanıyorlar mı?" neden kaçar gibi gidiyorlar?
bildiğim bazı markaların yöneticileri (türkiye temsilciliğinde markanın yönetici konumunda insanlar) kendileri için bir gelecek görmeyerek neredeyse piyasada rakipsiz oldukları halde neden gidiyorlar, kalanlar yatırım yapmıyorlar diye bana sormayın.
etik açıdan off the record konuşmalar ve yasal olarak da gizlilik anlaşmaları nedeniyle her şeyi diyemiyor - yazamıyoruz.
tr de migros u zengin ettiğim kadar gideyim de biraz almanyadaki marketleri, galericileri zengin edeyim. gidersem sağda solda b*k gibi para harcayacakmışım gibi geliyor.
Yaşadığım ülke. Ben " alamancı" ya da " gurbetçi" lafından hiç hoşlaşmam... öyle biri diilim çünkü. Zorunluluktan gelmedim ben buraya. Ben okul okudum, Türkiye' de de bayaa böyle iyi bi öğrenciydim ben.
Hesapta gelip okul okuycaktım ve Türkiye ' ye geri dönücektim. Öyle olmadı. Almanya benim konumda dünyadaki en üstün ülkelerdendi ve okul harcı ödemiyordum, o zamanlar bu çok güzel gelmişti bana ve aileme...ancak okula giriş şartları para ödemem gereken Ülkelerden şöyle bir 6 kat falan daha güçtü. Ama sınava girdim ve başardım sınavı...yalan olmasın 124 mü 125 mi kişiden 3 kişi alcaklardı, o 3 kişiden biri ben oldum!!
Kendi konumda çok iyiyimdir ben, ve bildiğiniz üzere almanya ' da çirkin güzel gözetmezler, ehliyet liyakat kimdeyse onu alırlar.
Çeyrek yüzyıl oldu!!
Çok böyle, dünyanın en kötü ülkesi falan diildir burası. Akp li almancıların bilgi kirliliklerine inanmayınız, hani diyorlar ya bi domates 10 Euro falan diye... Yok öyle bişey!!
Bi de tren çok severim ben. Trenin anavatan( larından biri) ı Almanya!
Çok güzel ülkedir, 3'te birinden fazlası ormandır... özel bisiklet yolları konusunda hollanda ' yı bile donunda sallar. Bisiklet yolu, sadece ana yolun yanındaki kıytırık bölünmüş yol diildir burda, çok kere kendi güzergahı vardır!! Bu bugünkü konu diil, 1970' te de varmış...o yüzden bu ülkede birçok kere kendi ülkesini bisikletle gezmiş Almanlara rastlarsın...
Türkiye ' nin aksine hukukçuları politikacılarının altında göt yalamazlar bu ülkede. O yüzden politikacının götünün keyfine hareket etmez bu ülke. Herr Scholz, Bundeskanzler, pazar günü kiliseye gidecekse o onun özelidir , üç bin korumayla kiliseye gidemez, dört tanesini ülke öder, o, bu bana yetmez derse, o zaman günlük ücretleri neyse hepsini cebinden ödiyceksin, derler...ki başka pek çok konuda politikacıya ayar çektiler. En son bildiğim alman dışişleri bakanı güzel kadın baerbock ' a Lüksemburg ' a gitmek için devletin uçağını " ver me di ler!!"...tehlike ve aciliyet nedir ki siz uçak istiyosunuz, diye sormuşlar dışişlerine, dışişleri cevap verememiş, veremeyince kibarca, oraya tren var, herkes gibi siz de trenle gidiniz, demişler ( basına yansıdı bu, ordan biliyorum), ve güzel dışişleri bakanı Lüksemburg ' a trenle gitti!!
" itibardan tasarruf olmaz!" diyemedi!! Ona, olmaz koçum, bu parayı alman vergi mükellefi ödüyor, sen bu parayı har vurup harman savuramazsın!!, dediler!!
Bu ülkede yaşayınca, bir ülkeyi aslında hukukçuların yönettiğini anlıyosun!! Harcamalara, harca ya da harcama, diyen hukukçular.
Alman devletinin "1" adet airbus a330 uçağı var, ikincisi yok, gerek de yok, hiç duydun mu alman devleti şuraya 4 uçakla çıkartma yaptı, falan diye?!.. duymazsın, Yok çünkü!!
Yani kıssadan hisse şöyle diyelim, " dünyanın en iğrenç ülkesi" diildir burası!!
