almanların işgücü sorununa çare olup, amelelik yapmalarına rağmen nedense türkiye'dekiler tarafından üstün görülmekle birlikte, kendilerini de anavatanda yaşayanlara karşı üstün hissetmekte olan ve bunu belli eden gurbetçilerimiz.
maalesef almanya'ya bir türlü entegre olamayan insanlardır.eğer alman toplumuna uyum sağlayabilselerdi belki de düşmanlık falan olmayacaktı.gerçi oradaki gerzek neo-nazilere ne yapsanız yaranamazsınız.o da ayrı bir mevzu.
türkiyeye geldiklerinde kendi aralarında bile almanca konusan gurbetçiler. özellikle senin duymanı istemedikleri bişi konuscaklarında almancaya basvurulur.
genellikle en çok suç işleyen, en çok kirli işe karışan yabancılardır. öyle gurbetçi gurbetçi diye bakmanın, hemşehricilik yapmanın gereği yok.. biraz da gerçeklerden söz edelim.
Genellikle 3000km. yolu arabayla gelip giderler. Nedenini sorunca da "macera" olsun derler. Halbuki delikanlı gibi söyle işte "uçak bileti parası çok pahalı" diye. Ama paralarıyla yurdum insanına hava atacaklar ya.
türkiye'ye gelirken sırf usuldendir diye abuk subuk hediyeler getiren paralı kırolar.
farkındayım tanım biraz ağır oldu ama bu konuda sinirliyim.
dayım var almanya'da, her yaz gelir türkiye'ye, ev falan da almadı. gelir biz de kalır 1 ay boyunca. sözümüz yok kalsın.
benim anlamadığım mesele, sanki türkiye'de yaşayanların açlıktan öldüklerini sanmaları.
adam hediye olarak nescafe getirmiş. bildiğimiz nescafe. ulan benim nescafe almaya param yok mu? ya da nescafe dediğin şey istanbul'da bulunmayan bir nesnemi?.
adam resmen bizi salak yerine koyuyor. diğer hediyeleri, sabun, cilt kremi bi de diş macunu.
evet diş macunu...
şu andaki almanya'da mevcut türk popülasyonu yakında almanya'yı türk himayesi altına alacaklarının ilk göstergeleri diye tahmin ediyorum.. * hiçe sayılmayacak kadar çoklar..
hiç yakın akrabam yada tanıdığım olmamasına rağmen bende hiç de iyi duygular uyandırmayan göçmen vatandaşlarımız. yaşadıkları ağır kimlik kavgasının verdiği bir bocalamanın sonucu meydana gelmiş yeni bir nesil. hem yurtdışında hem de türkiyede yeterince sevilemeyen, aslında bu durumu hiç de hak etmeyen insanlar.
zamanında insanlarımızın gücüne kuvvetine bakarak işçi alan almanyanın marifeti olarak almancıların türkçe yapıları anadolu aksanı ve almancanın karışımıyla ortaya çıkan bir türkçedir. ilk zamanlarda Almanyada 2.sınıf vatandaş gibi muamele görmelerine rağmen şu an almanyada türk mahallelerinin kurulmasıyla beraber kendilerini kabul ettirmişlerdir. Yaşayış mentaliteleri olarak, sıla hasreti çeken, üklesini seven insanlardır. bizde seviyoruz hepsini.
türk kalamayan, alman olamayan bünyelerdir.
almanya'da bağıra bağıra türkçe konuşmayı, türkiye'ye gelince aralarında almanca kastırmayı pek severler.
almanya'da almanları sevmezler, türkiye'de türkleri hor görürler.
almanya'da kural-yasak tanımazlar, türkiye'de kuralsızlıktan yakınırlar.
almanya'da türkiye hasreti çekerler, türkiye'ye gelince "ah almanya" diye iç geçirirler.
avrupalılıktan kelam edip sahilde donla mangal yaparlar.
almanya'da küvette koyun keserler, türkiye'de "ay canım wurst çekti" derler.
almanya'da bazı kelimelerin almancasını hatırlayamazken, türkiye'de her nedense türkçesi gelmez akıllarına.
almanya'da yapılan anketlerde büyük çoğunluğu kendilerini milliyetçi-türkçü-dindar vs. gibi nitelerken, türkiye'ye geldiklerinde avrupa birliği savunucusu olurlar.
kısacası ne öyledirler, ne de böyle. arada kalmış bir garip ırktırlar.