bir şekilde almanya'da yaşamaya çalışan türklerde görülen görgüsüzlük çeşidi.
sırf memleketteki akrabalarına gösterebilmek için binlerce kilometre yolu bmw, mercedes, audi marka arabalarıyla çekerler. konuştuğunuzda konu ne olursa olsun sonunda arabalarının kaç model olduğu, kaç yaptığı, hangi özelliklere sahip olduğuna gelinecektir.
gelirken milyon kilo çikolata getirenleri de var bunların. hala zihinlerinde 30 yıl önceki türkiye var sanırım ki buradaki çikolataların envayi çeşite ulaştığı konusunda tek bir fikirleri yok. dahası marketlerdekileri de beğenmezler. "bizim almanya'da" ile başlayan cümleleri bir özentilik hissiyatı ile sonlanır.
türkiye'ye gelirken bebek bezi bile getirenler tanıyorum. bildiğin prima falan işte. türkiye'de hala kadınların amerikan bezi ile bebeklerini bezlediklerini sanıyorlar ya da bu duyguyu vermeye çalışıyorlar.
yere bir şey atanı, trafikte hata yapanı gördüklerinde "bizim orada bunu yapsalar polis götlerinden kan alırdı" demeleri.
her ne olursa olsun "bizim döşland'da böyle değil vallaha" denilmesini unutmamak lazım.
--spoiler--
beyaz veya siyah atlet giyenlerdir. altın kolye ve altın bilekliler vazgeçilmez. kaprilerin altına giyilen beyaz çorap sonuna kadar çekilir
--spoiler--
bunların köyden gidenlerini de unutmamak lazım. buradan giderken antep şivesiyle konuşan almancılarımızın dönüşte istanbul ağzıyla konuşamalarına bir anlam veremiyorum. sanki Almanya da türkçe konuşuyolar... şunu da söylemeden edemiyeceğim, Türkiyeye geldikten sonra 1 ay akrabasının evinde yiyip içen almancılarmız çarşıdan gelirken eline bir maydonaz almayı akıl edememesi de ayrı bir tartışma konusu...