biraz godoş bi dil olsa da (in, auf, über ve daha aklıma gelmeyen akkusativ/dativ melezi edatlar, doch kelimesi, so/wie vb. çok anlamlı kelimeler vb.), en güzel ve en kibar dil budur.
elbet bir fransızca değildir, ama ingilizce gibi tiki ağzıyla konuşulmaz, italyanca gibi poh gibi bir telaffuza sahip değildir, ıspanyolca gibi de köpek hırlamasından hallice r' ler yoktur.
güzel dil, güzel.
avrupa'nın en çok konuşulan dilidir. avusturya, belçika ve almanya'nın resmi dilidir. ingilizce ile aynı dil ailesinden gelir ve bu dili bilenler az çok felemenkçe'yi anlayabilirler.
dili goethe enstitüsü düzenler. ayrıca almanya'da aile birleşimi yapmak istiyorsanız bu dili a1 seviyesinde bilmeniz lazımdır.
edebiyatı çok zengindir, kafka'dan tut nietzsche'ye kadar çok değerli insanlar eserlerini bu dilde vermiştir.
resmi olarak kullanılan tarzına hoch deutsch (yüksek almanca) denir. hoch deutsch almancası bilseniz de avusturya lehçesini anlamak çok zordur.
tükürük bezlerini kurutan dil. yüzyüze almanca diyaloğa girilmemesi önerilir.
ayrıca tam bir faşist dili. tüm sinirinizi konuşarak atabilmenize olanak sağlar.
kullanıcı adımı hangi kafayla bilmiyorum ama seçtiğim dil. çok sevgili yazar Goethe` nin ölmeden önce yatağında söylediği son sözdür. kabul edersiniz ki genç wertherle beni de oldukça etkiledi.
mehr licht (bkz: )daha fazla ışık anlamında.
bok atanların %90'ı da almancadan gelen ingilizceyi öğrenmek için götünü yırtan kişiler arkadaş bak sen işe.
ikinci anadilim. ilk kez birini sevdiğimde lieb dich demiştim, seni seviyorum değil.. tabi sonra da ilk aşk acımda ''lass mich nicht im stich'' demiştim, ''gitme nolur'' değil.. hayatımda ilk ölüm haberini aldığımda, sakinleşmek için günlüğümü ve kalemimi elime aldım, kafam yerinde değildi ve içimden ne gelirse, canım ne kadar yanıyorsa yazdım. sonra baktım ki, 10 yıldır özenli bir türkçe ile tuttuğum defterde, 10 yıl içinde türkçe yazılmayan tek sayfa onlardı. almanca yazılmışlardı. fark etmeden almanca kullanmışım. acı çekerken beynimin ilk kullandığı dildi almanca..
bu yüzden hak verirsiniz ki önemlidir benim için.
aşığım kendisine. şimdi de edebiyatını okuyorum. güzel türkçemden sonra şu dünyada en çok sevdiğim dil..
artikel sorunu ile insanı almanca öğrenmekten soğutur. hem kelimenin anlamını öğreniceksin, hem de hangi artikeli aldığını öğreneceksin. vay babam vay. halbuki almanların bile bu kadar artikel takıntısı yok iken, bizim hocalar yanlış artikel kullandığında resmen çıldırıyor.
ingilizce bilenlere çok kolay gelen dildir. ingilizceye göre daha yazıldığı gibi okunur. Yalnız die der das can sıkar. Kelimeler tek tek öğrenilir. Cins isimlerin de ilk harfi büyük yazılır.
Hastası olduğum dil. Kabaymış. Hah. Önyargılarıma şey ederim.
Bugün şu Almanca konuşan erkek ile karşılaştım asansörde. Yanında ruj ve allık süren erkek arkadaşı var. Almanca bir şeyler anlattı. Ruj ve allık süren kişi de
-- Höyy. Koğğğaa Oppaaa Yuppaa Öğğğ diye bir şeyler dedi.
O da karşılık olarak bir şeyler söyledi ama yok böyle güzel bir söyleyiş. Ne de güzel olursun sen beyazlar içinde diye diye gittim odama. Bir saat sonra içimdeki ses git sigara iç dedi, içimdeki ses hep boş konuşur, koşa koşa çıktım en üst kata. Yaktım bir sigara oradaydı.
Bakıştık yine Almanca eşliğinde. O bana baktı, ben ona baktım çaktırmamaya çalışarak, çok çaktırdık yine birbirimize. ich liebe dich diye fısıldayacaktım yanından geçerken ama çocuğun benden daha iyi Türkçe konuştuğunu fark ettim çok geçmeden. seni seviyorum evlen benimle diyesim geldi, diyemedim. almanca öğrenmeye karar verdim, ilişkimiz boyunca bana sinirlenip sinirlenip almanca edeceği tüm küfürlerin ne anlama geldiğini bilmem lazım.
- fick dich
- ne dedin ki?
- seni seviyorum dedim canım
- eheh seviyorum ben de seni
Anadolu lisesinde gördüğüm 2. yabancı dilim olması için seçtiğim alman dili.
Lise hayatım boyunca almanca sadece tek bir kelime bilmemden mütevellit artık ilgilenmediğim iletişim dili.