Yeni evlenen bir çift mutlu mesut yaşarlarken, ekmek parası için gurbete* gider. Bir zaman sonra orda bir iftiraya uğrar ve mapushaneye düşer. Yılları geçer hapiste. Hep aklında köyüne dönmek vardır, karısına kavuşmak hayaliyle yanar tutuşur. Gel zaman git zaman cezası biter, delikanlı hapisten çıkar ama gençliğini de çıktığı mapusta bırakmıştır, yaşlanmıştır. Çekine çekine köyüne döner, acaba bu kadar yıl karısı onu bekledi mi yoksa başkasıyla mı evlendirdiler diye korka korka gider köyüne. Köye varır, karısını görür, yanında genç bir adam vardır ki türküde koynundaki yatan yiğit derken bu gençten bahsedilmektedir. Nasıl olmuş bilmiyorum ama delikanlı elini kana bulamamış ve arkasını dönüp terketmiştir köyünü hem de kimseye gözükmeden. Giderken de bu türküyü söylemiştir. Bu arada karısının "koynunda yatan yiğit" oğludur ve o bunu hiç bir zaman öğrenememiştir. "Koynumdaki Şu Yiğiti Ak Sütümden Emdirmişim" kısmını bilmeden nasıl söylemiş derseniz onu da herhalde türküyü derleyen eklemiştir.