harika bir dizi gerçekten.
doğru insanı arayan ama her karşısına çıkan "iyi erkek"te bir kusur veya bir sorun bulup bitiren bir kadın. 30'lu yaşlarında, kendi hayal dünyasını kurmuş ve gerçekle 2 dünya arasında kalmış gibi. hayallerindeki adama ve hayalinde kurduğu fantezilere ulaşamadığı için melankolik bir ruhu olan hatun ally mcbeal.
ama dizideki en sevdiğim karakter john cage olmuştur. alay edilerek geçirilmiş bir çocukluk ve özgüven eksikliğinin simgesi adeta. harika bir karakter. john cage, psikolojinin bize söylediği çocuklukta yaşanan her olayın yetişkinlikte bir karakter haline dönüştüğünü göstermiş ama bundan sakınmamak gerektiğini farkettirmiştir. çocukken yaşanan sorunların, insanı daha mükemmel bir karakter haline getirebileceğini göstermiştir.
özgüveni kazanmak, girilecek role adapte olabilmek için zihinlerinde hayatlarına bir fon müziği koymaları ise muhteşem.
dizi müzikler inanılmaz. barry white, vonda shepard, tom jones...
ara sıra açıp tekrar izlemek, gülümsemek ve hayata dahil edebilmek için birkaç ipucu almak için izlenmesi gereken bir dizi.
en çarpıcı anlardan birinde geçen, cuk diye oturan melodi budur;
hangi sezon, hangi bölümdü hatırlamamakla birlikte Ally kendini depresyonun kollarına bırakmışken Al Green baba gelip kendisini göstermiş ve şarkısını söylemiştir. beklemekteyiz..
başrolünde calista flockhart ın oynadığı eskiden cnbc-e de yayınlanan dizi. ayrıca dizide konuk oyuncu olarak bon jovi, stinggibi ünlüler de oynamıstır.
avukatlıktan başka her boku yiyen avukat hanım. zaten çalıştığı hukuk bürosu da hukuk bürosundan başka her boka benziyor, seviş bürosu olmuş resmen, onun eli öbürün kıçında filan ne iğrenç bir dizi be bu.
vakti zamanında cnbc-e de yayınlanan, sonrasında flash tv' nin Türkçe olarak yayınlamaya çalıştığı * , Ally isimli hatunun ilk aşkı billynin kendisini terk edip hukuk okumak üzere başka bir şehre gitmesiyle gaza gelmesi ve hukuk okuması, sonrasında da tesadüfen * billy ile aynı avukatlık bürosunda çalışmaya başlayan dizidir. takiben kısa süre içinde billy' nin georgia adında sarışın bir hatunla evlendiğini öğrenmesiyle yıkılan Ally ne yazıktir ki mütemadiyen şanssızlıklarla dolu bir aşk hayatına sahiptir. zaten pek de normal olmayan ruh dünyası her aldığı aşk darbesinden sonra daha da bir renklenmiş ve günlük hayatına halusinasyonları dahil etmiştir ki diziyi asıl eğlenceli kılan da budur. aşkkları, acıları, yalnızlığı ve bunları konu alan halusinasyonlarıyla giden, her karakteri ayrı bir dünya olan (bkz: billy) (bkz: georgia) (bkz: little biscuit) (bkz: eleine) *, her duyguyu izleyiciye sonuna kadar hissettirmeyi başarmış, tamamen kendimi bulduğum ve idolüm haline gelen mükemmel dizi.
ayrıca dizinin büyük bir başarısı da mükemmel müzikleridir. vonda shepard bu diziyle tam 3 adet albüm yapmıştır. çok süper şarkılar dizi sayesinde tanınmış ve sevilmiştir. bunlara en güzel örnekler al green' den how can you mend a broken heart ve vonda' nın seslendirdiği alone again, baby don't you break my heart slow, end of the worl, goodnight my someone gibi şarkılar verilebilir.
pek sevdiğim bir diziydi.. birçok unutulmaz sahnesi vardı.. "i only want to be with you" bence en güzel soundtrackiydi.. barry white vardı, al green, bon jovi, sting..
billy'nin ölüm sahnesi ve mahkemede yaptığı konuşma en unutulmaz sahnelerinden biriydi..
ama bir replik vardı ki unutmayacağım onu:
billy : i have a brain tumor
ally : in your head ?
billy : no in my ass..
