ilk canlı izlediğim maçtı 2002 yılında ki spurs-sixers maçı. işte o gün bugündür bu adamın hayranıyım. herşeyi ile farklı diğerlerinden, keşke ilk gördüğüm forma ile kalabilseydi hep. sağa sola savrulmasaydı takaslarla. takip ettiğim son 7 senede hiç bu kadar isteksiz ve amaçsız oynarken görmedim. *
yavaştan kaşarlanan nba oyuncularından denver'a gitmekle hayatının hatasını yaptığını düşünürken daha büyüğünü yapıp detroite gitti. Joe Dumars onu kimin karşılığında takas edecek göreceğiz. Başrolden figüranlığa geçişini izlemek acı veriyor.
dumars iverson'ı takım şampiyon olsun ya da iverson'ı bir süperstarla takas edeyim diye getirmedi. amacı oldukça açık. iverson'ın 2009 yılında biten kontratı. 2009 ve özellikle 2010 belki de nba tarihinin free agent piyasası olarak en verimli yılı olacak. 2009 yazında kobe, marion, boozer, artest, odom, mehmet okur, hido, kidd, bibby, andre miller gibi isimlerin kontratı biterken 2010'da wade, lebron, bosh, amare, nash, joe johnson, nowitzki free agent olabilecek. durum buyken rasheed wallace ve iverson'ın biten yüklü kontratları detroit'in cap space'inde çok büyük bir boşluk açabilecek ve bu durumda iki süperstar imzalayabilecek konuma bile gelecek pistons, ki tayshaun prince gibi bir oyuncunun yanına böyle bir eklenti şampiyonluk demek.
pistons, billups ve saz arkadaşları hüviyetinden eninde sonunda kurtulmalıydı zira artık ne rasheed eski rasheed'di, ne de büyük savaşçı ben wallace'a sahiplerdi ve takımları fazlasıyla yaşlıydı ve eninde sonunda dağılması gerekiyordu. contender takımların takımlarının yaşlanmasının ardından gittikleri uzun süreli rebuilding dönemini (mj sonrası bulls, kg öncesi celtics gibi) yaşamadan 2 sene içinde tekrar finallere dönebilmek niyetiyle yaptı bu takası dumars ve bence oldukça başarılı oldu şu ana kadar. 2009 ve 2010 yazlarında elde edeceği başarılar daha önemli tabi.
saçlarını kestirmiş, yüzü gözü açılmış abi. ''niye kestirdin'' sorusuna ''değişim şart. obama bile başkan oldu, herşey değişiyor ben niye değişmeyeyim'' diye cevap verdi. bi de o bantı kafasından çıkarsa...
detroit'e geldikten sonra takımı resmen çökerten adam. o geldikten sonra takım 22 galibiyet ve 28 mağlubiyet aldı. sakatlığından ötürü oynamadığı son iki maçı (ki birisi deplasmanda boston'a karşı) detroit kazandı.
detroit bench'inde giden maçın ardından geyik yaparak oturan, 32 dişini gösteren adam değildir, olmamalıdır. biz onu ağzı kan dolu oynadığı maçlarla, terinin son damlasına kadar savaştığı maçlarla hatırlıyoruz. umarım en kısa zamanda kendine gelir ve giderayak bir yüzük takar.
artık rotasyonda ilk 5 başlamayacak isim. rip hamilton'ın ilk 5 ortalamaları 25 küsür sayı ve 6 küsür asist olunca gayet normal. seneye detroit formasıyla göremeyeceğiz kendisini muhtemelen.
bir maç sonrası şu açıklamayı yapmıştır: ''dudağın kanıyordu ama hakem bunu görse dışarı çıkmamı isteyecekti. ben de sahada kalabilmek için maç boyu sürekli kanımı yuttum.''
detroit pistons'la çoook büyük ihtimal sözleşme yenilemeyecek olan basketbol elçisi. yeni sezonda ben gordon'ın da çooook büyük ihtimalle chicago bulls'da kalmayacağını düşünürsek iverson'ı kırmızı -siyahlı formanin içinde görmek şaşırtıcı olmayacak.
kendisinin önümüzdeki sezon heat veya grizzlies yolunu tutacağı hemen hemen kesindir, kendisiyle ilgilenen başka bir takım olmaması ise acıdır.
şahsen heat'e giderse nasıl bir rotasyon olacağını kestiremiyorum, iverson'ın pozisyonunda mario chalmers denen bir bomba oynamakta çünkü(neredeyse çaylak başına top çalma kralı oluyordu geçen sezon). gittiği her yerde takımın kimyasını bozan bir adam bence dwayne wade'in yanına yakışmaz.
ha grizzlies'e gitsin tabii, adamlar ezelden beri loser. oradaki tüm takım kimyasını bozsa ne olur, bozmasa ne olur.
niye böyle olmuştur, neden böyle olmuştur düşündürtür adama. bu adam yetenekli, evet. ama bireysel olarak. takımın kimyasını falan da bozmamaktadır. aksine 76ers'ı zamanında sırtlayan isimdir kendisi. benim için hala büyük basketbolcudur.
90'ların başında doğup basketbol izlemeye bu sporun çoğu hastası gibi 8-9 yaşlarında başlayanların -hani şu michael jordan'ı tıkı tıkına kaçırmış nesilden bahsediyorum.- en sevdiği oyunculardandı.
diğerleri için: (bkz: kobe bryant), (bkz: vince carter) ve 2000'lerin hemen başında (bkz: tracy mcgrady)
not: tamam kg'yi duncan'ı shaq'ı da severdik ama basketbolla ilgilenen çoğu çocuk kısa oyuncuların topla yaptıkları hareketleri hayranlıkla izleyerek başlar basketbola.