allahını seven üstüme kağıt, mürekkepli kalem, zarf, mektup arkadaşı atsın şeklinde açıldığı zaman daha açıklayıcı olan istektir.
ben bunları çok istiyorum sözlük. her metrekaremizden teknolojinin aktığı şu günlerde, yeni kağıt kokusu duymaya öyle hasret kaldım ki. bilgisayara oturuyoruz, iyi hoş güzel platformlarda takılıyoruz, evet. ama bir yere kadar. bir yerden sonra sıkılıyorsun, merak denen duygu kalmıyor ki. her şeye, her şekilde ulaşabiliyorsun artık çünkü. ama şöyle tanımadığım, ismini bilmediğim, hakkında hiçbir şey bilmediğim bir insanla mektuplaşsam fena mı olurdu ? bence hayır. hakkında bildiğim tek şey önce adresi olacak. sıkıntılarımı, üzüntülerimi tanımadığım bir insana uzun aralıklarla anlatacağım. anlatacağım şeyler birikecek. merakla ondan gelecek mektubu bekleyeceğim. mektubun kokusundan karşıdaki insanın kokusunu tahmin etmeye çalışacağım. belki ufacık bir yanlış yazılmış harf yüzünden sayfa sayfa kağıt yenileyeceğim. ellerim yorulacak. biriken olayların hangi birini anlatsam bilemeyeceğim belki. ama olsun. öyle çok istiyorum ki. tabii tamamen boş insanlar da çıkabilir karşımızdakiler, ama önemli mi ya ? iki satır da olsun bana bir şeyler yazılsın istiyorum. yazmasa da olur hatta, okusun yeter birileri. çevreme baktığım zaman gördüğüm tek şey 'anlaşılamadığım'. belki birileri, uzakta birileri beni anlıyordur diye umut etmek güzel şey olsa gerek. ben bu umudu yaşamak istiyorum.
nasıl bulurum, nerden bulurum bir mektup arkadaşı, bilemiyorum. ama bulurum umarım. çünkü inanın, şu tuşlara basmaktan ziyadesiyle sıkıldım. ellerim mürekkep olsun istiyorum. sadece bu.
bi' aralar istenen eylem. ben cuma günü bir mektup yollayacağım dostuma. fakat bayansanız olabilir size de atabilirim yani. erkek erkeğe niye mektup atar onu da anlamam.
'mary and max' filminde çok güzel anlatılan durumdur. ben de teknolojiyi pek sevmiyorum. arada 80lerde yaşasaymışım keşke diyorum. ama elden de bişey gelmiyor işte.
ortaokul' da ingilizce hocası pratik amaçlı mektup arkadaşı bulmuştu. bende yazdım gönderdim yurtdışına. piç çocuk bana cevap yazmadı. üzülmüştüm lan bildiğin. yani benimki başlamadan bitti. ben halbuki kartpostal falan koydum içine. ne ibne mektup arkadaşıymış be.
