hayır sorgulanamaz, dinler dogmatik olduğu için anca günümüzdeki pembe götlü modernist müslümanımsılar gibi 1500 yıl öncenin söylemlerini bugüne uydurmaya çalışırsın sadece o kadar.
bazı din adamları ve din inancım var diye ortalıkta gezip din inancını insanlara empoze edenler dini öyle bir hale getirdi ki...
inanın bana dinsiz olmak-bir din inancına sahip olmamak beni cennete sokar.
yaratan Mevla'm beni anlayacaktır.
neden mi?
eğer kur'an olmasaydı...
din inancım var diyerek ufacık bebekleriyle oyun oynayan kız çocuğunu koynuna alan tecavüz eden ve bunu nikah eş evlilik allah izin veriyor diye kılıf bulan sapıkların dininden olmaktansa dinsiz olurdum.
bakınız kur'an da evlilik şartlarına, akıl ve beden olarak yetişkin olmak, çocuk sahibi olacak yaşta olmak yetmez, çocuğu yetiştirecek, aile olma sorumluluğunu taşıyacak ahlaklı ve erdemli olmak kıstası.
bırakın başka dinden olan masum insanları çocukları öldürmeyi, kendi dininden olanları başka türlü inanıyor diye cami çıkışında insanların arasına girip kendini patlatan canlı bombalar ve kafa kesen-kafası kesilen aynı dinden inananlar bunu allah'ın emri olarak sunması.
oysa allah sadece kısas ve savunmayı emreder. modern hukukta olan suçun şahsiliği ilkesini islam dini binlerce yıl önce getirmiş ve babanın günahı suçu evlada yüklenmez demiş. her koyun kendi ayağından asılır felsefesi adalet sistemimize yer etmiş, o insan sana aynısını bir birey olarak yapmamış ki; sen kalkıp o insanlara aynısını yapıyorsun.
bu insanlarla aynı dinden olmaktansa dinsiz olurdum.
El-Adl: "Mutlak adil, çok adaletli."
El-Hakem: "Mutlak hakim, hakkı batıldan ayıran. Hikmetle hükmeden."
El-Fettâh: "Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran. "
El-Mü'min: "Güven veren, emin kılan, koruyan."
Er-Rahmân: "Dünyada bütün mahlükata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden."
Er-Rahîm: "Ahirette, müminlere sonsuz ikram, lütuf ve ihsanda bulunan."
El-Gafûr: "Affı, mağfireti bol."
El-Kerîm: "Keremi, lütuf ve ihsanı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden."
El-Vedûd: "Kullarını en fazla seven, sevilmeye en layık olan."
El-Macîd: "Kadri ve şanı büyük, keremi, ihsanı bol olan."
El-Müteâlî: "Son derece yüce olan."
El-Afüvv: "Affı çok olan, günahları affetmeyi seven."
El-Bedî: "Eşi ve benzeri olmayan güzellik sahibi, eşsiz yaratan."
Er-Raûf: Pek acıyan, lütuf ve merhametle pek esirgeyen.
yukarıda vb isimlerle anılan bir yaratıcı inancı olan biri çıkıp her türlü insanlık suçunu işleyip bunu allah istedi allah'a uygun dinine uygun demesini düşünün.
kur'an da tarif edilen allah tanımına bakın.
bir de müslümanım diyenlerin tarif ettiği allah tanımına bakın. taban tabana zıt bir durum. öyle olmasaydı burada binlerce bakınız verilecek din adına insanlığa sığmayan davranışlar allah istedi denir miydi?
allah diye din empoze edenleri (buna peygamberlerde dahil) sunulan dini ve yaratıcı tasvirini sorgulamak insanı dinden çıkarmaz, aksine dindar yapar.
öyle ya...
düşün, akıl et, örnek al, ibret al diyen bir dinde allah'ı ve dinini sorgulamadan itaat etmek allah'ın dinine uymamaktır-karşı çıkmaktır.
inkârcılara: “Allah’ın indirdiğine uyun” dendiği zaman: “Hayır! Biz, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” derler. Peki, ya ataları aklını kullanamayan ve doğru yolu bulamayan kimseler ise! (Bakara suresi, 170. ayet)
Sorgulanır ama o emirler doğru çıkar, batı aydınlanmasının en önemli mimarlarından emmanuel kant "ınsanoğlu aklını kullanacak cesarete ulaşmalıdır!!" dedi, bunu 18.yyılda söyledi , yani zekayı kullanmak cesaret isteyen bir durummuş, zekânı kullanınca alacağın karşı tepkiye hazırlıklı ol, diyo yani.
Yani, aslında "korkak olma" diyo!! Kant onu çok güzel söyledi, insanlar bu öğüdü tuttular ve batı ileriye doğru büyük bir hamle yaptı!!
Oysa Kuran, Kant'tan 1200 yıl önce " aklını kullanmayan en büyük pisliklere muhattap olur!!" demişti!! Müslümanlar bunu okumadılar, anlamadılar, ve o yüzden biz bugün "gerçek islam şudur, budur!!" Tartışmaları yaşıyoruz.
Yani müslümanlar kendilerine verilen öğüdü tutmadılar...şimdi de ağlıyorlar!!
Ağlasınlar, göz pınarları kuruyuncaya kadar ağlasınlar. Onların bugünkü haline kuran'da acımıyor!! "Onların cezasını rabbin hem bu dünyada hem de diğerinde verecek!!" diyor!!
binlerce yildir her toplumda iktidarina kesin nedenler olusturmak icin oykuler uyduran krallar sirtini dine yasladi. iktidarlar her zaman dini yanina cekmislerdir. esk turklerde kut anlayisi. cinde tianming anlayisi, misirda firavunlarin kendini ra nin oglu demesi, sayisiz tanri kral, hristiyanlikta krallari papanin atamasi, halifelik makami vs. hepsi kralligina ilahi anlam verdirip halkin ona karsi cikmasini engellemek icin. cahil suruleri bu tepedekinin uydurdugu farazi oykuleri anlamak ve tum hayatini onlara uydurmak icin gecirdigi icin baska hic bir konu dusunmeyecek. gunde 5 kez namaz kilinmasi gibi surekli tekrarlanan ve eger yapmazsa lanetlenecegi soylenen. davranislarla ugrasir. eski misirda, iyi mumyalanmayan birinin diger dunyaya gocemeyecegi soylenirdi ve iyi mumyalama icin de rahip kesimine yuklu para veriyorlardi. onlar da cesete istismar diyebilecegimiz her uygulamayi yapti ama inananlar buna karsi cikmadi, cunku ilahi gorev sahibiydi onlar. papanin mahallesindeki kosede oturan bir ihtiyardan farkli olmadigini anlayan biri onun ayagina egilmez ve her dedigini yapmaz.
teolojik açıdan inancın diyalektiğini biraz çözerseniz islam inanç açısından liberteryen bir yapı içerir.
yahudilikte itaat et, hristiyanlıkta iman et, islam'da akıl et-düşün düzleminde bir inanç felsefesi oluşmuştur. allah ile insanları kandırmayın-kandırılmayın diye sayısız kıssa kur'an içinde geçer.
akıl edin düşünün ibret alın görün vb sorgulamayı insanlara emreder ve allah adına yemin etme, allah adına konuşma vb işinize allah'ı karıştırmayın der.
bunun için hz. muhammed hiçbir zaman bir anlaşmayı allah adına, allah'ın elçisi muhammed diye imzalamamıştır.
tüm inanç şekillerinin temelinde inanmak, itaat etmek vardır, islam hariç; islam dininin temeli inanç değildir. islam davranış temelli olup dinin esas konusu allah varlığı-yokluğu tartışması hiç değildir.
bunu nerede delillendirip ispat ediyoruz?
kur'an da yapılan kafir müşrik vb tanımlamalara bakarak.
allah kafir ve müşrikleri allah'a inanmayan ret edenler olarak (klasik komünist ateist namaz kılmayan oruç tutmayan vb) değil de bilakis allah'a inananlar olarak tarif ediyor.
islam inanç dini değildir.
senin dininin islam olmasında etken namaz kılman, allah'a inanman vb ritüeller söylemler verdiğin sözler değildir. öyle olsaydı allah senin kıldığın namazlara yaptığın ibadetlere okuduğun dualara allah lanet etmezdi...
öyle olsaydı allah peygamberine "onlarla bir arada olma, onlarla namaza durma" demez, peygamberde gidip o camiyi yıkmazdı.
allah kafirleri müşrikleri tanımlarken "onlara sorsan yerin göğün sahibi-yaratıcısı kim desen allah derler" diye tarif ediyor.
okunan kur'an, yapılan dualar için allah "onlar kur'an etrafında gürültü çıkaranlar" diyerek uyarmasını düşünün, allah'ın kelamını para karşılığı menfaat karşılığı satanlar diyerek dini kullanan bundan menfaat kazananlara karşı yaptığı uyarılar vs. vs.
dini (din adına yapılan söylemi eylemi yazılanları okunanları telkinleri) sorgulamak islam dininin gerekliliğidir. yukarıda verilen birkaç örnek ve yüzlerce verilecek örneklere bakarak insanlara düşünmeyi, akıl etmeyi, doğru-yanlışı bulmayı emreden ve inanmama hakkını bile tanıyıp "işi inanana değil işi bilene ver" diyen dinde allah sorgulanmaz mı?
sen allah'ı sorgulamazsan sana din diye empoze edilen şeyin din olup olmadığını nereden bileceksin?
tabi ki...
allah'ın emirleri sorgulanır.
eğer kur'an allah'ın kelamı ise ve doğru ise, allah'ın dini islam ise körü körüne itaat ve körü körüne kabul etmek allah'ın istediği şey değildir.
ne bileyim, allah beni peygamber olarak seçse ve ben bunu kabul etsem ama insanların telkinine uyup içimde şüphe olsa "bana kendini göster, allah olduğunu bileyim ve varlığın hakkında şüphem kalmasın" desem bile allah bana kızıp beni yok etmez "senden peygamber olmaz" demez.
örn: hz. musa.
ya da allah bir şeye karar verse ve allah'ı bu kararında sorgulasam, yanlış yaptığını söylesem, emrine uymasam kalkıp bana karşı geliyorsun demez.
örn: insanın yaratılışında meleklerin muhalefeti ve allah'a "sen kan döken, bozgunculuk çıkaran birini neden yaratıyorsun? biz sana yetmiyoruz mu?" demeleri.
allah'ın meleklere "insana secde edin-biat edin" emrine uymayan şeytanın allah'a yanlış yaptığını söylemesi ve "bana mühlet ver, yanıldığını sana göstereceğim" diyerek allah'tan izin alması.
sorgulamak...
doğru-yanlışı bulmak.
eksik mi tamam mı anlamak.
yararlı mı zararlı mı bilmek.
gerçeği aramaktır sorgulamak. körü körüne itaat eden değil de aklını kullanan, akıl eden, düşünen ve bu aklı iyi şeyler ortaya çıkarmak için kullanan insanlardan olmak...
sorgulamaz, düşünmezseniz allah'ın dediği gibi siz imanlı biri değil de sadece "kitap yüklü eşekler" olursunuz.
bu dünyada her şey sorgulanabilir, eleştirilebilir, tartışabilir. eğer dogmalar sorgulanmasaydı ne rönesans ne reform olurdu. teknoloji de olmazdı. kısaca bilim ve felsefe olmazdı. evrendeki en büyük israf sorgulama yeteneğini kaybetmiş beyindir der einstein. her şeyi sorgulayın, güncelleyin düşüncelerinizi. sabit fikirlerle kendinizi kısıtlamayın. insan sorguladığı sürece insandır.
örneğin ben mürtedin cezasının idam olmasını mantıksız buluyorum bu kuralın doğru olup olmadığını sorgulayabilir miyim eğer sorgulayamıyosam sorgulamadan nasıl inanabilirim? peki sorgulayabiliyorsam ve bana yanlış gelirse ben dine göre yalancı mıyım? sorgulanabilir sanırım devleti yönetenleri bile halk sorgulayabiliyor herkes birbirine bağlı öğrenci öğretmene yani bütün toplum.