Bizim ülkemizde vergiler, kazançtan çok tüketimden alınıyor.
işbu yüzden az kazançlı olanlar, çok kazançlı olanlara göre gelirin daha fazla kısmını vergi olarak verir.
insanları perişan eden fakat devletin devamı için gerekli olan paralardır. yalnız buradaki adaletsizlik, toplanacak vergilerin abartılmasıdır. en az 200 çeşit vergi var, dünyanın hiçbir yerinde böyle uygulama yoktur. açıklarını kapatmak için insanların üstüne bu kadar vergi yüklenilmemesi gereklidir. özellikle akaryakıttan alınan vergi tek kelimeyle skandaldır. araçlara alınan akaryakıtın yaklaşık % 65'i vergiye gitmektedir. araç sahipleri alınan bu vergilerin altında ezilmektedir, bu da araç sahiplerini kaçak akaryakıta yöneltip devletin vergisine çomak sokmaktadır. devlet adil bir vergi sistemi uygulasa kaçak sigaradan akaryakıta her türlü üründen vergi kaybı yaşamaz.
Vergi ödemek, bir vatandaşlık görevidir. Sorumluluk, devletin aldığını ifade etmeye yetmez. Dolaylı vergiler, belimizi büküyor. Benzin 5 milyon olmasına, 5 kuruş kaldı. Benzin zamlandı, onunla bitti mi ? Bitmedi.. Benzine bağlı olan bütün masraflar ikiye katlanıyor. Hadi sigara ve içki zammı sadece o ürünleri etkiler. Lüks tüketim dersin, geçer biter. Elektrik, su, doğalgaz, nakliyat gibi aracı maliyetleri artar.
Vergiler mantıklı ve orantılı toplanmıyor. Çalışıp, kıt kanaat geçinen kısım vergilerle cebelleniyor. Zengin elmas, lüks yat gibi masraflarını vergisiz alıyor. Ama her aldığın ekmek,su ve sebze-meyve'de kdv var. Bu değişmeden, ekonomik büyüme ve gelirin artması halka yansımıyor ve yansımayacak.
tüketime dayalı kapitalist ekonominin gereğidir. günümüzde türkiye cumhuriyeti devletinin vergi gelirlerinin en büyük kısmını sabit gelirli insanlardan kesilen vergiler oluşturur. asgari ücretlerden ve sabit maaşlardan toplanan vergi oranı ülke gelirinden aslan payı alan sektör ve kişilerden alınan vergi toplamından daha büyüktür. türkiye ekonomisi sabit gelirliyi ve fakiri ezme üzerine inşa edilmiş bir tüketim ekonomisidir. pırlanta ve elmasta kdv yüzde sıfır iken ekmekte yüzde 18 dir. telekomünikasyon sektöründe ise durum daha vahimdir. verginin vergisi alınmaktadır. önce kullanım bedeli üzerinden ötv uygulanmakta ve bunun toplamından da kdv uygulanmaktadır. ötv matrahı üzerinden bir de kdv hesaplanmaktadır ki bu petrol ürünlerinde de aynıdır. bunun dünyada başka bir örneği daha yoktur. sözün özü bu millet sikilmeyi kanıksamıştır ve hoşlanmaktadır. tüketim üzerine inşa edilmiş bu tarz sömürge ülke ekonomilerinin üretim ekonomisine evrilmesi elzemdir. "bizim ülkemiz de üretiyor ama" diyene "yarrak üretiyor" derim. ülkenin ağır sanayi olarak nitelendirilen kolları tamamen uluslararası şirketlerin taşeronu haline gelmiş uyduruk montaj sanayisidir. yerli otomobil diye ağlayıp ahlam kesenler elbette biliyorlar ki uluslararası kapitalist global sistemde adamın götünden kan alırlar kan. köpek gibi mecbursun alman, fransız, italyan marka otomotiv sanayisinin taşeronu olmaya ucuz iş gücünle. hem üretecek neyin kaldı ki? ihracat kalemlerine baktığında dünya markası olmuş dişe dokunur hangi sektörün var? okullarda tablet dönemine geçiyoruz diyerek halkın parasından 4,5 milyar dolar apple şirketinin kasasına para aktaran sensin. buna karşı çıkana da "vay pis ulusalcı. sen çocukların dijital eğitim almasına karşısın demek bre zındık" dersin. ben sana ne diyeyim amk. sikil, sikildiğine doyma.