ısmarlamak sipariş etmenin yanı sıra,bir şeyin-bir kimsenin bakılmasını ve korunmasını başka birine bırakmak,emanet etmek anlamına da gelir.
allaha ısmarladık kişiyi allaha emanet etmek,onun korumasına bırakmak demektir.
Faruk Nafiz Çamlıbel'in en güzel şiirinin adı.
şöyle ki;
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
Andırıyor ışıksız evinde pencereler.
Biraz yeşermek için beklesin artık kışı
Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler.
Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz:
Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna,
Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.
Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü,
Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim.
Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü,
Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim.
Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü
Daha candan görürüm senden uzaklaşınca.
Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü:
Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
mantıklı düşünüp olayı somutlarsak; allaha ısmarladık diyen kişinin bişey istiyor olması lazım ama kimse allahı görmediyse ki öle o zaman ne gelen var ne de inanılan.
genellikle "alasmarladık" şeklinde ifade edilen ayrılık sözcüğü. Tam yazılışını öğrenince aklımda soru işaretleri belirmişti. "Ne demek lan bu?" demiştim. Gazoz mu lan bu ısmarlıyosun?
bir faruk nafiz çamlıbel şiiri.
normal bir şiir değildir ama. değildir.
bana yine dershane denemelerinin türkçe sorularından gelmiş başka bir şiirdir, ki anlatmıştım ben; necip fazıl'ı da böyle tanımıştım..
bir kıta vardı soruda.
bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna
buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz
benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna
hiç bir ana, kızına bu kadar düşkün olmaz...
o zamanlar henüz yaşamamış olduğum duyguyu, aşkı, iliklerime kadar hissettirdi bu kıta bana. aklımda zamirler edatlar varken çarpıldım, nefessiz kaldım.
aylarca aradım, bulamadım şiiri. sonra internete bakmak aklıma geldi, google yoktu o zaman, yahoo da buldum..
soruda geçen kıtanın, bütün şiirin en güzel kıtası olduğunu farkettim. soruyu hazırlayana da hak verdim.
ama sandığım gibi bir aşk şiiri değil, ayrılık şiiriymiş. acıymış bunları yazdıran, mutluluk değil.
allahaısmarladık!
beddua edemiyorum canım yansa da, allah'a emanet ediyorum yine seni. kıyamıyorum.
sevgi nedir? aşkla farkı? belki yüzyılın sorusudur bu.
sevgi, babanın oğula titrediği kadar titremek, ananın kızına düşkün olduğu kadar düşkün olmak..
bu kıtayı aklıma kazıyalı 6-7 sene olmuş bile. hiç bu kadar iyi anlamamıştım bu şiiri, özümsememiştim bu zamana kadar.
bin fersahtan duyuyordum kimle gülüştüğünü, öz kardeşinden kıskanıyordum belki.
ama gidiyordu, tutamıyordum.
bu kadar anlattıktan sonra, daha bir anlayarak okursunuz umarım şiirin tamamını..
rabbim kimseye böyle şiirler yazdıracak acılar tattırmasın temennim.
allahaısmarladık
elimi beş yerinden dağladi beş parmağin,
bağrimda da yanmadik bir yer birakmadan git...
bir yarin göçtüğünü, çöktüğünü bir dağin
görmemek istiyorsan ardina bakmadan git!
yavrusunun yoluna dalan bir dul bakişi
andiriyor işiksiz evinde pencereler.
biraz yeşermek için beklesin artik kişi
çağliyansiz yamaçlar, suyu inmiş dereler...
bir sari yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz;
benim kadar titremez hiçbir yiğit oğluna,
hiçbir ana kizina bu kadar düşkün olamaz.
bin fersahtan duyarim kimle gülüştüğünü,
alnindan öz kardeşin öpse ben irkilirim.
değil yalniz ardina kimlerin düştüğünü,
kimlerin rüyasina girdiğini bilirim.
gözlerimi gün gibi kamaştiran yüzünü
daha candan görürüm senden uzaklaşinca.
sorarsin dönüşünde öksüzünü:
bir gelinlik kiz olur aşkin senin yaşinca.
elimi beş yerinden dağladi beş parmağin,
bağrimda da yanmadik bir yer birakmadan git...
bir yarin göçtüğünü, çöktüğünü bir dağin
görmemek istiyorsan ardina bakmadan git!
söz ve müziğinin baha, aysel gürel, sezen aksu'ya ait olan sezen aksu'nun bir albümüne adını vermiş parçasıdır.
ayrılmayı da birleşmeyi de beceremeyenler için eşsiz bir şarkı.
"yıllar yılı seviştik de neden mutlu olmadık?
aşkımıza aşk değil yıllarca yalan kattık,
sana son bir sözüm var; o da "allah a ısmarladık"
bir dünya ki temelinin her taşında yalan var,
dışı parlak içi bomboş, yeminler neye yarar?
daldığımız rüyadan yıllardır uyanmadık,
değil iki sevgili, dost bile olamadık.
düğümlendi kalbimde, gömüldü ilk hıçkırık.
aşkımıza aşk değil yıllarca yalan kattık,
sana son bir sözüm var; o da; "allah a ısmarladık.""
işgal altındaki istanbuldan anadoluya silah ve mühimmat kaçırmaya çalışan kuvay-ı milliyecilerin bir yandan işgal kuvvetleriyle bir yandanda işbirlikçi osmanlı kuvvetleriyle mücadelesi ve tüm bu mücadelenin göbeğinde işgal kuvvetleri komutanının kızıylaişbirlikçi bnb. eniştesini bile vatanı için öldüren yzb.izzet beyin aşkları hikaye ediliyor. sadri alışık bu film de '' mülazım tafti '' karakterine can vermekte.