"Sizin için gökten su indiren O dur; içilecek su ondandır. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla oluşur. Allah, o suyla size ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her türlü meyveyi bitirir. Elbette bunda, düşünen bir topluluk için deliller vardır. O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle hizmetinize hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunlarda, aklını kullanabilen bir topluluk için deliller vardır. Yeryüzünde sizin için çeşitli renk ve biçimlerde şeyleri de üretip-türetti (hizmetinize tahsis etti). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir toplum için pek çok deliller vardır. Denizi sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemekte ve takınacağınız süs eşyalarını ondan çıkarmaktasınız. Gemilerin orada suları yara yara akıp gittiğini görürsün. (Bütün bunlar) O'nun lütûflarından nasip aramanız ve şükretmeniz içindir. Sizi sarsmaması için yeryüzünde sarsılmaz dağlar yarattı, yolunuzu bulmanız için ırmaklar, yollar ve nice işaretler yarattı; insanlar yıldızlarla da yollarını bulabilirler. Şu halde Yaratan, yaratamayan gibi olur mu? Artık düşünmez misiniz?
Eğer Allah'ın nimetlerini saymaya kalkışacak olursanız, onları bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." *
dağlar kadar günahımla karşında bir yanım pişman, çaresiz, merhametine muhtaçken;
bir yanım hala isyankar kalmaya devam etmekte.
evet o bağışlayandır... affedendir...
türkiyede ve sanırım herhangi bir islam ülkesinde, kendisine hakaret edildiginde, hakaret eden otomatikman "katli vacip" durumuna düşer.
başka ülkelerde böyle midir bilmiyorum.
türkiye'de allah'a hakaret edemezsiniz, kötüleyemezsiniz, "aslında o kadar da iyi değil" diyemezsiniz, küfür hiç edemezsiniz. sikerler adamı sikerler.
var böyle bi şey. kötü oylayanlar mesaj atsın da acıklasın durumu bana bi zahmet.
büdüt : yanlış yazmışım, daha doğrusu eksik bırakmışım yazdıgımı. burda "hakaretten" kasıt salt "hay senin bilmem ne" şeklinde olan cümleler değildir tabii. hakkında olumsuz bir şey söyleme vs de işin icindedir.
her hatasına ragmen bir annenin ogluna kıyamadıgını göz önünde bulundurarak, tüm günahlarımıza rağmen kullarını ateşe atmayacağına inandığım büyük merhamet sahibi. aklın tükendiği yerde bize merhaba diyen, nasıl düşünürsek düşünelim tasavvur edemediğimiz ama ne yana dönersek karşımızda gördüğümüz, en büyük aşkların en bilinmez sevgilisi, en büyük merakların müsebbibi ve varılmaya çalışılan en son nokta.
Cennet dedikleri ne ki bir kaç köşkle birkaç huri
isteyene ver onları bana seni gerek seni
şüphesiz seni inkar edenler eşsiz merhamet deryan da utançlarından boğulacaktır aşk. herkes bilir ki hayanın olmadığı yerde iman olmaz. ama olsun biz onlarıda seviyoruz sırf sen yarattın diye.
yıllar önce bir öğretmen allah'ın yokluğunu sınıfına kanıtlamak ister. bir süre düşünür ve ceplerine şekerler doldurur. Sınıfa girer, selamlaşmalardan sonra konuşmasına başlar:
-çocuklar hadi allah'Tan şeker isteyin bakalım.
çocuklar sesli bir şekilde allah'Tan onlara şeker vermelerini isterler. ama şeker bir türlü gelmemektedir, üzülür çocuklar.
- şimdi de şekerleri benden isteyin bakalım.
çocuklar hep bir ağızdan öğretmenlerinden şeker isterler. öğretmen cebindeki şekerleri çıkararak öğrencilerine dağıtır ve konuşmasına devam eder:
- görüyorsunuz çocuklar inandığınız allah için şeker göndermek gayet kolay bir iştir. ama allah olmadığı için şeker gelmedi. bakın ben varım ve benden istediğiniz şekerleri size gönderiyorum.
çocuklar afallar bir an, duaları boşunadır demek, onları her zaman gören ve duyan bir varlık gerçekten yok mudur, ağlamalar tartışmalar başlar.
bir öğrenci tatmin olmamıştır bu olanlardan. sınıfın durulduğu bir an söz hakkı alarak konuşmaya başlar:
- öğretmenim; bir insanın yaşamını sürdürebilmesi için bir çok maddeye ihtiyacı vardır. vitaminlere ihtiyacımız varsa allah bunları doğrudan göndermek yerine aracılarla gönderir ve bu aracılar bir ağaç bir kuş hatta bir insan olabilir. mevsimine göre hangi vitamine ihtiyacımız varsa onları çeşitli meyvelerin içine saklayarak dalına koyar. hatta birde renkli bir hediye paketi olan kabuğunu ve fiyonk olarakta yaprağıyla birlikte sunar önümüze. proteine ihtiyacımız varsa bunu etler, yumurtalar vs. göndererek karşılar. hazırcı olmamızı istemez allah, bir şekilde ihtiyaçlarımızı vermiştir bize. bize düşen onu bulmak, kazanmaktır. şeker konusuna gelince; evet allah'tan şeker istedik ama ondan gökten şeker yağdırmasını bekleyemezdik. bakın allah gökten şeker yağdırmadı ama şeker isteğimizi duydu ve sizi aracı koyarak bize şekerlerimizi gönderdi.
sınıfı derin bir sessizlik alır ve hoca o günkü dersini erken bitirir.
kendisine nasıl bakılırsa aynı şekilde cevap veren bir bütündür. içi sevgi ve gülücüklerle dolu bir insan için hayat dolu doludur çünkü o onun sevgisi ile yaşıyordur, insanlar onu aşağılasa da alay etse de aldırmaz ve hayat hep güzeldir onun için. bu sevgi dolu insan için ölüm bir ayrılık değil kavuşmadır da, o sevinç ve mutlulukla gider onun yanına, dünyada mutlu bir deneyim geçirmiş olur.
bir de isyan edenler vardır o'na sürekli, bu nedenle ayna etkisi neticesinde hayatları da iyi gitmez bu insanların. sürekli "bana yardım edecek bir varlık yok, ölünce toprak olup gidicem, varsa da beni sevmiyor, sadece cehennemde yakıyor" gibi sözler ve telkinler ederek kendisini o'nun sonsuz sevgisinden kendi kendisini uzaklaştırır. böylece sadece kendisi kaybeder.
bir de laf üstünde inanıp maddiyata aşırı önem veren insanlar vardır, o'nun vermiş olduğu aklı kullanmazlar, içindeki sesi dinlemezler; tam tersine akıllarını uyuşturur ve kendilerini bir bağımlı haline getirirler. bu nedenlede başlarına gelen her olaydan çok etkilenirler ve hayatları bir zindana dönüşür. hiçbir şeyi umursamaz olurlar ve depresyona girerler. allah onlardan yine uzak olur bu nedenle.
kısacası eğer biz o büyük ruh'a yakın olur ve öyle hisseder ona göre yaşarsak o da bize yakın olur, yok kaçarsak da o da geri çekilir. her şey insanın isteğine bağlıdır.
*(inkar edenler)derler: "Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz."
modern firavunların kendisini şiddetle inkar ettiği yaratıcımız. onların inkarları Allah'a zarar veremez. çünkü o sınırsız zengindir, çok merhamet eden ve bağışlayandır şeklinde de onlara cevap veriyor.
inkar edenler ve küfre saplananlar kendilerinin ellerinden dünyanın neler çektiğini görmüyorlar mı? peygambere saldıranlar leninci, stalinci, maocu gözü dönmüşler. kansıramış iblislerdir. Hakkın hediyesi güzel ahlaktır. peygamber hadisinde der ki " hz. ebubekir'in üstün bir insan oluşu tuttuğu oruçlar ve kıldığı namazlar değil güzel ahlakı sayesindedir"
şunu ekleyeyim lise yıllarımda ve üniversitenin başında ben de ona karşı asi idim. içimden zaman zaman inkar et diyordu bir ses. ama o Allah ki hidayete erdirendir. çok sabredendir. kendisine secde etme imkanı veren ve elleriniz semaya kalkmış iken sizleri temizleyendir size yol gösterendir.
Yeter ki istesin cenabı Allah!
isterse herşeyi hoşa döndürür.
Keremine şükür elhamdülillah...
Toprağı rızk yapar aşa döndürür,
isterse ateşi gonca gül eyler
isterse ahrazı bir bülbül eyler
isterse deryayı kızgın çöl eyler
Çölleri deryaya yaşa döndürür.
Bir köze nazar et bir de şu buza
Düşünsek idraki zor değil bize
Ey gafil güvenme bugünkü yaza
Bir anda yazları kışa döndürür.
Çok üzülmek gibi fazla gülmek de
Hatadır marifet bunu bilmekte.
Bakarsın ki hayal gerçek olmakta,
Gerçeği hayale,düşe döndürür.
Direkleri küfür olan konağı,
Hakk isterse yapar baykuş tüneği
Bazan kartal edip sivrisineği
Kartalı kanatsız kuşa döndürür.
Döndürmenin vardır türlü halları
Devlet verip dener bazı kulları
O kul ki tutarsa eğri yolları
ibret için puta, taşa döndürür.
Hangi idareye layıksa millet
O şekil idare edilir elbet.
Rahmani değilse eğer bir devlet
O zaman kuzgunu leşe döndürür.
O Allah ki her ameli tartar o
iki asrı saniyede örter O.
Her geceyi bir şafakla yırtar O
Sanmayın dünyayı boşa döndürür
Eğer kullarım sana beni sorarsa, ben yakınım. Biri bana yürekten yalvarırsa, bu yalvarışa cevap veririm *
beni nasıl bilirseniz öyleyimdir mealinde bir şey demiştir. kızgın bilirsek kızgın, affedici bilirsek affedici gibi. yalnız ayırıcı olduğu sanıyorum bir gerçek. zira kendisine inanmayanlara pek hoşgörülü değil anladığım kadarıyla.
anlatılamayacak varlık. sıfatlarının biri bile ciltlerce kitaplarla zor anlatılır. ama onu anlatmak gerekirse. öyle ki her canınız yandığında, her sıkıştığınızda koşulan ve yalvarılan kişi. size şiirler şarkılar yazdıran o duyguların yaratıcısı. eşsiz sanat eserlerinin yaratıcısı. ve en önemlisi dünyanın en kusursuz varlığının tasarımcısı ve yaratıcısı. hatasız tek varlık. zıtlıkları bile en güzel şekilde yerleştiren ve beni gecenin bu saatinde bu yorgunluğum da dahi hala ayakta tutan aşkın sahibi.
bugun dunyada 6 milyar kusur insan yasıyor.diger semavi dinleri bosver
sadece cin ve hindistan nufusunun toplamı dunya nufusunun ucte birinden fazla ki
bu insanlar muslumanların allahından bihaber yasıyorlar,umursamıyorlar.
dunya nufusunun en az ucte birinden fazlasının sadece islamla degil
hristiyanlıkla da alakası yok musevilikle de.
arapların allahının muhammed aracılıgıyla dunyaya kendini teblig
etmesinin uzerinden 1400 sene gecmis.
dunyada bir suru din bir suru kultur var.
kimisinde bu tapınılan nesne bir adet,kimisinde birden fazla.
allah araplara-arap kulturune,col cografyasına ait bir tapınma nesnesidir.
referansını da kendi bolgesine yakın olan diger semavi dinlerden alır.
allah kavramını-kelimesini degil col kulturunden arapcadan bile
bagımsız dusunemezsiniz.
o yuzden arapların dısında butun dunyaya maletmek yanlıstır.
siz sadece kendinize ogretildigi gibi yasıyorsunuz.
size ogretenler de sizin gibi yasadılar.
sadece dinciler degil butun ideolojik cokbilmisler de.
adalet kavramının olmadıgı toplumlarda insan ruhunun yarattıgı hayali bir puttur.
allah varlıgını insana-insan ruhuna,insanın adalet istegine-talebine borcludur.
allahı insan ruhu yaratmıstır ama tanrı dogadaki evrim surecinin bir sonucudur ve erkekte vucut bulur.yani allahla tanrı aynı sey degildir.
allah kısıtlı col cografyasında yasayan insanların kulturune ait bir
masal kahramanıdır.allahın kaynagı col cografyasıdır.
allah kavramını-kultunu colde yasayan insan yaratmıstır.
karsısında egildigi taptıgı putları bir taneye indirmis ve gokyuzune
cıkarmıstır-soyutlamıstır,karsısında egilmeye de devam etmistir.
colde yasadıgı kısıtlı ve sıkıntılı hayata karsılık olarak bir
obur dunya miti yaratmıstır.
cinsel deneyimi olmayan gencler icin konusuyorum.yarın oburgun kız-erkek
arkadasınız-sevgiliniz olacak ya da evleneceksiniz.herneyse.
iste o zaman benim soyledigim,
"seksuel rahatlama * bir kadın icin dogayı temsil etmesi sebebiyle
dokularını-hucrelerini yenileme anlamını tasır"
sozumun ne anlama geldigini anlayacaksınız.
tabi o isi insan gibi yapabiliyorsanız.
o saatten sonra sozluklerde yazdıklarımı daha farklı bir gozle okuyacaksınız.
o yuzden henuz herhangi bir "cinsel" deneyimi olmayan gencler "dinsel" konularda
gorus bildirmek icin acele etmesinler.once bir kız ya da erkek arkadasınız olsun
ondan sonra din ile ilgili gorus bildirin.
bu arada cinsel deneyim derken bir seks iscisiyle yasanılan "deneyimden" bahsetmiyorum.
edit:ısık hızıyla kotulenmesine bakarsak bu sozlukte epeyce bir bakire var.
cocugum ben sana once bir sevis sonra gorus bildir demedim mi?
her türlü isteğimi rahatlıkla bildirdiğim; sohbet tadında konuştuğum, haykırdığım bir tanemdir. beni bir kazadan ya da başka bir tehlikeden koruduğu olur, onu fark ettiğim an ona olan sevgim daha da çok pekişir. her zaman bilirim ki beni hep koruyacaktır o. boşuna dememiştir "siz bana haykırın, ben de size haykırayım!" diye.
