inanç kalbi bir haslettir. Dileyen iman eder, dileyen inkar eder. Kimseye zorla bir şey yapamazsınız. Siz istediğiniz kadar iman sahibi olun -ki kuvvetli imanın âlâmeti yüksek bir seciye (karakter), âli cenap bir kişilik, üstün bir güzel ahlak sahibi olmaktır- fayda etmez muhatabınıza. O şahış kendi içsel dinamiklerini kullanacak. iradesini kullanacak. Aklını salim ve objektif, adil tarafsız insaflı ve sorumluluk hissederek kullanacak. Kalbini de idrake açacak eylem fiil söz ve davranışların içinde olacak ki allah ona hidayet etsin. Pek çok ateist, fıtraten (yaradılış gereği) ve aklen yaradanın varlığını birliğini kudretini ve azametini bilir anlar ve fark eder. Eder etmesine de, dürüst davranamaz. Nefsi emmaresi galip gelir. Rabbı inkar yolunu seçer, kibreder dini otoriteyi tanımaz isyan yolunu seçer. Tercih meselesi bu. Bu bilmemekten cehaletten filan değildir. Bu kastettiklerim kerli ferli ateistler. Yoksa buradaki ağzı süt kokan liseli bebeler değil. Bunların bir de ağababaları var turan dursun gibi. 30 sene imamlık müftülük vaizlik yapsa da, gün gelir inkarı galip gelir, islama karşı, iran mitolojisinin dehriye yolunun ibn-i Râvendî-Dehriyyun, Materyalizm-Maddecilik koluna girer, görmüş olduğu Monoteistik dinler tarihi eğitimi, helâkine sebep olmuştur. Zira küfür saçan ilimler, zayıf insanları kafir eder. Peşinden gidenlerin, saptırdığı insanların da günahı vebali boynuna dolanacak. Yok öyle yağma. Adı üstünde inkar. Yok olanı inkar edemezsiniz. inkarınızın çıkış noktası olması, temeli olması gerekir.